TİM-SE Basın Açıklaması EkonomikKriz En Ağır Darbeyi İnşaat SektörüneVurdu Aralık 1999'da IMF ve Dünya Bankası'nında görüşleri alınmak kaydı ile ilgili bakanlar ve bürokratlar tarafından hazırlanan ekonomik tedbirler kapsamında, enflasyonun düşürülmesi, bir dizi yapısal reformların yapılması ve istikrarın sağlanması için, bazı kararlar alınmıştı. Bu çerçeve kapsamında enflasyonla mücadele programı devam ederken, yatırımların kısıtlanması ve mevcut ekonomik kriz tüm sektörleri önemli ölçüde etkilemiştir. Bu ekonomik programın kendi içindeki yanlış ve eksik uygulamaları ilk sinyalini kasım ayında vermişse de, önüne geçilemeyen zaaflardan dolayı kriz 22 Şubatta had safhaya ulaşarak bütçe dengelerini alt üst etmiştir. Ekonominin yönetiminde bulunanlar 2001 yılının sonuna kadar ki döviz kurunun hangi düzeyde gerçekleşeceğini bile deklare ediyorlardı. Hükümet özel sektörün tamamının bu programa inanmasını ve destek vermesini istiyordu. Osmanlı'dan beri "Ceberrut Devlet" anlayışını içine sindirmiş, "Türk Sosyal Yapısı" içerisinde büyümüş çoğunluk işverenler, devletine ve milletine olan güven ve sevgisini bir defa daha göstererek, sabit kur garantisine, mevcut banka faiz oranlarına v.s. inanarak kredi kullandı, yatırım ve üretim yaptı. Kamu ve özel sektör yatırımlarının durma noktasına geldiği, birçok meslekdaşımızın iflasın eşiğine geldiği bir ortamda, paranın % 40 devalüe edilerek değer kaybetmesi, bütün tahminleri alt üst ettiği gibi ekonomik facialara sebep olmuştur. 44 YALITIM • NiSAN 2001 Ülke ekonomisinin gıda ve tekstilden sonra 3. sırada bulunan inşaat sektöründe de durum çok vahim birseyir takip etmektedir. Son 5-6 yıldır eksi büyüme gösteren inşaat sektörü, 1999 yılında % 13 civarında küçülme göstermiştir. İnşaat sektörünün GSMHiçindeki payı yaklaşık % 7'dir. Bu orana inşaat malzemesi üreticileri dahil değildir. oysa ülke sanayisinin % l0'unu bu sektör oluşturmaktadır. İnşaat sektöründeki kamu yatırımları ve bunları gerçekleştiren işverenler açısından durum daha da vahimdir. Yıllık sabit fiyatlarlataahhütlerini yerine getirmeye çalışan müteahhitler perişan olacaktır. Yukarıda bahsedilen nedenlerle 2001 yılında enflasyonun düşük olacağı varsayımı ile rayiç ve birim fiyatlaraortalama % 23 artış öngörülmüştür. Sene başında bile resmi birim fiyat ve rayiçlerinin piyasa fiyatlarının altında tespit edilmiş olması, rayiç-caripiyasa fiyatı karşılaştırmasının müteahhitlerin aleyhine olduğunu göstermektedir. Hemen sene başını takip eden 22 Şubat'ta dalgalı kur sisteminegeçilmesisonucu oluşan, % 40 devalüasyonçok kısa zamanda cari piyasa fiyatlarında kendini hissetirmiş ve henüz mart ayında iken sene başında tüm bir yıl için öngörülen sabit fiyat artışlarının çok üzerine çıkılmıştır. Bu durumda ne yapılacaktır? Fiyat artışlarından ve kontrolsuzluktan kaynaklanan bu durum, taahhüt işleri için geçerli olan 88/13181 karar sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan "Kamu Sektörüne Dahil İdarelerin İhalesi Yapılmış ve Yapılacak İşlerinde İhale Usul ve Şekillerine Göre Fiyat Farkı Hesabında Uygulayacakları Esasları" içeren kısaca Fiyat Farkı Kararnamesiolarak adlandırılan sistemle düzeltilebilir mi? Sadece inşaat işlerinde binden fazla rayiçte meydana gelen fiyat artışlarının, 1020 adet malzeme için fiyat farkı ödemeyi amaçlayan bir kararname ile kapanması mümkün müdür? Araç-gereç ve malzeme fiyatlarında meydana gelen artışların yanı sıra, nisan ayında SSK primlerine de % 50 zam yapılması düşünülmektedir. Sene başında belirlenen ve sabit fiyata bağlanan birim fiyatlardaki işçilik ücretlerinin bu tür fiyat farkı kararnamesi ile ödenmesi mümkün değildir. Bunun mutlaka gerçekci bir dizi kararname ile kapatılması halinde, bu yaralar sarılabilecektir. Bunlardan bir tanesi aylara endeksli eskalasyon sistemidir. DİE verilerine göre aylık enflasyon artışına göre fiyat farkı ödemesi uygulamasına geçilmelidir. Böylebir uygulama şu an gündemde bulunan ve önümüzdeki günlerde meclise sunulacak olan yeni ihale kanununa geçiş için de iyi bir köprü oluşturacaktır. İhale indirimi ne olursa olsun (sıfır bile olsa) müteahhidin zararı kesindir. Bu zararın mevcut sistemle karşılanması mümkün değildir. Bunlar yetmiyormuş gibi bazı idarelerde (örneğin İstanbul Valili İhaleleri) yapılan indirim oranları yeterli görülmeyerek indirim oranlarının resen veya
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=