Yalıtım Dergisi 29. Sayı (Mart-Nisan 2001)

dosya ---gördükc-Bu-konudaki -karşı-değer-­ lendirmelerimize karşın, hesaplarımızı kendi vermiş oldukları kur değerlerine göre düzeltmemizi talep ettiler. Dolayısı ile 2001 yılı bütçesi, kendi içinde kurdaki artışları taşıyan bir bütçe çalışması oldu. Rakamsal büyüklüklere bakınca, bu bütçenin realize edilmesi güç bir bütçe olduğu son derece açıktı ve yılbaşından başlayarak tüm masraf harcamalarını kontrol altında tutmaya başladık. Ancak, pazarın işlediği bir ortamda tasarrufta ısrarlı olabilmek ve uygulayabilmek son derece zor. BÜLENTÇOLAK: Bir kere toplum olarak da, sektör olarak da karamsar düşünmemeliyiz. Yaşadığımız günlerde firmaların sağlıklı bir şekilde satış yapması, bunun paraya dönmesi ve firmaların yaşaması gerekiyor. Bu sektörden evine ekmek götüren binlerce kişi var. Dikkatli olmamız lazım. Bilinçli tasarruf yapmak lazım. Biz bu krizi hak etmiyoruz. En çok biz çalışıyoruz, en çok vergiyi biz veriyoruz, en az tatil yapıyoruz, en az da biz kazanıyoruz. BURHANKARAHAN: Daha önce de devalüasyonlar yaşadık. Para bir anda değer kaybediyor, bir şaşkınlık süresinden sonra, alışılıyor ve devam ediliyordu. Şimdi ise süre giden bu belirsizlik, bu dalgalı kur, muhtelif psikolojik sebeplerden oturamıyor. Türkiye'nin acil dövize - -ihtiyacı-yok. Dış transferler yapılabiliyor. İhracat artacak, ithalat azalacak, bunlardan anladığımız öyle büyük bir döviz ihtiyacımız olmadığı, ama döviz oturamıyor. ORHANTURAN: Arkadaşlar bize çok güzel soru sormuşlar. Şirket olarak böyle bir krizi öngördünüz mü? Bir kriz senaryonuz var mı? Bence bu soruyu hükümete yöneltelim. Cevabını ben söyleyeyim. Hiçbir şey yok. Bence şirketler-hükümetten -daha-örgütlü-ve da-- -BÜLENT ÇOLAK,----- • ha bilinçli. Biz hep kriz yönetiminde- Katılıyorum. Ekoıfomik krizlerde yiz zaten yıllardır. Bence Türkiye karlılıklar düştüğü gibi ödeme vadekriz yönetimi hakkında uzmanlar ye- !eri de uzuyor veya tahsilatlar yapılatiştiriyor. Sonuçta bu geçici bir sü- mıyor. Ne yapıyorsunuz? Harcamalareçtir. Daha sakin olmalıyız. Türkiye rınızdan, reklam ve promosyon gikonjouktürel olarak gelişmekte olan derlerinizden, seyahatlerinizden vs. bir ülke. kısıntıya gidiyorsunuz. Eğer bizler BÜLENTÇOLAK: Genelde Türkiye'de kriz dönemlerinde yapılan ilk iş eleman sayısını azaltmak. Bu doğru mu? Bizim sektörümüzde yetişmiş eleman bulmak çok kolay değil. İşe alıyorsun, eğiliyorsun,malzemeleri tanıtıyorsun, piyasayı öğreniyor,sonra krizde güle güle. Bunu doğru bulmuyorum. İnsanların işe en çok ihtiyaç duydukları ve morale ihtiyaçları olduğu zamanda bunu yapmak yanlış geliyor. Bizim işimiz çok zor,eleman çıkarmak da en kolayı. SADIKÖZKAN: Yalıtım sektöründe yetişen bir mühendisi bir mimarı çıkardığında muhtemelen bir başka sektöre gitme olasılığı da var. 3-5 yıl emek verip yetiştirdiğiniz bir eleman gidip seramik malzemesi satan bir yerde iş buluyor. Bayilerde de aynı şey geçerli. Sektör hem elemanlarını koruyabilmeli hem de bayilerini koruyabilmeli. Sermaye birikimi olmayan firmaların başında bu satıcı mühendislik firmaları geliyor. Bu nedenle sektörü oluşturan üretici,satıcı,uygulamacı firmaların dayanışma içinde olması gerekiyor. ORHANTURAN: O birazzor. Her firmaevininiçini bir temizlemesi lazım. Sektör olarak bir temizlik yapmamız gerekir. Özellikle sektörü belirleyen üretici firmaların, böyle bir kriz sonrasına hazırlık olması için bayi örgütlenmesinden, satış şartlarının oluşmasından, ödeme vadelerinin standartlaştırılmasına kadar her alanda kendilerini bir düzene sokmaları gerekir. kısa vadeli veya peşin olarak satış yapabilsek fiyatları daha makul seviyelerde tutabiliriz. SADIKÖZKAN: Yalıtım malzemesini kullananlar bu malzemeleri zamana yayılı olarak kullanıyorlar, onun için de uygulamacı firma da malzeme için ayrılan parayı parça parça alıyor. ORHANTURAN: Ticaret şartları şöyle olsa; ben uygulama işimi aldığımda % 25 peşin alırım, şantiyeye malzeme indiğinde de kalanını alırım. O zaman riskim kalmaz. Tüketici nasıl klima aldığında nakit para veriyorsa, yalıtım yaptıracağı zaman da nakit vermeye alışacak. Niye vermiyor. Bizim bu satış koşullarını disipline etmemiz lazım. BÜLENTÇOLAK: Diyelim ki % 25 peşin ile bir şantiyeye malzeme vereceğiz, her hangi bir uygulamacı aynı şantiyeye gidip ben peşin istemiyorum, dediğinde diğer uygulamacıları da bozuyor. ORHANTURAN: Benim karşımdaki 3 üretici de aynı koşulları diretirse, ben onu yapmak zorundayım. Üretici benden peşin istiyorsa bende tüketiciden peşin almak zorundayım. Üreticiler bozuyor bu koşulları. BÜLENTÇOLAK: Rekabet olarak değil, üretici olarak da, satıcı olarak da, uygulamacı olarak da bir yerden başlamamız lazım. Tüketici yapı marketlerden 3 ay vadeyle mal alamıyor, bizden de alamamalı. YALITIM • NiSAN 2001 3 5

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=