Yalıtım Dergisi 43. Sayı (Temmuz-Ağustos 2003)

portre !erini Muğla'da yaptılar; sonra hep birlikte yeniden İstanbullu olduk. 1992'den bu yana her yaz, tarihi Saburhane semtindeki 1910 yapımı eski bir Rum evi olan kendi evimizetatile gidiyoruz. İstanbul'daki evimiz de kültür varlığı ve eski bir Kanlıca evi ama Muğla'dakini yıkmadan onardığımız için daha bir güzel ve dinlendirici. Sabah erkenden evden çıkıp meydandaki kahvelerde Muğlalılarla söyleşmek bana en dinlendirici gelen bir tatil eylemi oldu. Yine hala Muğla'ya her gittiğimizde, karşılaştığım herkes bu kentin diğer kentler gibi "beton yığını" olmamasından ötürü teşekkür ediyor... Bu ilişkilerden ötürü, 2000 yılında Kurulan Muğla Koruma Kurulu'nda üstlendiğim Kurul üyeliği ve ardından Kurul Başkanlığı görevlerimi de halkla çok samimi diyalog ve karşılıklı saygı, sevgi içinde yürüttüm. 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından AKP'li ilk Kültür Bakanı Hüseyin Çelik "siyasi bir refleks" içinde beni görevden alıncaya kadar da yerel insanlarla sıcak bağlar içindeki bir Koruma Kurulu çalışmasının örneğini sergilediğimize inanıyorum. Koruma Kurulları'ndaki üyelik görevime ise aslında 1993'ün başlarında İstanbul'da başlamıştım. Daha doğrusu, dönemin Kültür Müsteşarı Emre Kongar'ın ısrarlarına karşı koyamayarak, bu vefasız ama çok önemli göreviüstlenmekdurumunda kalrnışbm. Altı kez,ya görevden alındım ya da... "Vefasız" diyorum, çünkü geçen on yıl içinde, son Muğla vefasızlığı da dahil olmak üzere, değişik Kültµr Bakanları tarafından tam 6 kez ya görevden alındım, ya da Erzurum, Antalya gibi kurullara atanarak, İstanbul'daki bu alandan uzaklaştırıldım. Tümünde de (sonuncusunun davası sürüyor) yakın arkadaşım ve vekilim Av. Derviş Parlak'ın açtığı davaların sonucunda görevime iade 2 8 YALITIM • AGUSTOS2003 edildim. Bu davalarımdaki "ısrarımızın" nedeni ise, sadece korumaya dönük davranış ve tutumlarımdan çıkarları zedelenen çevrelerin, bakanlar üzerindeki telkinleri sonucunda görevden alındığımı bilmemdi; ve bu benim onuruma dokunuyordu. Mahkemelerde aynı durumu hep hukuka aykırı bulduklarından, Türkiye'de görevden alınan ve geri dönen kurul üyeleri arasında galiba rekor bendedir. Beni ise, dört kez alınıp, benzer yargı kararlarıyla geri dönen ve Trabzon kuruluna büyük emek veren, arkadaşım ve yine MSÜ hocası Prof. Dr. Cengiz Eruzun izliyor... 2000 yılında kurucu üyesi ve izleyen yıllarda başkanı seçildiğim Muğla Koruma Kurulu'nda da çok önemli yeni sit kararları aldık, koruma amaçlı plan ve projelerde bu amaca uygun bir düzeyin gelişmesine önemli katkılarda bulunduk; ancak bu bölgede de korumanın, rantlarına engel olduğu çevreler siyasi iktidardan daha büyük destek bulduklarından, 2003 yılı ilkbaharında, yaşantımın en uzun yıllarını adadığım Muğla ilinin güzelliklerini gözetme görevime son verildi. Fakat, ben yine de eskiden olduğu gibi bu değerlerin yaşatılması için yaşamın her alanında elimden gelen çabayı gösteriyorum. Kurul'da göreve devam eden diğer üyelerin duyarlılıkları ise beni rahatlabyorve teselliediyor. Gazete yazarlığım 1970'lerde başladı; 1980'lerdesüreklioldu... Gazete yazarlığına da yine 1980'lerde Muğla'daki Devrim gazetesi ve Erman Şahin'in Yeni Muğla gazetelerinde, yöresel konulardaki köşe yazarlığı ile başladığımı söylemeliyim... Aslında, 1970'lerde, henüz öğrenci iken de Demirtaş Ceyhun'un yönettiği Politika gazetesinde yazıyor, hatta para da alıyordum ...Ancak,düzenli köşe yazarlığına doğru geçiş Muğla'da oldu...Bu yazıların tümü yine tarihi, kültürel ve doğal çevrenin korunması ve yaşablması konularını içeriyordu. Sorunların üzerine giden, sorun yaratanları sorgulayan ve çevrenin korunmasında duyarlı yurttaş davranışlarını da harekete geçirerek destekleyen yazılar, etkinlikler, toplantılar, kültür şenlikleri, hatta doğrudan eylemler düzenlemek, bu yazılarla birlikte 1990'lara kadar kesintisiz sürdü ... Aynı süreçte, yine Zehra ile birlikte Mimarlar Odası'nın Muğla temsilciliği görevlerini de üstlenerek, meslek odamızın Güney Ege'deki kıyıların, ormanların ve sit alanlarının korunması hareketini örgütledik ve harekete önderlik ettik... Örneğin, 1980'lerin ikinci yarısında Göcek koylarının yağmadan ve turizm amaçlı tahsis kararlarının elinden kurtarılmasında; Kayaköyü'nün turizm şirketlerince kapatılıp özel bir tatil köyü yapılması girişimlerinin engellenerek buranın tarihi dokusu korunarak bir "dostluk ve barış köyü olması" projesinin gündeme getirilerek sürdürülmesinde; şimdiki Milas-Bodrum Havaalanı'nın Güllük'teki ekolojisi korunması gereken kıyı lagüner alanının üzerine değil de bugünkü doğru yerine yapılmasını sağlayan çevre direnişlerinde; Gökaova Körfezi'nin bütünüyle 1. derece sit olarak korunması kararlarında ve daha çok sayıda çevre kazanımında önemli payımız ve· emeğimiz vardır ... Bu mücadelenin zaman zaman yıpratıcı zorluklar ve büyük özveri isteyen gerilim ve yokluklar içinde sürdürülmesi ise galiba gençlik yıllarımızın onurlu anıları olarak aynı kazanımlarla bütünleşmiş ve anlam kazanmış oldular... Cumhuriyegtazetesindeki köşem, aslında bir "etkinlikbelgesi.".. 1990'ların başlarından bu yana da Cumhuriyet gazetesinde yine sadece uzmanlık ve ilgi alanım olan çevre, kentleşme, mimarlık, şehircilik ve

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=