36 YALITIM • Kasım / 2024 GÜNCEL lirliğine önemli katkılar sağlayacağını değerlendiriyoruz. Kamu kurumlarımızca yeşil dönüşüm uygulama süreçlerine yönelik yol haritalarının ve destek mekanizmalarının açıklanması da kıymetli adımlar. 2030 yılına kadar yüksek teknoloji üretiminde küresel bir merkez olmayı hedefleyen HIT-30 Programı yanı sıra yeşil ve dijital dönüşüm odaklı destek programları önemli fırsatlar. Öte yandan, Düşük Karbonlu Yol Haritaları ve Yeşil Büyüme Teknoloji Yol Haritaları da hazırlandı. Bu kapsamda çelik, çimento, alüminyum ve gübre sektörlerinin karbonsuzlaştırılmasına yönelik 70 milyar dolar yatırım ihtiyacı öngörüsü yeşil dönüşümün finansmanının kritik boyutunu da ortaya koyuyor. Gerek sektörlerimizin karbonsuzlaşması gerek en büyük ekonomi ortağımız AB’nin regülasyonlarına uyum açısından kritik gördüğümüz Emisyon Ticaret Sisteminin kurulmasına yönelik mevzuatın da yakın bir dönemde yürürlüğe girmesini bekliyoruz. Küresel trendleri ve ihtiyaçları takip ederek, inovasyon açığına ve yeni çözümlere yönelerek değer zincirinde yeşil dönüşüm çıpası ile önemli bir yer edinme zorlu ancak kararlı bir süreci gerektiriyor. Bu konularda; kamu politika oluşturma süreçlerine aktif bir şekilde katkı veriyor, AB Komisyonu ve Business Europe başta olmak üzere uluslararası kurumlarla görüş paylaşımını her vesile ile önceliyor, sivil toplum kuruluşlarının sanayimizin rekabetçiliğine ve tedarik zincirinin güçlendirilmesine yönelik savunuculuk faaliyetlerine büyük önem veriyoruz. Ülkemizin karbonsuzlaşma hedeflerine paralel sanayi dönüşümünü bir fırsat olarak görerek ayırıcı avantaj sağlayabileceğimiz alanları değerlendirmek önümüzdeki en önemli sınavlardan. Ar-ge destekleri ve teşvik mekanizmaları gibi sanayimizin karbonsuzlaşma ve yüksek teknoloji üretimine yönlendirilmesini hedefleyen eylemler kararlılıkla ve güçlendirilerek sürdürülmeli. Bu eylemler neticesinde temiz enerji teknolojilerinde öne çıkmak enerji arz güvenliğini de olumlu yönde etkileyecek. Değer zincirinde pay elde etmenin zorlu olduğu alanlarda ise uluslar ve kurumlar arası işbirlikleri stratejik önemde. Bu şekilde, işgücüne alan açabilir, teknik bilgi ve deneyim transferinde bulunabilir, gelecek kuşakları besleyerek yeni ihtiyaç ve arayışlara hazırlıklı olabiliriz.Enerji güvenliği risklerinin değer zincirlerine ve ekonomiye çarpan etkisi ile yansıyabileceği bu hassas ve hayati denge karşısında, rekabetteki yeni dinamiği içselleştirmeliyiz. Bu süreçte yeni kurulan enerji sisteminin dışında kalınması önemli bir risk oluşturur. Mevcut dinamikler ve yapısal ihtiyaçlar rekabet avantajımız aleyhine derinleşmeden harekete geçmeliyiz. Bu kapsamda geliştirilecek işbirliği mekanizmalarının içinde yer almayı sağlayacak adımları atmanın önemine de dikkat çekmek isterim. Bugünkü toplantımız Uluslararası Enerji Ajansı’nın iki gün önce yayınladığı çok kıymetli bir raporun akabinde gerçekleşiyor. Sayın Birol liderliğinde hazırlanan ve bugün kendisinin aktarımıyla mesajlarını dinleyeceğimiz “Enerji Teknolojisi Perspektifleri Raporu” yeni temiz enerji ekonomisinin sanayi ve ticaret eksenlerinde etkileşimine odaklanıyor. Rapor küresel tedarik zincirinin bu yeni rekabet alanında kalkınmakta olan ekonomiler ve tabii ülkemiz için de değerli olan, dikkatle analiz etmemiz gereken stratejik öngörüleri içeriyor. Ülkemizin sosyal ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerini başarmış; verimli ve yüksek katma değerli bir ekonomi ile müreffeh ve kuvvetli beşeri sermayeye sahip bir ülke olabileceğine içtenlikle inanıyoruz. Bu doğrultuda, çağa uygun bir eğitim sistemini; şeffaf, eşitlikçi ve liyakati yüksek kurumsal yapıları; öngörülebilir ve istikrarlı piyasa koşullarını tesis etmenin hayati olduğunu düşünüyoruz. Bugün Sayın Birol’un bizlerle paylaşacağı kıymetli değerlendirmelerinin ülkemizin küresel fırsat pencerelerinden geçişindeki kritik eşikte rehber niteliğinde olacağına inanıyorum. Bu anlayışla sözlerime, iş dünyasının en üst düzey karar vericileri olan siz kıymetli katılımcılarımıza ilginiz için teşekkür ederek son veriyorum.” Ülkemizin sosyal ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerini başarmış; verimli ve yüksek katma değerli bir ekonomi ile müreffeh ve kuvvetli beşeri sermayeye sahip bir ülke olabileceğine içtenlikle inanıyoruz. 2030 yılına kadar yüksek teknoloji üretiminde küresel bir merkez olmayı hedefleyen HIT-30 Programı yanı sıra yeşil ve dijital dönüşüm odaklı destek programları önemli fırsatlar.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=