dosya yetinilmesidir. Böylece bu derece ciddiyetle üzerinde durulduğu ve uzun mesailer sarfedildiği belli olan bu düzenleme, mühendislik dışı % 49 girişimciye bu alanı sermaye yatırım alanı olarak açmaktadır. insan hayatının ve ülkemizdeki yapı kalitesinin söz konusu olduğu bu durumda % 90'a yakın hissenin yapı denetimini bizzat yapabilecek meslek adamlarına ait olması yararlı olacaktır. Afetleri engelleme çabasında yapı denetimini özelleştirerek kaliteyi arttırma amaçlı bu düzenleme paketi, yapı kontrolluk hizmet bedellerinin bu aşamadaki tutarları müelliflik hizmet bedellerini gölgede bırakmanın ötesinde, inşaat girişimlerini dahi engelleyebilecek ölçüde gözükmektedir. Ülke ekonomisi ölçeğinde yüklü bir ek maliyeti de gündeme getirmektedir. Bu ek . yük, kendi inşaatını kendi olanakları ile yapmaya çalışan ve müteahhit de olmayan küçük inşaat sahipleri için zamana bağlı olarak % 8-10.65 gibi bir orana varabilmektedir. Bu hali ile uygulandığında, ödenecek denetim bedelleri nerede ise bir katma değer vergisi ölçeğine ulaşacaktır. Bu durum, tüm dünya ekonomilerde lokomotif olan inşaat sektöründe afetleri önle3 6 YALITIM• HAZiRAN 2000 mek adına ciddi bir durgunluğa da sebep olabileceği endişesini yaratmaktadır. Bir başka problem ise kanımızca bu bedeller ve kurallar paketinin, yalnızca yapısını imar mevzuatına uygun, projeli, ruhsatlı yapmaya niyetli vatandaşlarımızın önüne bir fatura çıkaracağıdır. Kaçak yapılaşmanın dolu dizgin gittiği ve çoğu da deprem kuşağı üzerindeki metropoller gözönüne alındığında, bu tür kural ve yönetmeliklere uyma alışkanlığı olmayan büyük bir yapı kullanıcısı/yapımcısı grubu ile bu grupları oy deposu olarak gören yerel yönetimlerin de varlığı düşünüldüğünde, bu kararname sadece yapı yapma konusunda iyi niyetli ve yasalara saygılı vatandaşları bağlayan bir durum olarak kalma riskini taşımaktadır. inşaat Sektöründeki Rol Paylaşımları Açısından 1O nisan 2000 tarihli KHK' nin 9 uncu maddesinde müellifin yükümlülüklerinde yeralan jeoteknik rapor hazırlatılması yeni bir hizmet oranı hesaplamasını gerektirmektedir. Bu hizmetin ise inşaat mühendisince mi, jeolog veya jeofizikçi tarafından mı verileceği ise açık bırakılmıştır. Diğer yandan 8-11 maddelerindeki tanımlamalar incelendiğinde, KHK hazırlanırken ülkemizde inşaat sektöründe çok rastlanan durumların bu kapsamda da olabileceğinin düşünülüp düşünülmediğini akla getirmektedir. Şöyle ki, yapı denetim kuruluşu sahip ve ortaklarının müelliflik ve müteahhitlik yapamayacağı yakın hısım ve akrabalarının da bu firmalarda yer alamayacağı gibi bir gereklilik KHK nın 17'inci maddesinde 'yapılamayacak işler' başlığında yer almaktadır. Yapı deneticilerinin sadece akrabalarına menfaat sağlayabileceği gerçeği düşünülerek oldukça da etraflı bir madde hazırlanmıştır ve çok yerindedir. Ancak karşılıklı menfaat temininin akraba harici kişilerle de anlaşmalı gerçekleştirlebileceği, herhangi bir ihbar ve şikayet olmadığı takdirde bir müteahhit firma, bir müellif veya firması, ve bir denetici firmanın bir il içinde yazılı olmayan bir protokol ile, sürekli olarak birbirini kollar durumda olduğunda, düşünülen tüm denetim mekanizması kolaylıkla aşılabilecektir. Bu durum, bazı denetim firmalarının, bazı müteahhitleri 'daha az veya gevşek denetlemesi' koşulu ile işlerinin daha kolay yürütmesi karşılığı daha cazip görülmesine neden olabilecektir. Yeni oluşan denetim pazarında (yaklaşık inşaat sektörünün toplam cirosunun yaklaşık% 10'u) bu tür ayrıcalıklardan yararlanmak bazı mal sahiplerinin tercihi olacaktır. KHK' nin afetlere karşı önlem olarak iyi niyet ile hazırlanması esnasında ülkemizde hayli 'aşina' olunan bu gibi faktörler gözden kaçmış gözükmektedir. Denetimi etkinleştirme ve sıkılaştırma amaçlı yeni uygulama, kendi sorununu da kendi çekirdeğinde taşır endişesine neden olmaktadır. Diğer yandan KHK nin 11'inci maddesindeki şantiye şefi tanımlaması, bu meslek mensubunu yapı denetim kuruluşuna karşı her yönden sorumlu tutmaktadır. Yönetmelik, inşaat mevzuatı ve standarlar açısından bir yandan yapı denetim kuru-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=