Yalıtım Dergisi 35. Sayı (Mart-Nisan 2002)

dosya bir panel kalınlığı sorunu yaşamadık. Bir kazan dairesindeki ısının nasıl korunacağı, nasıl dışarı atılacağı belirlenmiş. TEAŞ bunu yerli firmalarla yapsaydı böyle bir şey olmazdı. Recep Yıldız: Bildiğiniz gibi enerji tasarrufunu özendirecek, teşvik edecek herhangi bir kamu uygulaması yok. Aksine Devlet yapı işine düzenleyiciolarak girerken bile işleri daha da karıştırıyor. Örneğin yapı denetimi ile ilgili kanun ve yönetmelik bildiğiniz gibi iki senemiz gitti. Sonuçta uygulamada hala bir belirsizlik var. Kamu otoritesi bu alanda hala her şeyi ben bilirim, ben denetleyeyim diyor. Bu konu Odamızda, derneklerimizde çok tartışıldı. Bir çok görüş bildirildi.En çok uğraşan meslektaşımız Fatma Çölaşan'dır. Bu öneriler dikkate alındımı, alınmadığını gördük. Volkan beyi hak verecektir. Orhan bey bu konuda çok çalıştı. TS 825 çıkıncaya kadar devlet insanların burnundan getirdi ve çıktığında artık günceliğini yitirmişti. Öyle ki biz TS 825 i çıkarıncaya kadar Almanlar standartlarını daha ileri çekmişlerdi bile. Biz geri olduğunu bir kenara bırakın hala TS 825 i uygulama noktasında kararsızız. Çok geriden gidiyoruz.Böyle konuştuğumuzda çok negatif tablolar çiziyoruz. Öyle ki enerjimizin çoğunu ithal ettiğimiz gibi öte yandan enerji yatırımlarımızda yürümüyor. Yenilenebilir enerji yatırımı olarak 26 tane enerji santrali projesi hala devletten onay bekliyor. Bu arada doğalgaz santralleri artıyor. Termik santrallerin oranı artıyor. Bir de Türkiye'de enerji konusunun konuşurken belirtmek gerekir. Almanya'ya göre bizdeki elektrik enerjisi fiyatı iki misli pahalı. Neden biz hidro elektrik santrallerde suya daha çok mu para veriyoruz.Veya doğalgaza? Hayır yatırım azlığı, pahalı enerji yatırımları bu sonuca yol açıyor. Devlet doğa, insan çevre açısından en çok gündemde olan yenilenebilir enerji üretimi konusunda da hiçbir şey yapmıyor. Bilakis batının söktüğü nükleer santralleri almaya kalkıyoruz. Gelecekiçin çok da fazlakaramsar olmamalıyız. Natice de bilinçlenerek de olsa, batının baskısıyla da olsa giderek şeffaf bir yönetim anlayışı yerleşiyor. Bizlerin artık enerjiyi doğru maliyetle, doğru politikalarla kullanıyor almamız gerekiyor. Sonuçta enerji tasarrufu için yaptıklarımızla çevreyi daha az kirletmiş olacağız ve çocuklarımıza daha yaşanabilir bir dünya bırakabileceğiz. TuncayAyhan: Az önce gündeme gelen yaalıtım ve enerji tasarrufu konusunda kamunun yaptırımları nelerdir konusunda bir noktayı aydınlatmak lazım. Biliyorsunuz şu an uygulamada olan "Bina ısı yalıtım raporu" diye bir doküman var. Projelerde bu rapor dikkate alınması gerekiyor. Ancak bildiğiniz denetim mekanizmaları olduğu için her zaman sondan başa gidersek her projeyae ruhsat alabilmekülkemizde olanaklı maalesef. Konunun bireylerin bilinçlenmesi,toplumsal bilincin artması boyutunu da göz ardı etmemeliyiz.Bizler ne kadar bilinçliolursak, Bizler ne kadar blllnçll olursak,ne kadar çağdaşlaşırsak, yalıtım konusununda dahaiyi kavranacağını düşünüyorum. Kişi başına düşen milli gelir şimdikinin on katına geldiğinde, ülkemizdeki çocukölümleri şimdikinin onda birine düştüğünde; yalıtımda da belli bir noktaya gelmiş olacağız. ne kadar çağdaşlaşırsak yalıtım konusunun da enerji tasarrufu konusunun da bu temelde daha iyi kavranacağını düşünüyorum. Bu aslında tek başına bilince de bağlı değil. Kişi başına düşen milli gelir şimdikinin on katına geldiğinde, ülkemizdeki çocuk ölümleri şimdikinin onda birine düştüğünde; yalıtımda da bellibir noktaya gelmiş olacağız. Yalıtımın öneminin artacağı günleri temenni ediyoruz. Tabi bir de uygulamacı olarak bizlere düşen görevler, sahip olduğumuz nosyonlar dan hareketle bir yandan para kazanmayı amaç edindiğimiz gibi öte yandan sevgili yatırımcılarımıza yalıtımın önemini anlatmaya, konunun teknik gerekliliği konusunda bilgilendirmeyegayret ediyoruz. CihanKalay: Bizimözel sektör firmalarımızın değişen bir yönünden söz etmek istiyorum. Pek çok işletmemiz aile şirketi olduğundan bugün ikinci, üçüncü kuşak temsilcileri yönetime geliyor.Her yeni kuşak daha eğitimli, dünyayı bilen, teknolojik gelişmelere açık bir hale geliyor.Daha kolay anlaşabiliyoruz. Bir de genellikle tesislerimiz iş hacminin artması paralelinde eklene eklene büyütülmekte. Dolayısı ile tecrübe edinildikçe, deneme sayısı arttıkça yalıtım daha da önemseniyor. İletişim olanaklarının da bilgi edinmede apayrı bir etkisi var. İsmail Ceyhan: Ülkemizdeki endüstriyel tesislerin üretimleri ile uluslar arası pazarda rekabet edebilmesi için enerjinin verimli kullanılması, enerji tasarrufu, yalıtım konularını önemsemek zorunda olduklarını düşünüyorum. İşgücü verimi, üretimde kullanılan enerjinin pahalı olması dezavantajlarını dengelemek için buna mecbur olduklarını görüyoruz. Özel sektör dışında ki kamu işletmelerinin de bu çerçeveden konuya yaklaşmalarını bekliyoruz. D YALITIM• NiSAN 2002 2 5

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=