editörden sadık özkan 595 Sayılı KHK'nın Etkileri Sürüyor B u sayımızın önemli bir bölümünü geçen sayımızda çeşitli boyutlarıyla ele almaya çalıştığımız 595 sayılı KHK'nin sigorta firmaları ve yalıtım sektörüne etki- - lerine ayırdık. Yapı Denetimi'ni düzenleyen kararname kuşkusuz birbiriyle ilişkili değişik sektörleri etkilemektedir. Bu etkinin sigorta firmalarına ilişkin boyutunu Milli reasürans'dan Sayın Barbaros Yalçın değerli açıklamaları ile ele aldı. Sayın Yalçın'ın açıklamaları Türk sigorta firmalarının konuya bakış açısının da bir özeti niteliğinde. 595 sayılı KHK'nin en büyük etkisi kuşkusuz inşaat Sektörü ve inşaat Sektörünün yan sektörleri üzerinde olacaktır. Bu sektörlerden önemi her geçen gün artmakta olan Yalıtım Sektörü de nasibini alacaktır. Özellikle de 14 Haziran 2000 tarihinden itibaren uygulanması zorunlu standart haline gelen TS 825'in göreceli bile olsa olumlu etkilerinin beklendiği şu günlerde bina yapım faaliyetlerindeki yavaşlama Yalıtım Sektöründe son yıllarda olumlu yöndeki gelişmenin önünde en azından bir süre için engel teşkil edecektir. Bu nedenle ısı yalıtım malzemesi üreten firmaların görüşlerine de bu sayımızda yer verdik. Gönül isterdi ki devlet bu standardın mevcut binalarda da uygulanmasına yönelik tedbirleri ve teşvikleri gündeme getirebilseydi. Elbette yine gönül isterdi ki depremden hasar gören yapıların onarımına gerçekçi çözümler oluşturulabilseydi. Ülkemiz için lokomotif sektörlerden biri konunıunda olan inşaat Sektörü ve yan sektörleri bu olumsuzluktan ancak, konuya ilişkin yeni düzeltme ve düzenlemelerin yapılması ile kurtulacaklardır. Aslında ülkemizdeki bina kalitesinin düşüklüğü düşünüldüğünde yaşanan süreç, bu kalitesiz yapılaşmada emeği(!) olanların kendim ettim kendim buldum demesi gereken bir durumdur. Ancak bu ülkede Dünya standartlarında projeler çizebilen, malzeme üreten ve binaları inşaa eden firmaların • • olduğunu da unutmamalıyız. Uzun vadede kalitenin kazanacağı unutulmama- ,-t::::;;ı>+. - , lı ve günü kurtarmaya yönelik ticari çıkarlar bir yana bırakılmalıdır. Zira ülkemizdeki rekabet ortamında ne yazık ki fiyat rekabeti kalite rekabetinin önünde yer almaktadır. Bunun basit bir örneği olan malzeme liste fi. yatları ile iskonto oranları arasındaki ilişki belki de salt bizim gibi ülkelere özgüdür. Öte yandan ülkemizdeki kalitesiz malzeme üretimi ve dışarıdan kalitesiz malzeme girişi de önlenmelidir. Ayrıca inşaat sektörüne vasıflı usta yetiştirecek eğitim kurumları oluşturulmalı, üniversiteler ise konularında gerçek anlamda uzmanlaşmış teknik insanlar yetiştirmelidir. 595 sayılı KHK'de gerekli değişiklikler yapılsa bile yapım sürecinde yeralan malzeme ve insan kalitesi yükseltilmezse sonuç yine hüsran olacaktır. inşaat ve Yalıtım Sektörlerinde "Yetişmiş insan Gerekliliği ve Uzmanlaşma" konularına "Yalıtım"ın önceki sayılarında değinmiştim. Bu anlamda devlete olduğu kadar sektörde faaliyet gösteren firmalara da önemli görevler düşmekte olduğunu düşünmekteyim. Önümüzdeki dönemde kuşkusuz en önemli konu toplumun bilinç ve eğitim düzeyinin yükseltilmesi için yapılması gereken çalışmalardır. Elbette bu çalışmalar objektif ve bilimsel nitelikte olmalıdır. Objektif ve bilimsel zira olan bir deprem için bile yetkili kurumların büyük farklılıklarla yorum ve açıklamalar yaptığı bir ülkede yaşıyoruz. Bir toplumun bilinç ve eğitim düzeyinin uygulanacak politikaların tutarlılığı kadar gelir düzeyi ile ilişkili olduğu ise elbette unutulmamalıdır. Dergimizin bu sayısında geniş bir şekilde yer alan üreticilerin değerlendirmelerini "Yeni ısı Yalıtım Yönetmeliği ve Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği'nin Yalıtım Sektörüne Etkileri" başlıklı dosya bölümünde yayımlıyoruz. Görüş istediği-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=