bir felaket, bin ders 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi, ne acıdır ki bir kez daha ülkemizde bilimin, tekniğin öngörülerinin dikkate alınmadığını gösterdi. "Resimli Osmanlı Tarihi" oyununda "Tarih tekerrürden ibarettir" sözüne, eserin yazarı Turgut ÖZAKMAN, "ibret alınsaydı eğer, tekerrür eder miydi?" karşılığını veriyor. ibret alınması için daha ne kadar kayıp verilmeli? insana saygı, her şeyden önce can güvenliğini hiçe saymamakla başlamaz mı? insanın barındığı yapılarla ilgili her türlü yasal düzenlemenin, şartnamelerin, can sıkıcı evrak trafiği teferruatı yaratan bürokratik kırtasiye silsilesi olarak görülmesi, vahim bir sorumsuzluktan başka nedir? Değerli bilim adamımız Ihsan KETIN'in ömrünü Kuzey Anadolu Fay Hattı'nı ve alınması gereken önlemleri devlet yetkililerine anlatmaya çalışmakla geçirmiş olmasına rağmen yeterince etkili olamadığı , bu deprem neticesinde ortaya çıkmıştır. Bu depremle birlikte; zemin etüdü, zemin mekaniği, statik hesap, depreme mukavim yapı teknolojileri, yapı sigortası, yüklenici sorumluluğu, denetim mekanizması, yapı kodları gündem olabilmeyi başardı. % 98'i deprem kuşağı üzerinde bulunan ve tarih boyunca önemli şiddet ve sonuçları kaydedilmiş depremler yaşanmış ülkemizde, daimi gündemde bulunması/tutulması zorunlu olan bu gibi konuların, bir felaket sayesinde! gündeme girebilmiş olması, daha büyük bir faciadır. Üstelik deprem doğaldır, sorumsuzluk ise değil. Marmara depremi sonrasında, Türkiye'nin depremi en büyük şiddeti ile yaşayan bölgelerinin yanında, deprem şiddetinin hissedilmediği bölgeleri de aynı gündemi, aynı dehşet duygusunu paylaştı ve aynı şeyleri sorgulamaya başladı. Hiç olmazsa bu bütünleşmenin yaratacağı yapıcı ivmeyi değerlendirerek, toplumsal sorumluluk yolunda gelişme sağlayalım. Gelişme yolunda değişme şansımızı kullanalım. Bu yolda sivil örgütlenmelerin, mesleki örgütlenmelerin, depremle bir kez daha kanıtlanan değerini özümsemekle işe başlanmalı. Ve tabii ki daha çok çalışmalı. Bu kez sorumluluk bilincinden hiç taviz vermeden ...
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=