Yalıtım Dergisi 22. Sayı (Ocak-Şubat 2000)

kapak konusu laşması, kimi sanayi dallarında ise erişmesi yakın geçmişte bile "artık" sayılan kimi maddelerin günümüzde yan ürün -hatta başlıca ürün- halini almış halde doğaya salınmaksızın başka maddelerin üretimlerinde girdi olarak kullanılması nedeniyledir. Bizzat çelik, alçı ve yalıtım ürünleri sanayileri bu olgunun bariz örnekleridir. Oysa çimento sanayi bunun tam tersi bir örnektir. Çimentonun ürünü olan beton, hafif çelikte çok düşük bir oranda (subasman temel ve sıvamada) kullanılırken, betonarme inşaatın devasa bir tüketim girdisidir. Çimento sanayinin çevre tahribatının etkin bir önlemi geliştirilemediği için ileri düzeyde gelişmiş ülkelerdeki kamuoyu baskısı, çimento üreticilerini aralarında Türkiye'nin de bulunduğu başka ülkelere taşınmaya zorlamıştır. Beton yapılırken bilindiği gibi yüksek miktarda kum da kullanılır. Kayaların kum yığınına dönüşmesi binlerce yıl alır. Akarsu yatakları ve deniz kıyılarından kum çekmekle buralardaki ekosistem mahvolmakta, bizim de besin kaynağımız olan tatlı su ve deniz canlılarının büyük çoğunluğunun üreme ve barınma alanları yok edilmektedir. Böylece beton uğruna aşırı kum tüketimi yoluyla da doğal denge altüst olmaktadır. Betonarme yan malzemeleri olan kırmızı tuğla ve kiremit de oluşabilmek için 2 bin yıl gereksinen tarım topraklarının tüketilmesiyle üretilirler. Hafif çelik duvarda tuğla kullanılmaz. Çatıda ise aralarında çeşitli plastik esaslı veya metal (çelik, alüminyum) kaplama malzemeleri kullanılmaktadır. Ahşabın hammaddesi açısından ise ülkemizin ve dünyanın kaynaklarının silindiği zaten bilinmektedir. Bunlara karşı gerek ahşap gerekse beton ve çimento bugünden yarına tümden vazgeçilebilecek malzemeler değildir. Özellikle büyük yapılarda çelik konstrüksiyona ek yapı elemanları olarak beton ve betonarme modern tekniğin hala bir parçasıdır. Ancak tümüyle betonarme gövdeli bina artık aşılmakta olan bir teknolojidir. Çelik inşa3 2 YALITIM• ŞUBAT 2000 atın yaygınlaşması, çimento ve kum faaliyetlerinde doğrudan bir azalmayı da getirecektir. En azından Türkiye'nin çimento pazarı olan birçok ülke için durum böyledir. "Prefabrike" Kavramı ve Hafif Çelik "Prefabrike" sözcüğü ön üretim anlamını taşır. Hafif çelik konut da prefabrik bir üretimdir. Sadece beton temeli "prefabrik" değildir. Bunun dışında hafif çelik ev, söktürülüp bambaşka bir yere (yeni bir temel dökmek şartıyla) taşınabilir. Malzemeler atılır olmadıkları ve uzun ömürlü oldukları için hafif çelik ülkemizde "prefabrik" dendiğinde akla gelenlerin tam da tersine çok uzun vadeli bir yatırımdır. Prefabrik, ülkemizde "kalıcı" konut için yeterli zaman ve para yokken başvurulan geçici ve biraz da "derme çatma" bir "usül" olarak algılana gelmiştir ki pek haksız da sayılmaz. Çünkü geçici amaçla yapılan ve birçok ucuz ve dayanıksız malzemenin kullanıldığı evler genellikle prefabrik üretilmektedir. Ancak bunların tam tersine, hafif çelik konut geçici değil kalıcı amaçla prefabrike olarak yapılır ve hem bunlardan hem de betonarmeden çok daha uzun ömürlüdür. Oysa prefabrik kavramının tersi "kalıcı" değil "şantiyede imal edilen" inşaattır. Bu tanım da en çok betonarmeye uyar. Atmosfer, nem gibi tahribatlar bir yana, betonarmenin "kalıcılığı" çelik yapıya kıyasla Türkiye koşullarında büyük oranda depreme bağlıdır! r , ~•...t' 1 n n ij g 1 ;1 w, z__..> , f Hafif Çelik ve Konut inşaatçılığının Geleceği Dünyada inşaatçılığın gittiği yön taşıyıcı elemanların çelik olduğu sistemlere doğrudur. Hafif Çelik bunların orta ve küçük boyutlu projeleri için geliştirilmiş bir tekniktir. Çağdaş teknolojiye ayak uydurmak dururken aşılmış ve dezavantajlı yöntemlerde ısrarcı olmanın acı sonuçları taptaze ortada olduğuna göre, Türkiye'nin bu gidişte öncülerin arasına karışmak yerine seyredip gerilerden gelme gibi bir lüksü bulunmamaktadır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=