Yalıtım Dergisi 188. Sayı (Kasım-Aralık 2019)

Yalıtım / Kasım - Aralık 2019 31 yalitim.net Türkiye İMSAD’da iyi yapılanı devam ettirebilmek bile önemli bir başarı. Bununla beraber kamu ile olan ilişkiyi artırmaya gayret ediyorum ve bunda başarılı olduğumu düşünüyorum. Biraz iletişim odaklı bir strateji izliyoruz. Gündem Buluş- maları toplantılarını ve raporları önemsiyorum. Biraz daha fazla rakamlara ve sektör bilgisine odaklanıyoruz. Rakamlar her zaman ilgimi çeker. Rakamları kullanmayı severim ve iyi de kullanırım. Göstergeler üzerinden sektörü analiz yapıp anlatmaya çalışıyoruz. Ekonomik kriz nedeniyle üyelerimize ve sektöre öncelikle doğru, sağlıklı, verimli analizler sunarak çıkış yollarını göstermeye gayret ediyoruz. Birçok özel ve kamu kurum ve kuruluşu Türkiye İMSAD tarafından hazırla- nan verileri kullanırlar...” İZODER’DE IKI KONU ÖN PLANA ÇIKMIŞTI “Başkanlık yaptığım dönemde İZODER’de de iki konu ön plana çıkmıştı. Bir tanesi, ısı yalıtımını tek başına yaptığını iddia eden malzemeler ile ilgiliydi. Örneğin ısı yalıtım sıvaları ta-mamlayıcı olarak ısı yalıtımı sistemine katkı sunabilirler fakat tek başlarına ısı yalıtımının tüm gerekliliklerini sağladık- larını iddia etmek doğru birşey değildi. Yoğun tartışmaların olduğu bir dönemdi. İşin doğrusunun anlatılmasında, kendi- mizde KALETERASİT markasıyla yıllara dayalı önemli bir sıva üreticisi olduğumuz için bu mücadelede etkin bir rol oynadı- ğımı düşünüyorum. Diğer taraftan yıllar içinde enerji verimliliği ile ilgili fikrimiz de değişti. Artık tek başına yalıtımın da bir değeri olmadığı anlaşıldı. Ev içindeki ısıtma, soğutma, aydın- latma, beyaz eşya, su yönetimi, atık yönetimi topyekûn enerji verimliliğini kapsayan konular. Tek başına yalıtım yapılması işi çözmüyor. Enerji verimliliği kadar iç ortam hava kalitesi yani ventilasyon da çözülmesi gereken önemli bir konu. Isıtma kadar, hatta ısıtmadan daha zor mesele binaların soğutulması. Çünkü bizim gibi sıcak iklimi fazla olan ülkelerin artık esas problemi soğutma. Isıtmayı yönetmek önemli ama soğutmayı verimli bir şekilde binada yönetmek, hele ki Türkiye’de daha da zor. İlk olarak bu detaya odaklandık. İkinci olarak da, ısı yalıtımı odaklı olarak bilinen İZODER’i ses, su ve yangın gibi diğer yalıtım konularına da odaklandırmıştık. Ayrıca Şeker- bank ile İZODER arasında ortak çalışmalar yürütmüş, yalıtım sektörünün tüketici esaslı finansman modelini geliştirmiş- tik. Bu da oldukça başarılı bir operasyon ve kampanyaydı. Türkiye’de üretimin değil tüketimin teşvik edilmesi, insanların ihtiyaçlarının farkındalığının artırılması ve ihtiyaçları için satın alma güçlerinin desteklenmesi önemli bir konudur...” HAYATI TERCIHLER BELIRLER... “İnsanın yaşamı boyunca önüne hep iki yol çıkar. Üç veya beş de çıkar zannedilir ama ancak ikisi ana yoldur ve birisinden ilerlersiniz. Yaşadığınız hayatı yaptığınız tercihler belirler. Üni- versiteye gitme kararım, İstanbul’dan kalkıp Çan’a gitmem, Çan’dan Söğüt’e, Söğüt’ten daha küçük bir işi kabul edip İstanbul’a dönmem benim için hep ciddi kararlardı. Kalekim Genel Müdürlüğü’nü kabul etmem de profesyonel meslek hayatımın en önemli dönüm noktalarından birisidir ve en çok severek yaptığım iştir. Hayalleriniz madencilik sektöründe rezervlerle, seramik sektöründe kalıplarla sınırlıdır. Kimya sektöründe ise sınır yok, bilgi ve hayal gücünüz sınırları- nızdır. Önemli kararlarımdan biri de kamu sektörü yerine o yıllar mesleğim için çok revaçta olmayan özel sektörü tercih etmemdi...” DISIPLINE OLMASI GEREKIYORDU “Ekonomik krizde en çok tıkanan konut yatırımları oldu. Durmadı ama ciddi bir küçülme yaşadı. Elde birikmiş ciddi bir yapı stoğu var. Özellikle kötü planlanmış kentsel dönüşüm politikası sektörde bir anda sıkıntı yarattı. Otoyolda akan trafiğin bir kaza sonucu tıkanması gibi, ön saflarda bir iki kaza yaşandı, bu tıkanıklığın geçmesi bekleniyor. Diğer taraftan kamu tarafında altyapı inşaatları yavaşlamış durumda. Sektör yıllardır ihracat yapıyor ama şimdi ihracata biraz daha fazla odaklanıldı. Fakat sektörün büyük oyuncularının esas pazarı iç pazar olduğu için dış pazar onların kayıplarını bir anda telafi etmeye yetmiyor. İç pazar tıkanınca üretici kadar yapı malzemesi ticareti yapan esnaflarda ihracata odaklanmaya başladılar. Üretici ürün ihraç etmeye çalışırken, satış kanal- ları ve bayiler ellerindeki stoklardan kurtulmaya çalışıyorlar. İnşaat malzemeleri ihracat ortalama fiyatı tam bir yıl önce 52 Cent/Kg iken, 2019 Eylül Ayı’nda 38 Cent/Kg’a geriledi. 50 milyon ton ihracatta bir yılda kaybımız tam 7,0 milyar dolar demektir. Özellikle başta çimento ve hazır beton gibi alanlarda biraz daralma yaşandı.” “Tekrar bir kıpırdama var ama bu hareketlilik hiçbir zaman 2013-2014 yılları gibi olamayacak. Sektörün birkaç sene daha bu tempoda gideceğini tahmin ediyorum. Aslında şahsi fik- rim, Türkiye’de inşaat malzemesi sanayi kapasitesinin olması gereken yere geldiğine inanıyorum. Biraz fazla köpük vardı üstte. Bu köpük hem konut inşaatları ile arttı hem de insan- lar bir anda çok kolay sanayici, müteahhit oldular. Ciddi bir kapasite fazlası var. Dolayısıyla kapasite ve sanayi yönetiminin disipline olması gerekiyordu. Kimse ne çok kolay sanayici ola- bilmeli ne de müteahhit. İnsanların hayatını bu kadar yakından ilgilendiren, ciddi maliyetleri olan bu konularda çok kolay iş sahibi olunmaması gerekiyor. Yatırım teşviki konusu da bu nedenle, kıt kaynaklarımızın doğru yönetilmesi için ciddiyetle ele alınmalı...” MIMARLAR KENDILERINI DIJITAL ALANDA YENILEMELI “Her alanda ‘dijitalleşme’ deniliyor ama Türkiye’de hala yüzde 50 korsan yazılım kullanılıyor. Yani dijitalleşen her KOBİ’de bir korsan yazılım varsa bir de korsan sevgilisi olacak demektir. Önce bunun çözülmesi gerekiyor. Diğer taraftan inşaat mühendisi ve mimarlar eğer kendilerini teknolojik dönüşüm ve dijital alanda yenilemezlerse inşaatları elektrik,

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=