söyleşi "çizdim" mi diyeyim, "çizmedim" mi diyeyim diye şaşkın şaşkın beklerken beni dirseğiyle iterek yerime oturdu ve kalan üç cepheyi kendisi çizdi.Kendiside neşelenmişti, sınıf da. .. İTÜ son sınıfta belediyede memur olarak çalışmaya başladım. Yerli ve yabancı büyük bir uzmanlar kurulu kentin planlama operasyonunu yapıyorlardı. Bu da benim için çok ayrıcalıklı bir eğitim olmuştur. Küçük bir odayı bile sokaktan başlayarak tasarlarım Her zaman beden, hayal gücü ve çevre arasında ilişki kurmaya çalışırım. Kentler benim tasarımlarımın hareket noktası oldu. Yaptığım işler genelde kent ölçeğinde ... Küçük bir oda tasarlamak zorunda olsam sokaktan başlarım. Sokağın bir ucundan etkilenip o odaya geliyorum. İlk bağımsız işim ise Fenerbahçe Dalyan'da yaptığım ikiz bir ev oldu. Sahibi Karadenizli tacir Kemal Bey bir gün ansızın bürodan. içeri girdi, "Behruz hanginiz" diye sordu. "Benim" deyince de "senden benim evimi yapmanı istiyorum" dedi. Yüksek bir fiyat verdim; ve şaşırdı, "yahu senin hocaların bile senin yan fiyatını veriyorlar" dedi. Gerçekten de dediği gibiydi, teklif mektuplarını gösterdi en yüksek fiyat benimkiydi.Ama yine de o işi pazarlık yaptıktan sonra bana verdi. Kendisiyle sonradan sıkı dost olmuştuk. Babamın yanında çırak olarak çalışmam işime yaradı 1958 yılında büyük bir konkura girdim; bu, önemli bir birincilik aldığım Mısır Çarşısı ile Rüstem Paşa Camii arasında Emekli Sandığı'nın açtığı büyük bir konkurdu. Tek başıma çalışıyordum, bunaldığım bir dönem değerli mimar dostlarım Doğan Tekeli ve Sami Sisa'yı rica ile davet ederek projemi anlattım. Ancak "ben 5 2 YALITIM • NiSAN 2004 bunu yetiştiremeyeceğim, çok sıkıld11n, bunaldım" diyerek dertlendim. Her ikisi de yaptıklarımı beğenerek beni teşvik ettiler, inanılmaz bir şeydi. O moralle devam ettim. Değişik şeyler yapmıştım. Eminönü'nde babamın yanında çırak olarak çalıştığım ve oradaki hayatı çok iyi bildiğim için herkes Taşkışla gibi yüksek yapılar yaparken ben alçak bir proje yaptım, çadır formunu kullandım. Silüeti bozmadan o alana 70 bin metrekareyi sığdırdım. İşportacılara beş tane büyük meydan planlamıştım. Bu proje maalesef uygulanmadı. Behçet Kemal Çağlar mum ışığında şiir okur. ben de tambur taksimleri yapardım İTÜ Şehircilik Kürsüsü'nde asistandım, ayrıca Maçka Teknik Okulu'nda yapı dersleri verdim sekiz yıl. O zamanlar eşim Altuğ da öğrencimdi. Sert bir asistan olduğumu da halen söyler. Altuğ ile 1960 yılında evlendik. Bu arada da çeşitli konkurlara giriyorduk. O zamanlar Behçet Kemal Çağlar, Etiler'de Tamburi Ali Sokak'taki evime geceleri ikide gelir, mum ışığında şiir okur ve ben de tambur taksimleri yapardım. Yanımda genç mimarlar vardı ... İç içe bir hayatımız vardı. Öğrencilerim ve dostlarımla bütünleştiğim bir mekandı o ev. Asistan iken talebelerimin evine de gider, yetiştirmeye çalıştıkları projelerine yardım ederdim. Birlikte çalışırdık. Mimarlıkla evliyim; Benim yatağım "masam"dır ODTÜkonkuruna da eşim Altuğ ile birlikte girmeye karar verdik. Etiler'deki evimizde devamlı çalışıyorduk. Gece üçte elemanları dağıtıyor, sabah sekizde yeni gelen gündüzcüleri işe koyuyordum ve oradan üniversiteye gidiyordum. Altuğ ekibin başında duruyordu. Kazandığımızın haberini ise bir gece Vedat Dalokay iletti bize. ODTÜkonkurunu kazandığımız zaman ben 29, Altuğ Hanım da 25'lerindeydi. Altuğ'a, İstanbul'u bırakıp işimizin başına Ankara'ya gitmemiz gerektiğini söyledim. Üniversitedeki görevlerimden ayrıldım. 1962'de işimin kalfalığına başladım. Arazi üzerinde ilk etüd ve incelemelerimizi yaptığımızda o bölge bir bozkırdı. Mısır Devlet Başkanı Nasır, ODTÜ'yü Mısır·a çekmeye çalışıyordu Konkurda bütün dış yüzeylere "çıplak beton" yazmıştık. Trenle gelirken önünden geçtiğimiz Hereke'de bir çimento fabrikası vardı, onun tertemiz yüzeylerinden ilham almıştım.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=