Yalıtım Dergisi 24. Sayı (Mayıs-Haziran 2000)

editörden sadık özkan Yapı Denetim Yasası ve TS-825 Önümüzdeki Günlerde Gündemi Belirleyecek T ürk Akustik Derneği'nin düzenlediği 5. Ulusal Akustik Kongresi 25-26 Mayıs tarihlerinde gerçekleşti. Önceki yıllarda da iki kez izleme olanağı bulduğum kongrenin büyük bölümünü konuyla ilgili olmam nedeniyle ve "Yalıtım" okurları için izledim. Çeşitli üniversitelerden ve birkaç firmadan bildirilerin yer aldığı oturumlarda oldukça ilgi çekici çalışmalar vardı. Bunlardan bence en ilgi çekeni; Tübitak-Bilten tarafından desteklenen ve ODTÜ Elektrik Elektronik Müh. Bölümünce yürütülen, "Genel Amaçlı Bir Aktif Gürültü Azaltım Sistemi" konulu bildiriydi. istenmeyen gürültüyü ters gürültü oluşturarak yok etmeyi veya azaltmayı öngören çalışma, ileride daha başarılı bir noktaya gelerek yaşamımızda uygulama alanı bulacaktır sanırım. liginizi çekeceğine inandığımız bazı bildirilere sonraki sayılarımızda yer verebileceğimizi umuyorum. Ülkemizde daha aktif bir misyon üstlenmesini beklediğimiz Türk Akustik Derneği'nin bundan sonraki kongre ve diğer etkinliklerde; gerek bilimsel içerik, gerek katılımcı ve izleyiciler açısından daha zengin ve doyurucu çalışmalar yapmasını diliyorum. Zira ele alınan konu genel boyutuyla bakıldığında değişik bilimsel çevrelerden, farklı sektörlere kadar geniş bir alanı kapsıyor. Gürültünün önemli bir çevre sorunu olması ise toplumun tüm bireylerini ilgilendiriyor kuşkusuz. Son günlerde oldukça geniş bir çevreyi ilgilendiren ve etkileyen, kamuoyunda "Yapı Denetim Yasası" olarak Kanun Hükmünde Kararname farklı çevrelerin eleştirilerine karşın Temmuz ayında uygulamaya giriyor. Bizce adeta oldu bittiye getirilen yasa yıllardır gözardı edilen tüm olumsuzlukların ve sakıncaların belki ülkemize özgü birtarzda "Deprem"le keşfedilip, telafisi amacıyla "Sihirli Değnek" olarak gündeme oturdu. Bu Sihirli Değneğin gerekliliği öylesine ani keşfedildi ki! Deprem sonrası yıkım ya da onarım bekleyen yapılar ile olası bir deprem karşısında riskli olan yapılar unutuluverdi. Yıllardır bırakın zemin uygunluğunun aranmasını, yapımı sırasında (eğitimi tartışılır olmakla birlikte) hiçbir teknik elemanın bulunmadığı, ülkenin en eğitimsiz işgücünün en olumsuz koşullarda ve sigortasız olarak çalıştırıldığı ortamda binalar yapageldik. Öncelikle bu koşullarda yapılan yapılara çözüm aranmalıydı. Günümüze kadar uygulanan başta eğitim politikası olmak üzere birçok konu gözden geçirilmeliydi. Elbette üniversiteler, meslek odaları.sektördeki, üretici ve yapımcı firmalar ülkedeki yapı yapımı konusunda daha çağdaş hale gelmeliydiler. Gerekli altyapıları ve politikaları oluşturmadan bu yasayı uygulamaya koymak ilk bakışta bir çözüm gibi görünmekle birlikte, devletin vatandaşa karşı sorumluluğunun en kısa yoldan ve belki de yüksek sayılabilecek bir bedelle taşero edilmesi sanırım. Dolayısı ile, yıllardır süregelen olumsuzlukların giderilmesi için kuşkusuz iyi niyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilebilecek olan bu çalışma, tüm irdelemelerin yapıldığı bir dönem sonucu, belki 3-5 ay sonra ama daha geniş boyutlu ve sağlıklı olarak ortaya konmalıydı. Sonuç olarak Yapı Denetim Yasası olarak tanımlanan kararname, farklı enstrümanların birlikte icra edecekleri, ancak acele bestelenmiş ve provaları yapılmamış bir senfoninin dinleyenlerde yol açacağı rahatsızlığa uygulamaya girmeden neden olmaya başladı bile. Bugünlerde elbette önemli bir başka konu TS 825. Binalarda lsı Yalıtımı'nı konu alan bu standart ve uygulanmasıyla il- -•

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=