BAU Teknolojileri Dergisi 3. Sayı (Mayıs-Haziran 2022)

SÖYLEŞİ 39 BAU TEKNOLOJİLERİ • Mayıs-Haziran / 2022 Sürdürülebilirliğin ekonomik boyutu hakkında neler söylemek istersiniz? Sürdürülebilirlik kavramına bütüncül bakmamız gerekiyor. Ger- çekleştirdiğimiz ekonomik faaliyetle- rin çevresel sonuçlarını dikkate almak durumundayız. Dönüştürülebilen ve yenilenebilen her bir kaynakları doğru kullanarak sürdürülebilir bir döngü- den bahsedebiliriz. Aynı zamanda değer yaratmak çok önemli. Önce- likle fırsat eşitliği sağlamak, istihdam oluşturmak ve bireysel sorumlulukla çevreye duyarlı haraket ederek bunu işimize de yansı-tarak örnek alınacak projeler gerçekleştirmeliyiz. Ekolojik ve kültürel sürdürülebilirlik hakkındaki yorumlarınızı da alabilir miyiz? Çevre dostu olmadığımız hiçbir yerde ekolojik ve kültürel sürdürü- lebilirlikten bahsedemeyiz. Ekolo- jik sürdürülebilirliğin dahil olduğu konuları, sürdürülebilir mimaride uyguladığımız, enerji ve su tüketimi tasarrufu gibi konulara ek olarak iklim değişikliğine dirençli, iç çevre kalitesi yüksek, yenilenebilir enerji kaynakları kullanan, doğayı koruyan ve yenile- yen, insan ve doğanın sağlığını dikkate alan çalışmaları da tanımlıyor aslında. Ekolojik sürdürülebilirlik, bu nedenle sürdürülebilir mimariye sahip yapı- larda öne çıkan özelliklerde sürdürü- lebilir yapı malzemelerinin kullanımı oluyor diyebiliriz. Zamansız tasarımlar ve tasarımın kültürel sürdürülebilirliğe etkisi konu-sunda neler söylemek istersiniz? Geçmişten gelen güçlü kimlikleri olan mekanları günümüz şartlarına adapte edip tasarlamak ve yeniden bu kimliklere hayat verebilmek oldukça keyifli bir süreç. Bu tarz projelerde sürdürebilirliğin farklı bir yanına, kültürel sürdü-rülebilirlik kavramına katkıda bulunuyor olduğumuzu düşü- nüyoruz. Mekanın zaman içerisinde pek çok aşamalardan geçerek oluşmuş olan ruhunu kaybetmeden, profesyo- nel ve rafine bir yaklaşımla yeni bir aşamadan daha geçmesine yardımcı oluyoruz. Kullanıcıların mekanın içinde kültürel bir yolculuğa çıkar- maya gayret ediyor ve Tarihi Demirci Lokantası gibi projelerimizde bu hedefimize ulaştığımızı düşünüyoruz. En farklı, dikkat çeken projelerinizden bir tanesini detayları ile anlatır mısınız? P&G Kafeterya projesi, P&G’nin Gebze tesislerinde yer alan mutfak, yemek yeme, kafe, dinlenme gibi sosyal alanlardan oluşan yaklaşık 924 met- rekare-lik iki katlı bir proje alanıydı. Projeyi planlama aşamasında tek tip, standart oturum gruplarının dışına çıkarak, kullanıcıların alternatifli ter- cihler yapabilecekleri oturum alanları oluşturduk. İki kişilik masa olduğu gibi 12 kişilik kalabalık bir grubun bir- likte sosyalleşebileceği büyük masalar planladık. Plan düzleminde kırmaya çalıştığımız bu tekdüzeliği, üçüncü boyutta daha fazla geliştirerek farklı yükseliklerdeki masalar, farklı tipteki sandalyeler ile dinamizmi yakalamaya rilerin beklentileri, arzuları, projenin bulunduğu konum gibi faktörleri dik- kate alıyoruz. Fonksiyonelliği ihmal etmeden, tasarımsal prensiplerimiz- den çok uzaklaşmadan mekanları kur- guluyoruz. Çoğunlukla sade, modern bir tutumla tasarımlarımızı gerçek- leştiyoruz. Sürdürülebilir mimari nedir, nasıl olmalıdır? Aslına bakarsanız sürdürülebilir mimari, mekanın insanla kurduğu bir ilişkidir. Mevcut kaynakların verimli ve doğru kullanımı ile çevreye mini- mum zarar veren yapılar tasarlaya- rak bu ilişkiyi geliştiriyoruz. Bilinenin aksine sürdürülebilir mimari yeni bir kavram değil, daima hayatımızdaydı. Sadece değişen ekolojik durumlar nedeniyle günümüzde öneminin daha da farkına vardık. Doğru malzeme ve verimli enerji kullanımı projelerimizde daima önce- liğimiz oldu. Elbette kaynaklar ve teknolojiler hızla değişiyor, biz de bu değişimle projelerimizde verimliliği öne çıkararak, insanların bulunduk- ları mekanla organik bağ kurmasını sağlıyoruz. Bu yaklaşımla mimarinin başka yönünü deneyimliyoruz ve sürekli öğreniyoruz. Türkiye’de sürdürülebilir mimari algısı konusunda düşünceleriniz nelerdir? Sürdürülebilir mimari kavramı uzun yıllardır çok popüler fakat Tür- kiye’de tam olarak anlaşılmadığını ve yaygın bir kullanıma sahip olmadığını düşünüyoruz. Bunun sebebi ise kısa vadeli kazançların ön planda olması, yönet- meliklerin ve yaptırımların yetersiz olmasıdır. Gelişmiş ülkelerde çevre- sel bilinç desteklenmektedir ve buna uygun yönetmelikler vardır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=