Yalıtım Dergisi 40. Sayı (Ocak-Şubat 2003)

dosya Fakat Yalıtım sektörü durmamış ve büyümüştü. Bu doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Ancak bu yolda giderken bilinçli hareket etmeliyiz. Bunu yaparken haksız rekabet ortaya çıkıyor. Haksız rekabetin neden çıktığına bakmalıyız. Bence bunun en büyük nedeni ihale kanunu. Bunun değişmesi haksız rekabetin önlenmesinde bir başlangıçtır. Türkiye'de daha önce ihalelerde %50-%60 indirimle iş alınıyordu. Ve müteahhit firma tedarikçileri ile bu bazda görüşüyordu. Müteahhit işi aldıktan sonra bu kez düşük fiyatla tanımlanan işi yapmaya veya yaptırmaya çalışıyor. Kalıcı deprem konutlarında yaşadık, malzeme kalınlıkları düştü, kalitesi düşük yapıştırıcı ve sıva malzemeleri kullanıldı. Su yalıtımında da aynı şeyler oldu. Türkiye'de bu konuda hizmet veren çok güçlü ve deneyimli firmalar varken adı duyulmamış markalar çıktı. Hatta benzer isimlerde.Bu da yanıltıcı oluyor. Bu durum diğer alanlarda da oluyor. Sonuçta talebin çıktığı nokta önemli. Burada etik değerler ortaya çıkıyor. Bu anlamda yapı denetim firmalarının, belediyelerin de konuya alet olmamaları gerekiyor. Ayrıca şartnameleri oluşturanların ve projecilerin de daha titiz davranmaları sağlıklı detay ve şartnameler oluşturması gerekiyor. YÜCEL BAĞBAŞI: Bir firmada etik kurallara uyum en tepeden başlar. Bir firmadan içeri girdiğinizde sizi karşılayan kişi aslında o firmanın bütün perspektifini size sunar. Patrondan en alt düzeydeki çalışanına kadar firmanın profilini bile o kişide görebilirsiniz. Bülent Beye haksız rekabetle fiyat rekabetinin karıştırılmaması noktasında katılıyorum. Tabii ki fiyat rekabeti de olacak, Türkiye de ve/veya Dünyada pazarlama üç ayaklı bir tabure gibidir. Bu taburenin bir ayağı kaliteli üretim, bir ayağı iyi hizmet ve üçüncü ayağı ise ekonomik fiyattır. Eğer bu ayaklar3 2 YALITIM• ŞUBAT 2003 Yücel Bağbaşı. dan biri eksikse tabure ayakta duramaz. Üç ayağın olma zorunluluğu sonucu fiyatrekabetinin de olmasını gerekmektedir. Artık herkes her şeyi her yerden çok uygun koşullarda bulabiliyor. Bunu sizler de yaşıyorsunuzdur. Ancak burada üzerinde durulması gereken konu fiyat rekabetinin çok farklı boyutlara çekilmemesidir. Haksız rekabet yaparak çalışan firmalar sonuçta ciddi çalışan firmaların gelişimini buna paralel olarak ta Türkiye' nin gelişimini engellemekte ve sekte vurmaktadır. Maalesefbu durumu yaratanlar aslında hepimizin tanıdığı aynı masalarda oturduğumuz bazı üretici firmalar olabilmektedir.Ama bu kabul edilemezetik dışı davranışları kendilerimi yapıyor yoksa ön plana çıkmadan bayileri aracılığı ile mi yapılıyor tartışılır. Bu etik dışı davranışları zaman içerisinde kendilerine aktardığımızda suçu bayisinin üzerine atabiliyor. "bayi yapmış, işçiliğe yedirilmiş" gibi komik cevaplar alabiliyoruz.Ülkemizin gelişmişlik düzeyine de bakarak konuşursak haksız rekabet sürekli olacaktır. Faturasız satış yapmaya devam edeceklerdir, sigortasız eleman çalıştırmaya devam edeceklerdir. Bunu önlemenin tek ve yegane yolu eğitimdir. Az önce etik konulu bir dersin İTÜ de okutulduğundan bahsedildi. İTÜ'de bu konunun ders olarak okutulması mükemmel bir başlangıç. Ancak hala üniversite sanayi işbirliğinin sağlanama- <lığı bir ortamda bunun sektöre ne derece yansıyacağı ayrı bir tartışma konusudur. Yine de o öğretim üyesi arkadaşlarımız tarafından verilen derslerin bize pozitif olarak yansıyacağını düşünüyorum. Biz ancak bilinçle, eğitimle etik kuralların işletilmesi ile haksız rekabetin önüne geçebiliriz. Özellikle kapalı kapılar arkasında iki kişinin arasında geçen konuşmalarda etik, haksız rekabet gibi konular bir tarafa bırakılmaktadır. Maalesef ülkemizde de bunu çok yoğun yaşamaktayız. Burada aramızda bunun sıkıntılarını çekmekte olan firmalar var, biz de bu firmalardan biriyiz. Türkiye'ye tamamen bizim soktuğumuz, pazar açıp büyüttüğümüz ve markasını da yarattığımız olan bir ürünümüzün taklidi bir sürü firma tarafından bizim markamız kullanılarak satılmaktadır. Benzer bir problemi Sika da yaşamaktadır. BÜLENTÇOLAK: Evet, bu durumu çok yaşıyoruz. Dört yıl önce İsviçre merkezimizin onayı ile bir mücadele başlattık. Beş dava açtık. Ürünleri toplattık. Ama,hala davalar sürüyor. Aslında kanıtladığınızda ağır cezaları var. Taklit ürün yapan firma bir daha üretim yapamıyor. Tekrarında ise on yıla kadar hapis cezaları var. Etik kurallarla ilgili kendi firmamızdan örnek vermek istiyorum. Sika İsviçre tüm dünya Sika'larına bir talimat verdi. 2002 ve 2003 yılında etik kurallar hedefiniz olmalı. Bu genel müdürden, alttaki çalışana kadar şirket politikası olarak kabul ediliyor. Biz de bu çalışmaları Türkiye'de başlattık. Burada tek bir cümleyi aktarmak istiyorum "Kendinizi gazete sayfasında görmek istemiyorsanız yaptığınız hareketlere dikkat edin". Bunu da bütün sektöre yayın diyor. Yani siz gazetede kötü bir haber olarak yer ~lmak istermisiniz. Şirketinin parasını çaldı gibi. Veya bir firmasahibi faturasız mal sattı diye gazetede yer almak ister mi, iste-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=