BAU Teknolojileri Dergisi 5. Sayı (Eylül-Ekim 2022)

59 BAU TEKNOLOJİLERİ • Eylül-Ekim / 2022 engeller nelerdir? Odak grupları ve anketten toplanan veri- ler, paydaşların gelecek nesil binaları kafalarında canlandı- rırken önemli buldukları durumları belirlemek için lojistik regresyon kullanarak görsel ve istatistiksel olarak analiz edildi. İki grup arasında genel anlamda önemli farklılıklar gözlemlenmedi. AB’lerin performans değerlendirmesinde yaşam boyu karbon salımı, enerji talebi ve enerji esnekliği- nin kullanılması konusunda sektör ve akademi hemfikirdi. Böylece, ABCode’unun önerdiği ölçülerle de uyumluydu. Her iki grup da “aktifliği” hızlı çözüm oluşturma olarak yorumlarken, sektör uzmanları binalar ile sistem arasındaki ilişkinin daha iyi tanımlanmasına duyulan ihtiyacı vurgu- ladı. İnsanların düşünce yapısını da sermaye maliyetine dayalı kararlar verme genel eğilimi nedeniyle, AB’lerin önündeki en büyük sorun olarak gördüler. Akademisyenler ve araştırmacılar da süreçte yer alan teknolojilerin maliyeti konusunda endişeliydiler ancak bu maliyetlerin zaman üzerinde düşmesi bekleniyor. Bunların tüm paydaşlar tara- fından anlaşılmasını ve sonuç olarak karbonun tüm bina projelerde aşağı çekilmesini sağlamak için yönetmelik ve standartların değiştirilmesinde sonuçlar kullanılmalıdır. 1. GIRIŞ İnsan kaynaklı küresel ısınmanın iklim sisteminde çoklu değişikliklere sebep olmasıyla birlikte, bazı ülkeler şu an iklim acil durumu ilan etmiş durumda [1]. Önlem almak için, ülkeler, net sıfır karbon için hedefler ve zaman çizelgeleri belirleyerek karbonsuzlaştırma yoluna gitmek zorunda kalacaktır. Böylece, ülkeler, atmosfere ekledikleri karbon miktarı ile atmosferden aldıkları miktar arasında bir dengeye ulaşmak zorunda kalacaklardır [2]. Bu dengeye ulaşmak ve nihayet 2050 yılı itibarıyla küresel ısınmaya katkısını durdurmak için net sıfır salım kanununu geçiren ilk büyük ekonomi Birleşik Krallık oldu [3]. Avrupa’daki toplam karbondioksit (CO 2 ) salımının yaklaşık %40’ının binalarla ilişkilendirilmesi nedeniyle, bu net sıfır hedefine ulaşmada inşaat sektörünün hayati bir rol oynaması bek- lenmektedir [4]. Ancak, uzmanlar tarafından oluşturulan LETI İklim Acil Durumu Tasarım Kılavuzu gibi raporlar, mevcut inşaat yönetmeliklerinin net sıfıra ulaşmak ve küre- sel ısınmayı durdurmak için gereken güzergâhtan ciddi derecede geride kaldığını ifade ediyor [5]. Benzer şekilde, her zaman bütüncül sonuçları teşvik etmemeleri ve iyi performans gösteren binalar için teşvikler sunmamaları nedeniyle, iradi inşaat standartları (yeni çıkan ve çevre korunmasına yönelik serbest standartlar ÇN) karbonsuz- laştırma gündemini yeterince öteye götürmüyor [6]. Detaya inersek, binalar, normal şartlarda, oturan kim- selerin ihtiyaçlarını karşılamak için gereken enerjiyi sis- temden(şebekeden) alırlar. Dolayısıyla, genellikle enerjinin pasif kullanıcıları olarak görülürler, enerji altyapısının aktif parçaları olarak görülmezler. Ancak, güneş panelleri ve pilleri gibi teknolojiler sayesinde, binalar sistemle iki yönlü bir ilişkiyi destekleyebilmektedir. Bu tür bir ilişki, zamanla değişen yenilenebilir enerji neslini göz önüne aldığımızda, net sıfıra ulaşmak için hayati öneme sahip olan daha fazla enerji esnekliğini sisteme verebilmektedir [7]. Aktif Binalar (AB’ler), kaçırılan bu fırsatı kullanmayı amaçlamaktadır [8]. Bunlar, sistemin ihtiyaçlarının yanı sıra içlerinde oturanların ihtiyaçlarına dayalı olarak enerji (Şekil 1) üreten, saklayan ve paylaşan binalardır [9]. Sis- temle aktif etkileşimleri sayesinde, AB’ler hem inşaat hem de enerji sektörlerinin net sıfıra ulaşmalarına yardımcı olabilir. Aynı zamanda, bu tür işbirliği yapan bir ilişki azami talepleri azaltarak enerji altyapısına yatırım yapma ihtiyacını azaltabilir. Binalarda oturanları da üreten tüketi- ciler (yani, yenilenebilir enerji üretici ve tüketicileri) haline getirerek onların enerji faturalarını da azaltabilir. Bu yaklaşımı benimseyecek isek, paydaşların AB’nin ne olduğu ve tasarım ve kullanım aşamalarında performansı- nın nasıl değerlendirileceği hakkında bir tür yönlendirmeye ihtiyacı olacaktır. Bunun en kolay yolu, bir tür inşaat yasası getirmektir. İnşaat teknolojilerinin ve enerji altyapısının hızla evrim geçirdiğini ve tasarımda yaratıcılığın gerektiğini göz önünde bulundurduğumuzda, önerilen herhangi bir Aktif Bina Yasasının kendisinin aktif olması, yani zaman içerisinde evrimleşmesi, gerekmektedir. ABCode 1, Aktif Bina Yasası (ABCode) için ilk önerimizdir [10]. İnşaat ve enerji sektörlerindeki gelişmelerden sorumlu olmak üzere gelecekte ek tekrarlar ortaya çıkabilir ve karbonsuzlaştırma yolunda ilerlememizi sağlayabilir. Bu makale, Aktif Binalar adı verilen yeni nesil binalar hakkında paydaşların algılarına ilişkin iki aşamalı incele- memizi sunmakta ve şunları amaçlamaktadır: 1) Mevcut yönetmelik ve standartlarda eksik olan ve ilgili çerçeveleri geliştirir ya da gözden geçirirken hesaba katılması gereken hususları tespit etmek; 2) Aktif Bina Yasası (ABCode) için başlangıç önermemizi doğrulamak ve AB’ler için net bir tanımlama ve per- formanslarını değerlendirmek için uygun bir çerçeve sağlamak 3) AB’lerin popülerleşmesini önünde duran ve ABCode’un gelecekteki tekrarlarında ele alınması gereken engelleri belirlemek. ÇEVİRİ

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=