35 YALITIM • Kasım / 2024 GÜNCEL vasyon farkını kapatmak AB rekabetçiliğinin geleceği için kritik. Dikkat çekici bir diğer nokta ise sürdürülebilir ve güçlü büyüme için karbonsuzlaşma ve rekabetçiliği birleştiren plan vurgusu. İklim krizi çağımızın en büyük risklerinden biri olmaya devam ediyor. Dünyanın dört bir yanında yaşanan iklim kaynaklı felaketler, krizin etkilerinin her geçen gün daha da derinleştiğini gösteriyor. Farklı kurum ve kuruluşlar tarafından sık sık yinelendiği üzere 1,5 °C hedefiyle uyumlu yoldan oldukça uzaktayız. Hatta, mevcut politikaların devam ettirilmesi durumunda, yüzyılın sonunda küresel sıcaklık artışının Paris Anlaşması ile belirlenen hedefin yaklaşık iki katına ulaşacağı öngörülüyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın çalışmasına göre yeni Ulusal Katkı Beyanları bu on yılda hızlandırılmış azaltım eylemi ve bu eylemleri gerçekleştirme azmi konusunda kuantum sıçraması gerçekleştirmeli. AB, ABD ve Çin başta olmak üzere, birçok ekonomide fosil yakıtlardan çıkışı, yenilenebilir enerjiyi, enerji verimliliğini, ikiz dönüşümü, temiz enerji teknolojilerini ve inovasyonu önceleyen planlar devreye alınıyor. AB’nin uygulamaya soktuğu, İngiltere’nin 2027 yılında başlatmayı öngördüğü Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması örneğinde olduğu gibi karbonsuzlaşma politikalarının şekillendirdiği yeni ticari ve ekonomik dinamikler yaygınlaşıyor. İklim hedeflerini ve karbonsuz bir ekonomiyi hayata geçirme yolculuğu, rekabet gücünün devamlılığı, üretimin ve tedarik zincirlerinin sürekliliği konuları birbirlerinden ayrı ele alınamıyor. Bu süreçte enerji yoğun sektörlerin dönüşümü çabaları, ekonomi ve istihdam politikaları ile doğrudan etkileşim içinde. Tüm bu yapıda çözümün anahtar unsuru; arz tarafında güvenli, uygun maliyetli ve temiz enerji sistemi olarak ortaya çıkıyor. Enerji arz güvenliği gerek toplumsal refah gerek ekonomilerin dirençliliği açılarından her daim kritik önemdedir. Jeopolitik gerilimler ekseninde dışa bağımlılığın yarattığı enerji kaynaklarına erişim riskleri, enerji sistemlerinin ve ekonomilerin kırılgan yapısını daha da perçinliyor. İklim krizi de enerji arz güvenliği bağlamında bize tek bir çözüm sunuyor: Temiz enerjiye geçiş. Kararlı politikaların sonuçlarını devreye alınan rekor seviyede temiz enerji kapasitesinde görüyoruz. Sayın Birol çok kapsamlı bir şekilde sunacaktır. Uluslararası Enerji Ajansı’nın yeni raporlarına göre, yenilenebilir enerji kapasitesinin 2030 yılına kadar 2.7 katına çıkması ve küresel elektrik talebinin neredeyse yarısını karşılaması öngörülüyor. Temiz enerjiye yatırımın yılda yaklaşık 2 trilyon ABD doları bulması bekleniyor ve bu, fosil yakıtlara yatırılan miktarın neredeyse iki katı. Bununla birlikte, alternatif temiz enerji teknolojilerinin ticarileşmesinde hala kat edilmesi gereken önemli bir yol var. Temiz enerji teknolojilerinin üretimi için gerekli olan kritik mineraller belirli bölgelerde yoğunlaşmış durumda. Birçok ülke, bir yanda enerji maliyetini düşürmek diğer yanda bu teknolojileri içeride üretebilmek için güçlü destek ve teşvik planları ile ticaret politikalarını devreye almakta. Bugünün ve geleceğin en ihtiyaç duyulan enerji teknolojilerinde, yetkin iş gücünde, kritik hammadde rezervlerinde lider ülkelerle, olmayanlar arasındaki makas giderek açılıyor. Rekabette ileri gelen ülkelerin birikimleri itibarıyla tarihsel avantajları olduğu söylenebilir. Fakat bu süreçte, kendini değişen dinamiklere adapte eden, küresel eğilimleri analiz ederek avantajlarını, zaaflarını ve potansiyellerini doğru tespit eden, güçlü ve en üst seviyede sahiplenilmiş bir politika vizyonu ile eyleme geçen ülkeler rekabet gücünü koruyacak ve artıracak. Bu geçiş süreci barındırdığı zorlukların yanı sıra fırsatlarla bize bir eşik sunuyor. Enerji dönüşümü alanında kaydedeceğimiz gelişme; maliyetlerde ciddi azaltımlar ve dekarbonizasyon sürecini destekleme yanı sıra dışa bağımlılığı düşürmeye ve dış ticaret açığında ortaya çıkan bozulmanın önemli bir bölümünü telafi etmeye ve yeşil dönüşüm yoluyla uluslararası tedarik zincirindeki pazar payımızı artırmaya ciddi bir katkı sağlayacak. Bu amaçlara yönelik politika çerçevesi Ulusal Enerji Planı’nda belirlenmişti. Ulusal Enerji Verimliliği Stratejisi ve Eylem Planı potansiyelimizi hayata geçirme açısından kararlılıkla izlememiz gereken birçok tedbiri barındırıyor. Geçtiğimiz hafta açıklanan 2035 Yenilenebilir Enerji Stratejisi ile de enerji dönüşümü öngörümüz daha da sağlamlaştı. Gerek rüzgar ve güneş enerjisi kapasite hedeflerinin dört katına çıkarılması gerek altyapı ve şebekelerin güçlendirilmesi gerek yenilenebilir enerji projelerinin hayata geçişini hızlandıracak izin süreçleri alanlarında öngörülen adımlar kritik önemde. Bunlara ilave olarak, piyasaların etkin işleyişine yönelik reform adımlarının da sektörün sürdürülebiİklim krizi çağımızın en büyük risklerinden biri olmaya devam ediyor. Dünyanın dört bir yanında yaşanan iklim kaynaklı felaketler, krizin etkilerinin her geçen gün daha da derinleştiğini gösteriyor.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=