Yalıtım Dergisi 47. Sayı (Mart-Nisan 2004)

portre/röportaj yıkamadığım tek bir eserimi söyleyebilirim; O da otuzlu yaşlarımın ürünü ODTÜ Mimarlık Fakültesi'dir. Uygulamasındaki pek çok noksanlarına karşın, zihnimde bir türlü yıkamadığım bir O var... Birlikte yaşlandık ama o hala yepyeni. Türkiye'de sanat eserlerinin "ihalesi" yapılıyor Gerçek mimarlık için Türkiye uygun bir zemin değil. Deneylere asla müsaade etmeyen bir ülkede yaşıyoruz. Yönetmelikler ve imar kuralları çağdışı. Bizde, mimarlığın ihalesi yapılıyor. Bu, levazım dairesinin ayakkabı veya fasulye alışı gibi bir şey ... Parasal olarak hiçbir meslektaşıma karşı olmamışımdır, masaya oturrnarnışırndır. Mimarlık çileli bir uğraş. Hayata bir daha gelsem mimar olmak isterim ama asla burada değil. En büyük zevklerimden birisi Doğan Tekeli'yle mimarlık sohbetleri yapmak ve onunla tavla oynamaktır Sayıları çok az olan dostlarım var.. . Devamlı görüştüğüm tek meslektaşım ise Doğan Tekeli ustamdır. O, ülkede en saygı duyduğum ve daima takdir ettiğim bir değerimizdir. Dile kolay 50 yıllık bir dostluğumuz da var. Mimarlık içinde Doğan ve Sarni'yle sürekli rakip olduk ama birbirimizi daima motive ettik. Yılbaşlarında, bayramlarda seyahatlerimizi birlikte yaparız. Hatta geçen bayramda Yunan Adaları'na küçük bir gemiyle birlikte gittik, yeni tavlalar aldık. O'nunla ciddi bir tavla çekişmemiz de var. Gayetciddi muhasebe tutar, her sene sonunda hesaplaşırız. Tarihler falan bellidir. Her cumartesi en geç 16.00'da müziğimizi koyarız, O'na bazı makamlar iyi gelir, bana bazı makamlar iyi gelir... Öncelikle mimari konuşuruz, saat sekize kadar çok yönlü sohbetler ge5 8 YALITIM• NiSAN 2004 Behruz Çiııici'ııiıı devamlı görüştüğüm tek meslektaşım dediği Doğan Tekeli ile yaptığı tavla maçlarııım "skor tabelası" çer aramızda ... Şampiyon Doğan Tekeli'dir. İşte burada O'nun ustalığını kabul etmediğime çok kızar. Karşılıklı kalernleşir, eskiz yaparız; dış seyahatlerde peçete kağıtlarıyla çizerek konuşuruz ... En sıkıldığım anlarda daima yanımdadır, Yüce Tanrı ayırmasın ... Geceleri herkesin masasını dolaşır, birşeyler çizer, anlatırdım Özellikle Ankara bürosunda 8.30'dan sonra gelenleri içeri alrnazd11n.Benden sonra gelenin yevmiyesi kesilirdi. Sonradan İsviçre'de büyük bir şirketin genel müdürü olan o zamanki idare müdürüm geç kaldığı bir gün sağlam dişini çektirerek içeri girebilmişti. O arkadaşımız rahmetli oldu. Bir toplantıda genç mimarlara "ben bu disiplin sayesinde İsviçre'de müdür oldum" demişti. Her gece herkesin masasını etüt eder, mesajlar bırakırdım. Biraz fazla bağırdığım zaman elimle içkilerini veririm; "bu akşam rast makamından şunu yapalım, sen de şunu söyle" der gönüllerini alırım. Benim gece ışıklarımı görmeyenler de "mimara bir şey mi oldu" diye merak ederlerdi. Günde dört saat uyuyabilirdim. Bu nedenle geceli gündüzlü yaşadığımdan "140 yaşımda" olduğumu söylerim. Bu iki misli yaşanmış bir hayat dernektir. imar planları dar çerçeveli; Kent ve Mimarlık Konseyi kurulmalıdır Bizdeki imar planlamasında insan ve ekonomi yoktur. Ve Türkiye' de, Cumhuriyet döneminde pek çok konuda aşamalar kaydedilmesine karşın hala gerçek kentleşmeye geçilememiştir. İmar planları dar çerçeveli ve içeriksizdir. Tek dileğim bir an önce Kent ve Mimarlık Konseyi'nin kurulmasıdır. 1993-1998 yılları arasında Başbakanlıktaki görev sürecinde bu konu üzerinde çok çalışmıştım. Ama başarılı olamadım. Kentler bölgeleri bütünlüğünde, bölgeler ülke bütünlüğünde, ülke de dünya bütünlüğünde ele alınmadıkça çözüm bulunamaz. Çağdışı yönetmelikler ve imar planlarıyla kentler bu hale geldi. Salacak bambaşka idi, atölyemin olduğu küçük köşk bir yalı, altımız kayıkhaneydi. Sonra önümüz kazıklı yolla parçalandı. İstanbul'un tek kalan otantik silüeti olan AyasofyaCamii ve çevresi... Bir gün bir gökdelen çıkacak diye korkuyorum. Mimarlık, devletin sanat anlayışı ve ideolojisini en somut biçimde betimleyen "sanat" dalıdır Devamlı sanatla iç içe oldum. "Mimarlık sanat değildir" anlayışına karşıyım. Atatürk, mimarlık için "beş duyguya hitap eden bir sanattır" demiştir. Tüm sanat dalları ve erbabına iltifat etmiştir; fakat baş sanat dalı olarak mimarlığı görmüştür. Atatürk, "Mimari bir eser hem pozitif bir bilimin matematik, geometri uy-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=