Yalıtım Dergisi 188. Sayı (Kasım-Aralık 2019)
yalitim.net elektronik ve makine mühendisleri bitirecekler. Mimar ve inşaat mühendisleri bu meslek gruplarının proje uygulamalıları haline gelecek... Ayrıca yapı malzemeleri sektöründe hafif ve kompozit malzemeye odaklanılması gerektiğine inanıyorum ve akıllı bina konseptine uygun ürünler geliştirilmeli ve bina- ları yıkmadan yenileme becerilebilmeliyiz. Binaları yıkmadan depreme dayanıklı hale getirme yani güçlendirme konusu bir “cerrahi” müdahale titizliği gerektirir ve her önüne gelenin yapamayacağı hassasiyette bir sorumluluktur. Kentleşme tüm dünyada ve ülkemizde devam edecek olup insanlar yaşam kalite ve konforlarına daha fazla sahip çıkacaklardır. Yapı mal- zemelerinin önümüzdeki yıllarda kompozitleşeceğini, hafifle- yeceğini, uygulamalarının kolaylaşacağını ve performanslarının artacağına inanıyorum...” SAHADA OLMAK SON DERECE ÖNEMLI “Çalışma hayatında şeffaf ve güvenilir olmak son derece önemli. Astın da, üstün de ve rakibin de sana güvenmeli. Bunun için de açık olunmalı, karşınızdaki insan vücut dilinden, ifadenden farklı bir anlam çıkarmamalı. Kızsanız da sevseniz de duygularınızı net olarak belli etmelisiniz. Duygularınızı aklınızla yöneteceksiniz ama bunu yaparken de maske takma- mak lazım. Ben maskeli yöneticiyi sevmem. Kendini plazaya hapseden yöneticileri de sevmem. Hayatın içine girmeleri gerekiyor. Plaza içinde çalışabilir ama plaza içinde akvaryum balığına dönmemeli. Sahada olmak son derece önemli. Saha, bir maden ocağı da olabilir bir bayi veya inşaat da olabilir. Yönetici her yere gitmeli, iletişim kurmalı. Bu iş bilgi ve network yönetimi. Bilgiye ulaşıp analiz yapacaksın, bilgiden sonuç çıkaracaksın, birlikte değerlendirme yapacaksın, ortak akıl üreteceksin ve en önemlisi paylaşacaksın...” ÜRETIMIN IÇINE GIRILMEDEN MÜHENDISLIK YAPILMAZ “Gençlerin hepsi mühendis olmak ama bir plaza orta- mında çalışmak istiyor. Fabrikalarda, üretimlerde, şantiye- lerde; İstanbul’un, hatta Maslak’ın dışında kimse görev almak istemiyor. Yani çoğu tornavida kullanmasını bilmeden makine mühendisi, çekiç kullanmadan inşaat mühendisi olmak istiyor. Ben de diyorum ki ‘hayaller Maslak, gerçekler kayış-kasnak’, yani üretim yoksa hayalde yok. Üretime dayalı olmadan büyü- mek sadece hayaldir. Üretimin içine girmeden mühendislik yapılmaz. Stajda bir ay üretimi görerek de mühendislik yapıl- maz. Türkiye’nin gerçeği plazalar değil.” “Gelişmekte olan ülkelerin diğer sorunlu bir konusu da “Plaza dili”. Az gelişmiş bir çevrenin çok gelişmişi gibi gözükme çabası içinde olanlar iki dili birbirine karıştırıp, karma karışık bir şey yaratıyorlar. Bir işi ya da bir konuyu bilmeyen uydururmuş. Bir işi ya da bir konuyu ana dilinde anlatamıyor ve anlamıyorsan, seni o arkasına saklandığın Plaza dili zaten kurtarmaz. Dediğini ne kendisi anlıyor ne de başkası. Maale- sef ucuz bir çalışan görüntüsüne bürünüyorlar. Ana konuya tekrar dönersek, birçok meslekte olduğu gibi, mühendislik diploması, üniversitelerde teorik eğitimi alırken pratik reel sektör deneyimi onayı alınmadan teslim edilmeyecek kadar kıymetli bir belgedir...” SONUÇ ODAKLIYIM “En çok tartışılan konu süreç odaklılık ve sonuç odaklılık. Ben biraz sonuç odaklıyım. Süreç odaklılığa tabii ki karşı deği- lim ama sadece süreç içinde çırpınıp vakit geçiren yöneticiler bence başarıya ulaşamazlar. Süreci takip etsinler ama sonuç üretmedikçe o süreç odaklılık vakit öldürmekten öteye gitmez. Kervanı yola çıkmadan dizmek bahanesiyle süreç odaklılık arkasına sığınanlarla o kervan bir türlü yola çıkamaz. Bir işin olmasından daha çok niçin olmamasına kafa yorarlar ve buna da risk yönetimi diyerek arkasına saklanırlar. Elbette ikisine de ihtiyaç var ama sürecin içinde boğulmak yöneticiyi lider yapmaz. Sonuçta geç kalmadan, zamanı ıskalamadan yola çıkmak için birisinin karar vermesi gerekiyor ve ona da lider deniliyor. Hata yaparsa da, sürece takılanlar değil karar verenler kurşuna dizilirler, bunu da göze almak gerekiyor!...” EŞIM HEM MESLEKTAŞIM HEM DE HEMŞERIM “Eşim hem meslektaşım hem de hemşerim. Okulda tanışıp, 1984’te evlenmiştik. Bir dönem Kale Grubu’nda çalışmıştı fakat sonrasında çocukların büyümesiyle beraber yavaş yavaş iş hayatından çekildi ve çocuklarımızın eğitimlerine odaklandı. İki iyi çocuk yetiştirdi. Birlikte oyun oynama ve sevmenin dışında çocukların yetişmesinde benim pek katkım olamadı, sorumluluk hep eşimdeydi. Oğlum Mehmet Can, Robert Koleji’ni bitirdi, sonrasında Sabancı Üniversitesi’nde Mekat- ronik eğitimi gördü, LSE’de master yaptı. Şimdi Londra’da iş hayatını sürdürüyor. Kızım Ece, Saint Joseph mezunu. İngiltere’de Makine Mühendisliği eğitimi gördü, Amsterdam’da master yaptı. Şimdi İrlanda’da iş hayatını sürdürüyor. Oğlu- mun eşi Didem, son olarak King’ College’de İnsan Kaynakları konusunda doktora yaptı.” FENERBAHÇELIYIM... “Sektör dışından, özellikle çocuklarımızın arkadaşlarının ailelerinden oluşan ciddi bir arkadaş grubumuz var. Onlarla iyi vakit geçiririz. Birlikte seyahatlere çıkarız, sık sık bir araya geliriz... Fenerbahçeliyim, Kongre üyesiyim. Maçlara düşkün- lüğüm var. Geçen sene Fenerbahçe’ye kızdığım için ilk defa bu sene kombine bilet almadım...” İYI BIR ARŞIVCIYIM “Toplantı sırasında değil ama toplantı sonrasında kalemi alır çok not tutarım. İyi bir araştırmacı ve de arşivciyim. Herkes de bilir bunu. 35 sene önceki bir toplantının notlarını dahi saklarım. İş hafızam da, rakam hafızam da, analiz tarafım da fena sayılmaz. Bilgiye ve arşive dayalı iddialı konuşmayı severim...” 32 Yalıtım / Kasım - Aralık 2019 PORTRE & RÖPORTAJ
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=