Yalıtım Dergisi 45. Sayı (Kasım-Aralık 2003)

portre/röportaj tik borular döşedikten sonra o yapının içine girmez oldum. Şiirlerini ezbere bildiğim bir kişinin yapıda ortalık yere döşettiği plastik boruları görüyorum. Bir mimar için bundan büyük mutsuzluk olur mu?.. Türkiyebiruyarlamadönemi yaşıyor Yapı bir orkestrasyon. Birinci kemanlar iyi çalmıyorsa, solistin çok iyi olması yetmiyor. Kalıpçıdan beton hazırlayıcısına, elektrikçisine dek hepsi bir orkestrasyonun içinde uyumlu olmalı ... Orkestraı:ıın başında da mimar olmalıdır diye düşünüyorum. Türkiye'deki yapı gereci konusunu düşünmezsek, onu çözmezsek, yapı teknolojisine uyarlamazsak olmaz, yetmez. Biz bunların hepsinde ayrı ayrı iyi olabiliriz. Örneğin çelik dışında yapı teknolojisinde Avrupa'dan aşağı kalacak hiçbir şeyimiz yok. Piyasa ekonomisi içerisinde pencerenin kulpu dışarıdan geliyorsabir şey eksik kalıyor. Hepsinin birbirine uyumlu yürümesi gerekiyor. Bugün biz bir uyarlama dönemindeyiz. Gençken trenle İtalya'dan İsviçre'ye gidiyordum. Yanımdaki İsviçreli ile karamsarca konuşurken İsviçreli "siz başkalarının 200-300 yılda yaptıklarını 25 yılda yaptınız, elbette biraz hazım zorlukları çekeceksiniz" dedi. Bugünkü durumu kötü görüyoruz ama 1923'ten önce daha kötüydük. Yüzde beş okuma yazma vardı. İkincisi, Osmanlı İmparatorluğu 600 yıl hüküm sürdü. Bizans'ın ömrü 1000 yıldan fazla değil mi?. . Bu tarihlerin yanında 80 yıllık bir uyarlama süreci geçirmek biraz kısa bile kalıyor. Türkler yapı yapmayı yeni yeni öğreniyor Buradan çok önemli bir noktaya varıyoruz. Biz Türkler yapı yapmadık. Niye yapmadık? .. Çünkü bizim işimiz 48 YALITIM • ARALIK2003 İnsan kendi ortamını kurabilmekiçin savaşım vermel.i.. savaşmaktı, vatanı savunduk biz. Şimdi ben duvar yapmaktayken askere çağırılıyorsam duvarı kim yapacak? Askere gitmeyenler yapacak, onlar da Rumlar, Ermeniler,Yahudiler... Yani "mübadele" olduğunda Anadolu'da insanların, kırılan saçağın tahtasını çaktıracak adamları yoktu. Biz yapı yapmayı yeni öğreniyoruz. Bunu kabul etmemek yanlış bir şey. Şimdi Rusya'da, GüneyAfrika'da, Orta Asya'da iş yapıyoruz. Çok hızlı bir ilerleme. Bir mimarın yanında otuzmimar çalıştırması mümkün değil Şu günlerde ne yazık ki herkes parasına göre değerlendiriliyor. Örneğin deniyor ki "şu mimar senden daha başarılı; çünkü yanında 30 tane adam çalıştırıyor." Halbuki 30 kişi çalıştırıldığı zaman orada mimarlık yapılamaz. Bir mimar ancak üç mimara iş verebilir. Onların da üçer yardımcıları olsa en çok 12 kişiyle çalışabilirsiniz. Bundan çoğunu denetleyemezsiniz; yalnızca bir "zanaat" yaparsınız. Böyle bir şeyin becerildiği söylendiğinde ben de onun değer yargısının yetersiz olduğunu anlarım. Bu yaklaşım o kişinin boyutunu gösteriyor,bilmiyorçünkü... Para insanı baştan çıkartıyor Bugün Avrupa'nın gereksinimini duyduğu insan yaratıcı insan. "Tek tip" düşünceyle civataları, vidaları yapabiliyorsunuz ama asıl makineyi yürüten yaratıcı gücü yaratamayabiliyorsunuz. Amerika'da bugün bin kişi bir kişi için çalışır. Para insanı iki türlü etkileyebiliyor.Birincisiinsanı baştan çıkarıyor; bir de yavaş yavaş paranın yeterli olmadığını anlıyorsunuz. O zaman aile ağacına düşkünlüğünüz başlıyor. Kendinizeaile tarihi yazdırıyorsunuz ... Hatta asalet gösterilerine kalkışıyorlar. Bir de parasıyla kendisine konum sağlamaya çalışanlar oluyor. 1964'te Almanya'da Düsseldorf'ta belediye binası yarışması şartnamesinde "Essen Belediyesi'nden yüksek olacak" diye bir madde vardı. Ama içindeki insanların havasızlıktan rahatsızlanmaları falanönemli değil. O adamın ölçütüo... Yalıtım bir "ciddiyet" ışı .., İnsanlara altı ay için dUşilnmeyl öğretebilsek Türkiye'deher şey değişir Yalıtım hiç bilmediğimiz bir konu. Ben Türkiye'ye geldiğim 1962'nin sonundan beri bu konuda savaş veriyorum. Bana ODTÜ'de şu söylenmişti "yahu biz bu güne dek şöyle yapıyorduk, başımıza iş çıkarıyorsun" ... Ben "sıvalar insanların başına dökülecek, bu binada yaşayan insanlar hasta olacaklar" diye yazılar yazdım. Çünkü binada yalıtım yok. 20 cm çıplak beton olmaz yalnız başına. Dışarısı eksi 22, içerisi20 derece ise sıcakla soğuğun karşılaştığı yerden şakır şakır su akacak. Bana gelen projelerin üzerine çatı yalıtımlarını yazıyordum. O zamanlar buhar kesici yoktu Türkiye'de.Biz de sazlabuhar kesici yaptık. Eski evler örneğin yalıtım amacıyla hayvan tersi kullanmışlardı. Boğaz köprüsünün altında köprü vardır, onu yapan müteahhit bir gün telefon etti "burada rutubet

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=