portre/röportaj önceki Ayasofyabizi bugün yeni bir yapıdan fazla heyecanlandırıyor. Aynı derecede Gehry'nin Bilbao'daki müzesi de heyecanlandırıyor. Mimarinin esasının ve insanla ve mekanla ilişkisinin benzer kalacağını _ama teknik değişimin olacağını söyleyebiliriz. Zaman zaman yapı teknikleri, modalar, malzemeler değişiyor ama insana heyecanveren nitelikleriolan ölçüsü, ışığı ve dokusu aynı kalıyor. Uygarlık olmayaynerde mimaroi lmaz; Amamimaroi lanyerde uygarlık olmayabilir Mimarlığın uygarlıkların bir göstergesi olduğu kesin. Mimarive uygarlık birbiriyle çok ilişkili, tavukla yumurta ilişkisi gibi. Uygarlık olmayan yerde mimari olmaz. Ama mimari olan yerde uygarlık olmayabilir.Yani Hitler'in de müthiş bir mimarisi vardı ama bugünkü anlamda uygardı diyebilir miyiz?.. Mimari toplumsal ürün olduğu için de uygarlığın göstergesidir. Çünkü bir organizasyon yeteneği gerektiriyor. Görgü ve hazırlık gerektiriyor. Türkiye ne yazık ki yıllardır bunu ihmal ediyor. Atatürk bu konunun üzerinde çok durmuştu. Yabancı mimar getirmiş, Türk mimarları teşvik etmiş ve mimarlıkla bire bir meşgul olmuştu. Ankara'da Türk-İslam mimarisi tarzında yapılan ilk yapıları gördüğü zaman, "Biz modern bir ülke kuruyoruz, bunlara mı kalacağız diye" kıyameti kopartmıştı. Yani çağa ayak uydurmak gerektiğine inanıyordu. Bunun üzerine Holzmeister'i getirdi. Ondan sonraki hiçbir devlet adamımız mimarinin düşünce, sanat ve kültür boyutuyla ilgilenmedi.MeselaÖzal da, uzaktan akrabam olan Demirel de mimarlığı bu boyutuyla değerlendirmediler. Daha çok "Kaç konut yaptık, kaç metrekare konut yaptık" konularıyla meşgul oldular. Mimarinin kültür boyutu onları ilgilendirmedi. Türk toplum kültürünün göstergesidir mimari,o boyutunu göz ardı ettiler. Bu konu üzerinde ben çok duruyorum. Avrupa'daki Mitterand gibi, Pompidou gibi cumhurbaşkanları, devlet adamları bire bir mimariyleilgilidirler. Neredeyse dış borcumuz kadar kullanılmayan yapı stoğumuz var Yapı işi Türkiye'de birçok iş gibi ciddiye alınmıyor. Geçenlerde Silivri'den E5 üzerinden İstanbul'a geldim. 70 kilometre boyunca dağ taş yapı olmuş. Yansı da boş bunların. Belki dış borcumuz kadar kullanılmayan yapı stoğumuz var. Ne bir plan var, ne bir yönlendirmevar. Aklına gelen yapı yapıyor. Estetik de yok; daha da önemlisi ekonomik olarak yönlendiren de yok. Bütün Trakya dolmuş. Günah; kaynak israfı. Budapeşte' den Viyana'ya otobüsle giderken seyrettim; yapıların bittiği yerlerle tarlaların başladığı yerler kesin çizgilerle ayrılmıştı. Bizde ise tarlanın ortasında ev var. Her şeyi bozmuşuz. Buna kimsenin hakkı yok. Eskiden insanlar komşunun manzarasını kapatmayım diye düşünürdü, saygı vardı. Tüm toplumsal alanlardaki gevşeme yapı sektöründe de tam anlamıyla hissediliyor.Belediyelerdede merkeziyönetimdede disiplin yok. Arsa paylaşımı gibi bir kent planlaması yok. Mücevhebrilebir"atlas" bir "çerçevei"çindeolursa güzeldir Babanızın holdinginin yapılarını yapmıyorsanız mimar olmak genelde Türkiye'de üzüntü kaynağıdır. Mimarlık kendi başına yapılan bir sanat değil. Ressam oturuyor kendi kendine resmini yapıyor. Mimarın ise öyle bir şansı yok. İşveren, malzemeci,müteahhit, imar koşulları, mühendis, imarın getirdiği kısıtlamalar, genel düzensizlik... Bütün bu kentsel düzensizlik içerisinde mücevher gibi bir yapı "da yapsanız sanki çöp tenekesine düşmüş bir mücevher gibi oluyor. Mücevher bile bir atlas, bir çerçeve içinde olursa güzeldir. Yoksa bir anlamı yok. Türkiye'de eğer mimarın büyük bir yaratıcılığı varsa, toplum tarafından törpülense de bir şekilde ortaya çıkıyor. Kültürel ve ekonomik ortam mimarların en iyi verimi vermesine imkan sağlamıyor. Yani mimarlar topluma rağmen var olmaya çalışıyorlar. İstenmeyen bir işi yapmaya çalışıyorlar. Türkiye'de yatırımcılar için de aynı sorunlar yaşanıyor. Yatırımcılar da devletle, belediyeylemücadele ederek yapı yapmaya çalışıyorlar. Mesela Çantaköy'de bir ilaç fabrikası yapıyoruz, belediye arsayı sanayi arsası diye vermiş; elektriği yok, "siz getirin" diyor. Yatırımcı bunlara rağmen yatırım yapmaya çalışıyor. Bunun için yatırımını gidiyor Bulgaristan'da, Romanya'da yapıyor. Sermayeyibile kaçırıyoruz. D YALITIM• ŞUBAT 2004 4 7
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=