portre bağlılığımızdı... Öğrenciyken hem mimarların yanında yardımcı olarak, hem de müzisyenlikle para kazanmaya başladığımdan ve ayrıca ailem de bana çok rahat bir öğrencilik ortamı sağladığından olacak, mezun olmak için, daha doğrusu Akademi' den ayrılmak için hiç de acele etmedim diyebilirim... Buna yine son sınıfta geçirdiğim bir ameliyatın bir yıl süren tedavisi de eklenince, öğrencilik serüvenim neredeyse 8 yılı bulmuş oldu. .. Akademi'den Muğla'ya ... Mezun olduktan sonra, aynı okulun öğrencisiyken son sınıfta evlendiğimiz Zehra'yla birlikte İstanbul'dan ayrılarak Muğla'ya yerleştik. Bunun nedeni, eşimin ailesinin Muğlalı olması sanılırsa da öyle değildi. İstanbul'dan Anadolu'ya geçmeye zaten kararlıydık ... Diplomaprojesi konum olan Muğla'da Belediye Binası projesi için ilk kez bu kente gidip, arsayı görmenin ardından proje hakkındaki önerilerini almak üzere Belediye Başkanı Erman Şahin'le de tanışınca, yaşantımızın en önemli kulvarı belirlenmiş oldu... Erman Bey, belediyede mimara ihtiyaçları olduğunu ve eğer istersem mezun olur olmaz çalışabileceğimi söyleyince, Zehra'nın ailesini de sevindiren kararı aldık. Tarihi Muğla'yı apartmanlaşmaya karşı korumakiçintam zamanında kolları sıvadık ... Muğla'daki, 1977-1980 yılları arasında sürdürdüğüm Belediye İmar Müdürlüğü görevimin, bugünkü kentsel koruma ağırlıklı mesleki çizgimde önemli ve öncü payı vardır. O yıllarda Muğla'daki kent ölçeğinde tarihi doku koruması çalışmalarını belediye sorumlusu olarak yürüttüm... Tek tek eski evlerin korunmasının ötesinde, eski yerleşim merkezinin tamamının apartmanlaşma baskısına karşı kurtarılması çalışmamız sonu2 6 YALITIM • A(;USTOS2003 cunda, Muğla, özgün mimari ve kent kimliğini bozulmadan yaşatabilen ender yerleşmeler arasında yerini almış oldu. Gerçi, başlangıç yıllarında korumaya karşı çıkan kesimlerin anlatılamaz baskılarıyla da çokça karşılaştık. Ancak hem gençlikten olacak, hem de Erman Şahin'in onlara yüz vermeyen ve bizi hep yüreklendiren tutumları sayesinde, tarihi mimariyi ortadan kaldırabilecek her türlü yeni yapılaşma talebi ve ısrarına ödünsüz göğüs gerdik... O kadar ki, kentin en eski camilerinden ve tarihi kutsal merkezlerinden Şahidi Camisi'nin çatısına özgün kiremit yerine teneke kaplayan Vakıflar İdaresi'ni durduramayınca, camideki onarım inşaatını bile mühürleyerek durdurmuş, hatta elektriğini bile kesmişti. İşte böylesi ödünsüz çabalarla yaratılan kentsel koruma başarısının daha ilk yıllarda kalıcı bir imar kültürü olarak yerleşmesinde, bizim kente zamanında müdahalemiz, ve aynı yıllarda Muğla'nın yeni imar planını "koruma amaçlı" yapan İller Bankası ekibindeki duyarlılık önemli bir paya sahip olsa bile, hem 1970'lerin sonlarında, hem de 12 Eylül 1980 rejiminin ardından 1984 sonrası süreçte yeniden Belediye Başkanı seçilen Erman Şahin ile onu izleyen dönemin Belediye Başkanı Orhan Çakır'ın, kentsel ve mimari korumaya olan ilgi ve duyarlılıklarının da çok önemli rolü vardır. Zaten Muğlalılar da 1980'lerden bu yana tüm yerel seçimlerde, "sit alanı uygulamasını kaldıracağız"diye oy isteyenleri değil; "sit kararları Muğla'nın kimlikli ve güzel kalmasının güvencesidir, Muğla bozulmadan gelişmelidir" diyen belediye başkan adaylarını seçtiler her zaman... Bunda, kentsel koruma çalışmalarımız esnasında özellikle yerel halkla kurduğumuz yakın ilgi ve dostluk bağlarının etkisi vardı. Hatta, Muğla'da ilk kez bir mimarın apartmanları terk ederek, tarihi semtler içindeki eski bir evde yaşamaya başlaması örneğini de yine biz gösterince, söylemimizle davranışımızın birlikteliği bu güveni ve bağlılığı daha da artırdı. Yorgunluğumuzu 1910 yapımı tarihibir Rumevinde çıkartıyoruz ... 1992'ye kadar Muğla'da kalarak, yöresel mimari ile doğal çevrenin yaşatılması çalışmalarında da etkin olarak yer aldık. 1980'lerin ilk yarısında doğan iki oğlumuz da ilköğrenim-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=