Yalıtım Dergisi 47. Sayı (Mart-Nisan 2004)

portre/röportaj Eşi Mimar Altuğ Çinici ile birlikte (1963 ODTÜ) Yapılar niçin böyle yapılamaz diye düşündüm. Geceli gündüzlü bir faaliyet içinde çok çalışkan ve çok yönlü bir kültür adamı olan Rektör Kemal Kurdaş ile karşılaştık. Vaktimiz de yoktu, çünkü Mısır Devlet Başkanı Nasır ODTÜ'yü Mısır'a kaçırmaya çalışıyordu; politik bir savaş vardı. inşaat Müdürü paftaları suratımıza fırlattı Bir de inşaat müdürü vardı; projelerimizi gördüğü zaman "çıplak beton da ne demek" diyerek paftaları kaldırıp suratımız fırlattı. Biz de Altuğ ile geri dönmeye karar vermiştik. Fakat Rektör Kurdaş gitmemize izin vermedi. İnşaat Müdürü'ne de "sizin inşaat müdürü olarak görevinizbu kritiği yapmak değil. Bu çocuklar yarışmayı kazanmış ve ben de çok beğendim. İstedikleri gibi olacak" dedi ve sonuçta onun görevine son verdi. Bazı mimarlar da inşaat dairesinde üniversitenin mühendislik bölümünü planlıyordu. Vaziyet planı ve telif haklarımız dışlanarak blokları güneye doğru uzattılar. Merkeze on dakika olan yürüme mesafesinin 15-17 dakika olmasına neden oldular. Üstelik üstlendikleri planlar da geciki54 YALITIM• NiSAN 2004 yordu. Sayın Cengiz Bektaş'ın da derginizin geçen sayılarında sözünü ettiği gecikme de o gecikme olsa gerek. Zira bizde en ufak bir aksama olmamıştır. Çıplak betonlar çıkmaya başladıkça herkes işe laf etmeye başladı. Çakmağı çakıyorlar ve "hadi canım bunlar nasıl olsa sıvanır" diyorlardı. Biz gerçeleştirdik. Atatürk'ün çok sevdiği iğde ağaçlarıyla donattık her tarafı; bu yüzden de ODTÜburam buram "cumhuriyet" kokar. Kampustaki peyzaj çalışmalarımız da ülkemizdeki ilk örneklerdendir. Süleyman Demirel Kampusa üç yılda gelemez denilen suyu on ayda getirdi İnşaat alanına suyu itfaiye getiriyordu. Süleyman Demirelde o sıralarda müteahhitlik yapıyordu ve su işini O aldı. Ve üç senede getirilemez denilen suyu kampusa on ayda getirdi. Rektör Kurdaş'ın döneminde ilk sekiz yılda 300 bin metrekare inşaat ve koskoca bir altyapı bitirdik. Yabancı dergilere kapak oldu. Ben yaşlandım ama Mimarlık Fakültesi hala 40 yaşında çok sevilen bir yapıdır. Hala gözüm üzerindedir. Kemal Bey gittikten sonra telif haklarıma büyük saygısızlıklar yapıldı. Maalesef bazı mimarlar eserlerimin arasına girmeye başladılar. Rahmetli cumhurbaşkanı cemal Gürsel ve ismet inönü'nün büyük desteğini gördüm Sıkıntılı ve uykusuz geceler geçirdik. Bu çalışmalar sırasında katkılarını hiç unutmayacağım iki insan vardı. Birisi Cemal Gürsel Paşa'ydı. Bir gün ziyarete geldi ve yapılan eleştirileri duymuş olacak ki bana "Mimar,sen aldırma ben seni anlıyorum; sen Anadolu'nun modern kerpiçini yapmak istiyorsun, yoluna devam et" dedi. İnönü de sık sık gelir bizleri yüreklendirirdi. Yabancı mimar hocalar da beni destekliyorlardı. Bu anıların hepsi seyir defterimde yazılıdır. Bu defterde o yıllarda da önem verdiğimiz yalıtım detayları bile mevcut. O zamanlar yakıt da çok ucuzdu. Mimarlık bir ızdıraptır, ünlü o·aronco mimarın bu sözüne katılırım Türkiye'de mimarlık yaptığıma özellikle de son yıllarda iyice pişmanım. Ayrıca telif haklan Türkiye'de yeteri kadar korunmuyor. Kanun ve yönetmeliklerimiz sadece diğer sanat dallarını koruyor. Mimarlık eserleri ise korunamıyor. Mimarlık, ülkenin kültür tablosununçok ırağında kuşkusuz ... o zamanlar 400 olan milletvekili sayısı şimdi SS0'ye çıktı TBMM Halkla İlişkiler Binası ıçın 1978'de çalışmalara başladık. O zamanki Meclis Başkanı Cahit Karakaş, Meclis'temilletvekillerininceketini asacak bir yerleri bile olmadığını söyleyerek, Meclis'in arkasında milletvekillerine çalışma mekanları yapılmasını istedi. Ben de "Aman Başbakanım, bu eserin sahibi hayatta,

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=