dosya YALITIM: Türk firmaları niçin uluslararası pazarlara açılmada yabancı sermayeye ihtiyaç duyuyor? LEVENTPELESEN: Türkiye'de iş gücünün çok kötü diyemeyeceğimiz kabul edilebilir bir kalitesi var. Dolayısı ile üretim maliyetleri daha düşük oluyor. Eğer teknolojiye de sahipseniz pazarda daha rekabetçi olabiliyorsunuz. Bizim yurtdışına açılamamış şirketlerimizin zaaflarından bir tanesi rekabetçi olabilecek şartlarda üretim yapamamalarıdır. Sadece ürün kalitesinden söz etmiyorum. Ürün kalitesini tuttursa bile ölçek açısından rekabetçi olamıyor. Rekabetçi fiyatı sağlayamıyor çünkü maliyetlerini geri çekebilecek satın alması yok. Diyelim ki bunların hepsini sağladı, dış pazarları bilmiyor, nasıl gidip satabilecek. O yüzden yabancı sermayenin Ti.irk şirketlerinin dışarı açılmasında çok büyük etken olarak görüyorum. Türkiye'de bazı ülkelerde yabancı sermaye. Örneğin Bulgaristan'da en fazla sayıda yabancı sermayeyi Türk şirketleri oluşturuyor. Fakat sermaye büyüklüğü olarak değil. Türk insanı orada bir pazar görerek gitti ama ne yapacağını bilemeden gitti. Balkan pazarına açılmak Ti.irksermayesi için geç kalınmış bir harekettir. Şimdikinden daha büyük bir pazara hitap edebilecekken pazarlama bilgisizliğinden ve yatırımcının kendince "uyanıklığından" ülke imajımızın zedelenmesine neden olduk. Şimdi o pazarda, daha ciddi firmalar ve yatırımlarla tekrardan güven duyulur ülke haline gelmeye çalışıyoruz. YALITIM: Gelecek Türkiye açısından olumlu mu, Sektörünüzü nasıl değerlendiriyorsunuz? LEVENTPELESEN: Bir dostum Türkiye'deki ekonomiyi lastik topa benzetiyor. Lastik top yere ne kadar hızla düşerse (ki bu ekonomik çöküşü ifade ediyor), yere çarptıktan sonra o kadar süratle ve yukarı doğru yükselir. Türkiye'de her krizde yere çarpan ekonomi, takip eden yıllarda ivmeli bir şekilde yükselmiştir. Bu örneği severim ama 2001 Şubatından 2002 nin aynı dönemine kadar yaşamış olduğumuz, 2000 yılı Kasım ayında sinyallerini vererek başlayan krizi biz şirket olarak lastik topa değil bir jöle topa benzettik. Çarptı ama sıçrayamadı, orada yayılıp kaldı dedik. Bu nedenle 2002 ilk yan hedeflerimizi çekingen koyduk. Fakat şu ana kadar yaşadığımız gelişmelerden görüyoruz ki Türkiye geçen yıl çarptıktan sonra özellikle yalıtım sektöründe sıçrıyor. Bunda yenilemelerin de, özellikle dış cephe giydirmelerinin çok etkisi var. Bu arada yatırımları pazarı olumsuz gördükleri için durduran, bekleten yatırımcıların projeleri hızla bitirilmeye başlandı. Özellikle standardın yükseltilmesi için bizim firma olarak TSE 825'in revizyonunda çok büyük katkımız vardır. Dow Türkiye'ye geldiğinde çizdiği stratejinin bir sonucudur bu. İlk söylediklerinden biri "Türkiye'nin standartlarını artıracaksınız" olmuştur. Hangi standartları artıracağız diye sorduk. Isı yalıtım yönetmeliğiniz yok mu? dediler. Tabii olması lazım, baktık var bir tane ama yıllardır aynı yerde kalmış. İZODER'in kurulması, firmaların kendi ortak çıkarları ve ülke çıkarları doğrultusunda bu çatı altında toplanması, bizim bu hedefimizin gerçekleşmesinin aşamaları olmuştur. Gerçi 1988'de DowTi.irkiye'yegeldi, on yıl sonra 1998'de ancak standardı revize edebildik. Değişikliği yapabilmek o kadar kolay değil çok dirençlerle karşılaştık. Bundan sonra bu tip çalışmaları yapacaklar için önleri daha açık. Ben standart yükseltme konusunda yeni yaklaşımların çok daha kolay sonuç alacağına inanıyorum. Bu da bir yabancı sermayeli kuruluşun Ti.irkiye'ye katkısıdır eğer o açıdan bakarsanız. Bu standardın yükseltilmiş olması nedeniyle daha önceden bu işe önem vermeyen gruplar zorunlu olarak önem vermeye başladılar ve bu da pazarın hareketlenmesine neden oldu. Yalıtım pazarının açılmasında bir şey daha dikkat çekiyor. Doğalgaz fiyatlarının artması ile insanlar binalarını yalıtarak koruma altına alarak daha düşük maliyetlerle ısınabileceklerinin farkına vardılar. Bu çok büyük bir ivme getirdi bizim sektörümüze. Size güzel bir örnek vereyim. Ben Ataşehir'de yaşıyorum, yapım aşamasında günün koşullarına göre iyi yalıtıldığı düşünülen bu uydu şehirde şu anda dıştan mantolama yapan bloklar var. Çünkü o zamanlar kalınlıklar yetersizdi, bizim uyarılarımıza rağmen detay eksiklikleri yapılmıştı. Adı yalıtımlı olan binaların içinde yaşayanlar rahatsızlık duydukları için şimdi karar almışlar yeniden doğru yalıtım yaptırıyorlar. Hadi Ataşehir'de belli gelir düzeyinde insanlar yaşıyor, onlar yaptırabilir dersiniz. Ben Ataşehir'in sınırında oturuyorum, karşımızda yeni bir yapılaşma var. O yapılaşmayı uzaktan incelediğimde düşük kaliteli kooperatif yapılaşması olduğu anlaşılıyordu. Bir Pazar sabahı, baktım binalar mavi mavi giydirilmeye başlandı. Kooperatif şeklinde bir yapılaşma ya bu bizim malzeme değildir, taklittir diye düşünüyorum. Merak ettim çıkıp oraya kadar gittim. Bir de ne göreyim hem bizim malzeme, üstelik paket sistemimiz kullanılıyor. Pazartesi günü bilgi paylaşımı toplantılarımız vardır. Orada arkadaşlara anlattım. Onlar evet Cuma günü sevk ettik, şöyle bir proje, şu kadar kullanıyor dediler. Evet, yap • satçı müteahhitin yaptığı kooperatif binaları. Çünkü dairesini satarken alana, yalıtım yaptırdım, ısınmak için daha az ödeyeceksiniz diyecek. Bu güzel gelişmeler yalıtım sektörünün önünün ne kadar açık olduğunu gösteriyor. D YALITIM• HAZiRAN2002 3 5
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=