Yalıtım Dergisi 34. Sayı (Ocak-Şubat 2002)

dosya__________ _ yor. Onun için hep aynı malzemelerin karışım oranlarıyla oynayarak maliyetlerini düşürüyorlar. Piyasada kalırlar mı, kalmazlar mı onu bilemem ama epey kafa karıştırıyorlar. Benim çalıştığım firmalar Bekame'nin, İzofiks'in ISO belgeleri var. Bu belgelerin olması piyasada çok da belirleyici değil. Tüketicilerden açıkçası isteyen de yok. Bu belgeleri alan firmaların ürünleri iyi de, alamayanların ürünleri kötümü? Bu belgeleri almak için belli bir para harcanıyor. Harcayamayacakdurumda olan firmalar illa ki kalitesiz üretim mi yapıyor demektir? Görüşlerimi genellemiyorum ama bu konuya dikkat çekiyorum. Belki bu konu ayrıca bir tartışma konusu olabilir. Sadık Özkan: Yalıtım, boya gibi, armatür gibi tüketicinin görerek, dokunarak anlayabileceği bir inşaat kalemi değil. Zaten bırakın tüketicileri, şantiyede görev alan mühendis ve mimar arkadaşlarımızın yalıtımın her konusunda yeterli bilgilerinin olduğunu söyleyebilmekçok güç. Bu nedenle en azından hem haksız rekabeti önleyebilme açısından, hem de yapılan uygulamaların sağlıklı olarak kalabilmesi, harcamaların boşa gitmemesi açısından sektörde sertifikasyon, standartlaşma gibi şartlar aranmalı. Bu anlamda İZODER'in çalışmalara önderlik yapması düşüncesindeyim. Bir üretici kaliteli bir üretim yapıyorsa onu belgelendirmekten neden kaçınsın ki? Ayrıca yapılan üretimi gerçekleştirmek de sonuçta bir yatırım gerektiriyor. Önce hele bir üretelim, sonra kaliteyi yükseltir sonra gerekli sertifikaları alırız demek bence doğru bir mantık değil. Ya da benim ürünüm kalitelidir. Dene gör. Ülke olarak bunları aşmış olmalıyız. Artık gelişmiş ülkelerde patlıcanın bile sertifikası aranıyor. TolgaBank: Firmaların yaptıkları işler, onların kalitelerini ortaya koyar. 2 4 YALITIM• ŞUBAT 2002 Ülkemizde yalıtım bilincinin gelişmesi; kaynakların daha efektif kullanımını, sağlıklı yapılara sahip olmamızı ve pek çok yararı beraberinde getirecektir. Piyasada bir müteahhit ilk önce iş vereceği firmanın daha önce yaptığını iddia ettiği işlere bakıyor. Ama bu bakış sadece broşür bilgisi olarak kalıyor, oysa ki gerçekten takip etmeleri gerekir. Bu bilgiler doğrumu bir araştırsınlar. Söylenilen referansları bir yerinde gidip görsünler, şikayet var mı öğrensinler. Biz uygulamacılar olarak bunu istiyoruz ve bekliyoruz. Bizim insanımız sadece duygusal davranıyor, sana güvenirse işi veriyor.Oysa ki çoksomutverilervar. Tolga Bank: Ben yine uygulama konusuna değinmek istiyorum. Biz bodrum perdesinde bitümlü membran üzerine direk harçlı dolgu yapıldığını da gördük. Sonra içerdeki suyu bizim kesmemizi istiyorlar. Mecbur biz de kesiyoruz. Çift katlı membran, dıştan yapılmış, bunu koruma külfetine girmiyorlar. O yüzden ben uygulama firmalarının uzman olmalarını söylüyorum. Suyla sulandırılan malzemelerde yüzeyin ıslatılmasının es geçildiğini görüyorum. Sulandırmazsanız malzemenin bünyesindeki suyu beton çekiyor. Bu sefer mevcut kaplamanız çatlama yapıyor. Özellikle çimento esaslı malzemeleri kullanmadan önce yüzeyi suya doyurmanız lazım. Bunun için de betonun yapısını bilen, havuz imalatçıları, yalıtımcılar uygulama yapmalı. HasanKuru: Türkiye'de işini çok iyi yapan insanlar da var, çok kötü yapan da var, orta düzeyde yapan da var. Bana göre inşaat kalitemiz çok kötü değil. Beton kalitesi olsun, inşaat kalitesi olsun Avrupa ile aramızda çok fark olduğuna inanmıyorum. Sadık Özkan: Zamanı efektif kullanmanın yolu uzmanlaşmaktan geçiyor. Bulunduğumuz firmalarda, şantiyelerde belli konularda uzmanlaşma gerekiyor. Hatta belli büyüklükteki projelerde danışman yalıtım firmalarının olması gerekiyor. Tolga Bank: Üniversitelerin yalıtım konusunda eğilimi yok. Her platformda söyleniyor, ısı yalıtımında olsun, su yalıtımında olsun çok önemli olduğu söyleniyor ama üniversitelerin hevesi, isteği olmadığını görüyoruz. Aslında çok gelişe·n, üniversiteler için faydalı olabilecek bir konu yalıtım. Sadık Özkan: Üniversiteler bu konuda isteksiz değiller. Gerek öğretim görevlilerinin, gerekse öğrencilerin ilgisiz olmadıklarını ben geçen yıl Trakya Üniversitesi İnşaat Fakültesinde seminer vermem için davet edildiğimde gördüm. Üniversitelere doğru zamanda, doğru bir yöntemle gitmek gerekiyor. Sadık Özkan: Konuşmalarımızdan Yalıtım Sektörünün konuşulacak, irdelenecek, tartışılacak pek çok konusu olduğunu görüyorum. Bu ise sektörün ne denli dinamik ve gelişmeye açık olduğunu ortaya koyuyor. Hepimize bu sektörü bu günkü konumundan daha ileri götürebilmek için pek çok görev düşüyor. Ülkemizde yalıtım bilincinin gelişmesi; kaynakların daha efektif kullanımını, sağlıklı yapılara sahip olmamızı ve pek çok yararı beraberinde getirecektir. Bu anlamda biz yalıtım bilincinin ve sektörün gelişmesi için elimizden gelen her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. Toplantımıza katılarak değerli görüşlerinizi aktardığınız için sizlere teşekkür ederim. IEI

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=