Yalıtım Dergisi 41. Sayı (Mart-Nisan 2003)

dosya Taner Yedikardaşlar / Akdeniz Tanıtım. azından minimum iki üç yıllık bir kredi sağlar. Alıcı da bir müddet sonra tekrar eski dönemine döner, yani düşüncesizce satın alma aşamasına gelir tekrar; Türkiye'de iki üç yıllık böyle süreçler yaşanır, her şey unutulur... Birkaç yıl sonra hemen unutmaya başlarız, deprem oldu, iki yıl sonra unutmaya başladık. Olaylara olumlu baktığınız zaman mutlaka ki perspektifinizi görürsünüz, tek bir farkla, eski devirlerde insanlar bir yılda iki yılda çok şeye sahip olmaya kalktılar. Oldular da... Normaldir,ticari kuraldır bunlar, sabırlı ve belli bir süreç yaşıyorsanız, programlı yaşıyorsanız o şekilde her zaman ayakta durabiliyorsunuz... Hepimiz için geçerli bu... ve böyle bir zamanda tam tersi, kriz çok büyük firmalar için daha riskli esasında. Böyle anlarda sermayesiyeterli olan, çok fazla açılmamış olan, mantıklı hareket eden firmaları lehte yönlendirme şansı var diye düşünüyorum. Ben her zaman olaylara olumlu bakma taraftarıyım. Belki bir yıl pas da geçebiliriz, şirket de buna hazırlıklı olmak zorunda... Benim kısa olarak olaylara bakışım bu... Yani biz Türkiye'de minimum bir yıl, belki pas bile geçebileceğimizi düşünüyorum, buna kızmıyorum Türkiye'nin koşulları bu. YaniTürkiye Cumhuriyeti'nde ticaret yapıyorsam, geçmişi de biliyorsam bazı şeylere hazırlıklı olmalıyım, o zaman da yani kazanırken iyi, kaybettiğim zaman ağlayacağım; var mı böyle bir şey? .. Yok tabii ki... Ben her zaman şundan yanayım, az para da kazanabiliriz,vasat kazanabiliriz,daha dengeli olacağız, para da kaybedebiliriz. Nasıl hastalanıyoruz, düzeliyoruz,ticari hayat da böyle bir şey. Onun için biz ağlayan taraflardan değiliz, tam tersine günün koşullarına göre tahliller yapılır. Şirketlerin politikaları ve değerlendirmelerine inanan kuruluşlarız biz. .. CELAL DİLEK: Fuarlar, Türkiye ekonomisine olduğu kadar, doğal olarak irili ufaklı şirketlere de büyük yararlar sağlar. Bunun tartışması zaten yapılmamalı. Fuarlarda katılımcı tarafın yanında bir de ziyaretçi tarafı var. Çok harika bir fuar yaparsın 300-500 bin metrekare, fakat oraya hiç ziyaretçi gelmezse, bütün katılımcı "Biz buraya neden geldik, alışverişe veya memleket görmeye mi geldik?" diyebilir. Dolayısıyla fuarlarda hazırlık gerçekten çok önemli, katılımcılar açısından olsun ziyaretçiler açısından olsun... Biz yıllardır bu işi yaparken insanlara özellikle söylüyoruz "Arkadaşlar bu fuara gidecekseniz bu fuarın bir giriş bileti vardır. Bu fuarın bir katalogu vardır." Onlar zannediyorlar ki Türkiye'deki gibi katılımcılar, "Al sana 500 tane bilet, dağıtabildiğin kadar dağıt, gerisine kafanı yorma" diyecekler. Bizde böyle değil, bizdeki giriş biletlerinin fiyatları samimi söylüyorum 200 Euro'ya kadar çıkıyor. 200 Euro, bugün 350-400 milyona yakın bir para. Almanya bir fuarlar ülkesi,Almanya'yagiden adam Amerika'dan Almanya'yı görmeye gelmiyor ki, fuara geliyor.Bizde fuarcılık tabii ki yavaş yavaş yerleşiyor, ama yine bu konuda çok büyük eksiklerimiz var. Mesela Türkiye'de fuarlar neden ll'de başlar? İzmir Fuarı saat 15'te başlıyor. İşadamları için 17'de başlıyor akşam 12'ye kadar... Böyle saçma bir şey var mı? .. İzmir sıcaktır falandır filandır ama, o zaman fuarın tarihini değiştirirsin. Veya yerini yurdunu değiştirsin, yaptığın holleri değiştirirsin, ona göre mantıklı bir şey çıkar ortaya. Şimdi Almanya' daki insanların aklından zoru mu var, sabah işe gitmeden, fuara gidiyor. .. Hayır, bu adamın o işten ciddi bir beklentisi var. Biz fuara gitmeden diyoruz ki: "Arkadaş, sen bu kataloğu alırsan, fuar biletini alırsan, orada sırada beklemezsin" çünkü çok büyük kuyruk oluşuyor. Bazı fuarların registrasyonu vardır, biz burada yerinde registre ediyoruz insanları, registre ettiğin zaman orada insanlar beklemeden, yaka kartını takıyor, gidiyor.Ve "kataloğunu al" diyoruz, adam katalogunu aldığı zaman bakıyor, burada bin tane firma var, ben bu firmanın yüzde onuyla diyaloğa girmek istiyorum veya yüzde beşi ile...Bu elli tane firmayı taramam lazım, bu adamlar benim işimle ne kadar ilgili.Bu adamın standı var orada, ben gittim İsmail Ceyhan'a, ben Doğa Yayın Gurubu dergilerine abone olmak istiyorum,sen de dedin ki, "kusura bakma benim vaktim yok" O adam sana yüzünü CelalDilek/ Real Fuarcılık. YALITIM• NiSAN 2003 3 7

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=