dos a •• •• YALITISMEKTORUNDE ULUSLARARASISERMAY Bu sayımızın dosya konusunu hazırlarken ODE Genel Müdürü Orhan Turan, Mardav Genel Müdürü Levent Pelesen ile görüştük. Sektörümüzün yabancı sermayeli firmaları olan Optiroc Türkiye Genel Müdürü Cem Baki Sina], Sika Yapı Kimyasalları Genel Müdürü Murat Belen ve Thermaflexform Genel Müdürü Murat Akın Arıkan da görüş yazıları ile katkıda bulundular. Yalıtım sektörüne uluslararası sermayenin katkısını sergilemesi açısından dosyamızın aydınlatıcı bilgiler vereceğini umuyoruz. YALITIM: Yabancı sermayenin ülkemi• ze nasıl çekileceğini düşünüyorsunuz? ORHANTURAN: 80 öncesi yabancı ser• mayenin gelmemesiiçin elimizden ge. leni yapmış kapımızı kapatmışız. Fakat gümrük birliği anlaşmasından sonra özellikle 85·90 arası ekonominin de sürdürülebilir büyümesiyle ve bu sü· reçte çok katlı binaların projelendiril· mesi ile birlikte Türkiye'ye bir çok ya. lıtım, ısıtma, soğutma, klima ile ilgili ürünler girmeye başladı. Yabancı ser· maye bir ülkeye nasıl girer diye sora• cak oiursak; biri11cis<i lisirübiiörkana· lıyla girer. Ürününü bir ülkeye satmak isteyen üretici o ülkeden bir distrübi· tör bulur ve ona satar. İkincisi gider o ülkedeki bir firma ile ortak üretim anlaşması yapar. Bu firma üretici de• ğilse yurt dışından ürünü ithal eder, dağıtım kanallarını oluşturup satar. Üçüncüsü % 100 yabancı firma gelir ve ofisini açar, kadrosunu kurar, fahri· kasını kurar. Bu aşamaları takip ede• rek kurulan ilişkiler ile pazardan pay almaya çalışır. Özellikle 90'lı yıllarda Türkiye bütün bu süreçleri yaşadı ve hala yaşıyor. 85·90 arası birinci aşama olan distribitörlük ilişkisi çok yoğun• du. Bir çok fuarlara gidildi, bir yerler• den firmalar bulundu, bilen de bilme• yen de bu işe girdi. Bir kaos dönemi oldu. Bir süre sonra işlerin böyle yürü· meyeceğini anlayan yabancı firmalar, 3 o YALITIM • HAZiRAN2002 ya ortak üretim için partner buldular, ya da kendi satış ofisierini açtıiar. Disi· rübitörlük anlaşmasında yabancı firma ticari olarak bir zarar görmez ama bu şekilde bir yere gidilmez. Sonuçta pa• zardan daha fazla pay almak istiyorsa ve ihraç ettiği ürünlerin navlun ve nakliye ücretleri yüksekse o ülkede üretim yapma yollarını arar. Bir çimen• to, alçı plaka, taşyünü bu tip ürünler için bu yöntem çok geçerlidir. Biz ör· neğin 9l'de kauçuk köpüğü ithalatına başladık, 98'de yaklaşık 180 konteynı• ra çıkmıştık, o şekilde gitseydik şimdi 400 konteynıra gelirdi ki bu oranda bir ithalat üretici firma için mümkün değildir. Onun için burada bizimlebir• likte yatırım yapmaya karar verdiler. Bu ticari zorlamanın yanı sıra Türki• ye'nin jeopolitik konumundan dolayı da bir çekiciliği var. Her ne kadar eko• nomimiz dalgalansa da özellikle 11 Eylül sonrasında konjüktürel olarak batı dünyasında Türkiye'nin önemi da· ha da artmaya başladı. Fakat tüm bu olanaklara rağmen yabancı sermaye Türkiye'ye gelmiyor. Son 10 yılı izledi· ğimizde yabancı sermaye girişi 800· 900 milyon dolar düzeyinde kalıyor. Buna karşılık ülkemizden 600·700 mil· yon dolar sermaye ihracı yapılıyor. Ya• ni net olarak 100•150milyon dolar bi• ze kalıyor. Ekonomiden sorumlu dev• Jet bakanımızın da açıkladığı gibi as· lında 7·8 milyar dolar yabancı serma• yeyi çekebilecek potansiyele sahibiz. T'1ı T ! 1 1 "il'\ 11 "" ruıuııya ya uat\.ıyuı u~, :'.)Ull .ıv yuua 4V milyar dolar yabancı sermaye girişi ol· muş. Romanya'yı, Bulgaristan'ı gö• zümle gördüm. Türkiye'nin 1 milyar dolan bile bulamaması komik. Neden? Çünkü para emin yere gitmek ister. Ekonomik istikrar olmayan bir ülkeye bırakın yabancı sermayenin gelmesini, kendi müteşebbisi bile yatırım yap• maz. Dolar l.290'dı, 1.400 oldu. Ne ol• du Türkiye'de? Böylebir durumda ben doların yükseldiği bir sırada ham mad• de ithal etmek zorunda kaldım. Nasıl maliyet oluşturacağım? l.600'den ham madde aldım, düştü l.200'e. Alışıma göre hesaplarsam satış fiyatım yüksek çıkıyor, ama hammadde bedelini öde• mişim. Ne yapacağım? Yerli yatırımcı bunu düşünüyorsa, yabancılar 40 defa düşünürler. Bir büyük engel de bürok• rasi. Bir yığın engel çıkarıp, adeta gel•
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=