Yalıtım Dergisi 32. Sayı (Eylül-Ekim 2001)

dosya Bülent Çolak önemli. Her hangi bir zamanda insanları çağırmakla, gündeme göre konu oluşturup çağırmak arasında büyük bir ilgi farkı oluyor. Örneğin depremden sonra bunu çok açık bir şekilde yaşadık. "Onarım ve güçlendirme" konulu seminerlerimize çok büyük ilgi oldu. Amayine de sadece gündemdeki konulan mı işlemek lazım, yoksa uzun bir pazarlama faaliyetinin bir parçası olarak mı konuların işlenmesi lazım? Bir de her teknik bilgi birikimi olan eğitim veremez diye düşünüyorum. Eğitim verecek kişinin satış pazarlama özelliklerine de sahip olması gerekir. Evet, bizden malzemelerimizi satmamız isteniyor, ama nasıl satmak? Fonksiyonuna uygun bir şekilde doğru sistemi satmak. Akademik eğitimin önemi de burada ortaya çıkıyor. Bizim toplantılarımıza inşaat mühendisi de, mimar da, tekniker de, müteahhit de geliyor.Kime hitap ettiğini ve onun dilini bileceksin.Onun için eğitimi veren de ya mühendis yada mimar olacak. Ortam rahat, eğitici bilgili, katılanlar belli vasıftalar, o zaman geriyeverilecek eğitimin içeriğinin doğru olması kalıyor. Bu toplantıya katılan firma temsilcisi kişiler ürünlerini pazarda tanıtmak ve dolayısı ile satmak zorunda olan kişiler. Ama sadece satışı artırmak amacıyla bile eğitim verilse, yine de genel doğruları söylemekten asla taviz verilemez. İçeriğin doğru olması için bir denetimin olması gerekir. Nedir o denetim? Standarttır. Örneğin bitümlü menbran uygulaması ile ilgili bir standart oluşmuşsa eğitiminizde bu standartın dışına çıkamazsınız. Ama bizde olduğu gibi hiçbir uygulama standartı olmayan bir ülkede doğru bilgiyivermek sizin vicdanınıza kalmıştır. Çarpıtılmış bilgi ile yeni ürününüzü belki altı ay satarsınız ama sonrası gelmez. Piyasadaki rekabet ortamı da sizin bilgilerinizin çok doğru olmasını gerektiriyor. Bilginin doğruluğu aynı zamanda ülkeye de fayda sağlıyor. GÖKHANKORKMAZ: Biz firma olarak eğitimi tüketiciye yönelik olarak daha çok broşür ile genel bilgiler vererek yapıyoruz. Ürünlerimizide detaya girmeden tanıtıyoruz. Profesyonellere yönelik eğitimimiz ise daha bilimsel,mühendislik bilgilerini içermektedir. Dünyada yalıtım sektörünün gelişimi tüketicinin bilinçlenmesi ve talepleri ile olmamış. Yönetmelik ve standardların gereği, mimar ve tesisatçıların projelerinde kullanmasıyla, yani profesyonellerinbir birini etkilemesi ile gelişmiştir. Bu nedenle yalıtım eğitimi, profesyonelleri yetiştiren üniversitelerde güçlü bir şekilde verilmesi gerekiyor. KAAN ERTAŞ: Yalıtım sektöründeki profesyoneller denilince akla gelen, yalıtım sektöründe faaliyet gösteren firmalar ve bu firmaların çalışanları gelmektedir. Bu grup yalıtımın içinKaan Ertaş de olduğu için zaten gerek kendi firmalarındaki eğitim programlarından, gerekse bizim gibi kuruluşların veya firmaların düzenlediği eğitim programlarından bilgi eksikliklerini hızla kapatmaktadırlar. Asıl bilgi eksikliği olan insanlar bence projeciler. Projesinde kullandığı malzemeyi tanımayan, yanlış yerde yanlış malzeme kullanan veya sırf daha ucuz olur düşüncesiyle kalitesiz malzemeye yönelen projeciler azımsanmayacak kadar fazla. Bunların kimi bunu müteahit baskısıyla yapıyor, kimi bilgisizlikten. ALİ TÜRKER: Öncelikle eğitim olmazsa ne olur, onu da konuşmak lazım. Şu an bütün yapılarda kullanılan yalıtım metotları hala her detaya aspirin gibi aynı malzemeler bazı üretici firmalar tarafından öneriliyor, yanlış ve kalitesiz uygulamaların sonucunda ise yalıtım pazarı büyümüyor. Yalıtım pazarı büyümeyince de bütün üreticiler, bayiler, uygulayıcılar fiyat rekabetine endeksleniyor. Ali Türker Projeciler ise konu ile ilgili yeteri bilgiye sahip olamadıkları ve konuyu öğrenemedikleri için eski uygulamalar hala devam ediyor ve bu kısır döngü aşılamıyor. Biz bu sorunu çözmenin ancak eğitimle olacağını düşünüyoruz. Bu sebeple de özellikle üretimini yaptığımız ürünlerle ilgili olarak pazarı bilinçlendirmek için gerekli tüm faaliyetleri (broşür, seminer, dergi, fuar, kitap vb.) firma YALITIM• EKiM 2001 3 3

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=