Yalıtım Dergisi 31. Sayı (Temmuz-Ağustos 2001)

söyleşi _________ _ girdiği özel durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? CEM BAKİ SİNAL: Türkiye'de yıllardır herkes enflasyon ortamında kar ettiğini sanıyordu. Rakamlarla ifade edersek; biz, 200 milyar dolarlık bir ülke iken (ki bu rakam hiç fena sayılmaz) 1983 yılından beri 400 milyar dolarlık bir ülkeymişiz gibi yaşadık. Böylece firma değerlerimiz de ikiyle, üçle çarpıldı. İnsanlarımız da öyle yaşamaya başladı. Birçok gereksiz yatırım yapıldı. Bugün Mersin, Antalya bir inşaat mezarlığı. Kumburgaz'dan Silivri'ye kadar olan bölge de aynı şekilde. Başka bir ülkede insanların, hem kışlık hem de yılda sadece bir, iki ay oturacakları yazlık evleriyok.Bu dönemsüresince,inanılmaz bir mirasyedi gibi yaşadık. Sonuçta, kazandığınızdan fazla harcayamazsınız. Ortaokul fizik kitaplarında Lavousier Kanunu şöyle der: "Hiçbir şey yoktan var olmaz, vardan yok olmaz." Yoktan var etmek için bir yerden borç alıyorsunuz. Rakamlara bakarsak, 200 milyar dolarlık bir.devlet, 190 milyar dolar borç almış. Bu borcu kim ödeyecek? Kullananlar kim? Devlet kullananları bilmiyor ki... O zaman bildiklerinden bu açığı tahsil etmek zorunda. Tüm bunlarla ifade etmek istediğimiz; zaten yaşamamız gerektiği gibi yaşamadığımız için , şirket değerlerini, yaşadığımız değerleri abarttığımız için gerçek üretim yapan birçok firmaya da yazık oluyor. Birçok firmanın da bu değerleri yok ve hiç kimse değerleri şişirilmiş bu yatırımlar nasıl yapılıyor şeklinde bir sorgulamaya gitmiyor. Dünyada Türkiye kadar yatırım zengini bir ülke daha yok. Örneğin, Türkiye'deki kadar büyük üniversite kampüsleri hiçbir ülkede yok. Alt yapısını tamamlamadan, öğretimüyesiniorganizeetmedenüniversiteler kuruyor, binalar dikiyoruz. Galiba biz, Türkiye'de yaşayanlar olarak haddimizi aştık. ·"Ehemi,mühimetercihetmek"diye bir söz vardır. Elbette yatırım yapıl54 YAUTIM • AGUSTOS2001 sın ama esas tercihini yapmak yani "ehem"i belirlemek gerekir. Ülkeler bir anda batmaz, bu devirde de kimse tenezzül edip de bir yeri işgal etmiyor. Artık başka türlü işgal metodları geliştirildi. Bu tip ekonomik krizlerin sonucunda ülke lig değiştiriyor. Bir süre sonra da egemenliğinızı yitiriyorsunuz. Arjantin, 1950'lerde dünyanın 4. büyük ekonomisiydi. Şu anda, hiç de layık olmadığı bir muamele görüyor. Herşeyi komplo teorisi ile açıklamamak gerekir. Sonuç olarak, 60 milyonluk bir ülkeye mal satamamak, insan gücünü, bu ülkeden Avrupa'ya göçe teşvik etmektir. YALITIMK:rizin patlamasıyla birlikte şirketlerde hızla tasarruf önlemleri alındı. Siz neler yaptınız, nelerden "vazgeçmem11 dediniz? CEM BAKİ SİNAL: Kriz döneminde reklam harcamalarında bir takım kısıtlamalara gittik. Bunu telafi amacıyla da direkt pazarlamaya ağırlık verdik. Ödün vermediğimiz tek konu ise, eğitime yönelik harcamalar oldu. Personelimiz yıllık rutin eğitimlerini almaya devam etti. Her yıl Eylül ayında eğitim planımız yapılır. Bu doğrultuda ilgili personelin ihtiyacı ve istekleri doğrultusunda yabancı dil, master vb. eğitimler konusunda destek oluruz. Grubun verdiği yurtdışı eğitimler de var. Ayrıca çalışanlarımızı, profesyonel eğitim kuruluşlarının düzenlediği eğitimlere de gönderiyoruz. Bunların yanısıra, sektöre! alanda uygulamacılarımız için eğitimler düzenliyoruz. Türkiye'nin birçok bölgesinde mimar ve mühendislere yönelik eğitimlerimiz de oluyor. Düzenlediğimiz eğitim faaliyetlerinde, uluslararası bir firma olmanın avantajlarını, tecrübe ile gelişen bilgi birikimini kullanıyoruz. Örneğin, İsveç firması olduğumuzdan dolayı en iyi bildiğimiz konulardan biri ısı yalıtımıdır. Mecburi standart olmasına rağmen, piyasada ısı yalıtımı yönetmeliğini delebilen uygulamalar olduğunu üzüntüyle görüyoruz. Tuğlaların arasına konulan garip yalıtım malzemeleri, içten yalıtım, dıştan yalıtım konusunda hangisi iyidir, hangisi nerede kullanılmalı tartışmalarına şahit oluyoruz. Birçok müteahhit, sadece duvara bakarak "buraya 2 cm EPS yeterli" diyebiliyor. Bunun hesabını nasıl yapıyor? Sistemde kullanılan filelerin ve rabis tellerinin kalitesini kimse sorgulamıyor. Çimento dirençleri var mı? kimse buna dikkat etmiyor. Uygulamaları denetleyecek bir kuruluş yok. Türkiye'nin yalıtım sektörününcanlanmasına çok ihtiyacı var, çünkü Türkiye enerji kaynaklarını kendi üretmiyor. Dışarıdan parasını verip aldığı enerjinin %70'ini ise havayı ısıtmak için kullanıyor. Her yıl havayı ısıtmak için havaya attığımız para, bugün IMF'den istediğimiz paranın 4-5 katı tutuyor. Kanunun çıkması sevindirici oldu fakat uygulamada problemler var. Maalesef işi bilmeyen insanlar yalıtımcı oldular. Yapılan her yalıtımın faydası olduğuna dair bir inanç var ki tamamen yanlış. Öyle pahalı ve gereksiz uygulamalar yapılıyor ki insanların eğitilmesi gerekliliği bir kez daha ortaya çıkıyor. Yalıtım konusuna gereken önem verilmediği için yurtdışına inanılmaz döviz gidiyor. Her bina kendi koşulları ile değerlendirilerek, binaya uygun yalıtım sistemi seçilmeli. Ayrıca bu hesapları yapan programları, yalıtım firmaları ücretsiz dağıtıyorlar. Tüm bunlardan anlaşılacağı gibi, sektörümüz, ülkenin genel kaynaklarına, ekonomisine kadar uzun bir yelpazeyi kapsayan çok önemli bir sektör. Türkiye'deki birçok sorunun temelinde yatan eğitim eksikliği, bizim sektörümüzde de sorunların kaynağı. Bu sebepledir ki, Grubumuz insan kaynağı ve bilgi birikimine çok önem veriyor ve biz de bu temeller üzerine kurulu bir organizasyonuz. Bu sebeple eğitim harcamalarımızda hiçbir kısıtlama yapmadık. 13

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=