Yalıtım Dergisi 45. Sayı (Kasım-Aralık 2003)

portre/röportaj dım. İki ağabeyimin adlarının ilk harfleri de "C" idi. Bir yazıma kızan birisi yazıyı yazanın ağabeyim olduğunu düşünüp onu tartaklamaya kalkışmıştı. Bir yazımda da GoncalıDenizli trenini eleştirmiştim. Ankara' dan müfettiş yollanmıştı. Telefonla aradılar beni, ben ciddi ciddi her şeyi anlattım yetişkin biri gibi... Karşıdaki ses teşekkür etti. Ben de "bir şey değil bey amca" diyerek telefonu kapattım. Babam, "koca adam gibi konuşuyordun, bey amca deyip bir çuval inciri berbat ettin" diyerek beni ti'ye aldı. Ama sonuçta tren ulaşımı düzeldi. On dakikada alınabilecek bir yolu 50 dakikada alıyordu. İnsanlar sık sık trenden iniyor, gereksinimlerini gideriyor, gene biniyorlardı ... O sıralarda İstanbul Erkek Lisesi'nde okumama karşın Denizli'ye çok sık giderdim. Bir biyoloji öğretmenimiz vardı. Denizli'de sevgilim olduğunu düşünerek sık sık "kaynananla aran iyi mi?" diye takılırdı bana. Dağlarca'yı bir anlamda "şiir babam" sayarım İstanbul Lisesi'nde duvar güncesi çıkartmıştık. Ama, "kırmızı elma" geçiyor bir yazıda diyerek gazeteyi indirdiler duvardan. İstanbul Lisesi'nde Edip Cansever, Arif Damar, Önay Sözer, Konur Ertop, Kemal Özer, Adnan Özyalçıner vardı bizim kuşaktan. Hepimiz aynı öğretmenlerin öğrencileriyiz.Daha lisedeykençok iyi bir dergi çıkarıyorduk. Ben de orada gezi notları yazıyordum. İlk yazım "İngiltere Seyahatim" diye bir yazı idi. "A" dergisinin ilk toplantısına katılamadım, Almanya'yagittim. Almanya'da öğrenci derneği vardı, Bavyera'da o sıralar zaten 200 kişi kadardık. Münih daha Türkiye'nin 68. ili değildi. Orada öğrenci arkadaşlarla "Dilmaç" dergisini yayınladık. Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın "Türkçe" dergisine şiirlerimi yollamıştım. Şiirim yayınlandı. Ardından Dağlarca'dan yanıt geldi, "bundan sonra her sayıda bir şiir istiyorum" diye... Çok yüreklendiriciydi.O yüzden Dağlarca'yı bir anlamda şiir babam sayarım. O'na uzun ömür diliyorum, doksan yaşında yazmayı sürdüren bir ozan... Türkçe dergisinin en önemli özelliği dile gösterdiği özendi. Şiirlerimin Türkçe dergisinde yayınlanmasından sonra Almanya' dan döndüğümde de Ankara'da Dönem dergisi bastı şiirlerimi, sonra da Dost... Kişi bir kitabı çıktıktan sonra, matbaa kokusunu ya da kağıt kokusunu aldıktan sonra bırakamıyor yazmayı. Şimdi sanıyorum 66. ya da 67. kitabım yayınlandı. Şu son ay içerisinde beş kitabım çıktı. Akademi yılları ... "Bir mimarlık öğrencisinin bütün sanat dallarının bulunduğu bir ortamda yetişmesi gerekir" O günlerdeki Akademi'yi,bugünkü Mimar Sinan Üniversitesi'ne yeğlerim. Orada bütün sanatlar bir aradaydı. Dediğim gibi mimar adayı da bütün sanat dallarını bir arada göreYALITIM• ARALIK2003 3 9

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=