Yalıtım Dergisi 188. Sayı (Kasım-Aralık 2019)

yalitim.net Yalıtım / Kasım - Aralık 2019 27 AKSARAY’DA OTO YEDEK PARÇACISI OLMAK ISTIYORDUM “İlkokul Osmaniye’de Atatürk Deneme İlkokulu, ortaöğ- retim ise İstanbul’da Pertevniyal Lisesi’sidir. Lise‘den mezun olduğum yıllarda , Aksaray’da yaşadığımız çevrede oto yedek parça ticaretinin artmasından etkilenerek; ailemin, özellikle de iki ağabeyimin tepki göstermesine rağmen üniversiteye devam etmeme gibi çok net bir fikrim vardı. İlgimi ticaret çekiyordu. Hatta bilerek ve isteyerek, iki yıl üniversite sınav- ları için hazırlanmamıştım. O dönem Koç Grubu’nda Motor Ticaret’te otomobil yedek parça dağıtım işinde çalışmış, işi de çok sevmiştim. Aksaray’da bu işi kendim devam ettirmek istiyordum. Fakat Hukuk ve Orman fakültelerinde okuyan ağabeylerimin beni karşılarına alıp sertçe konuşmaları, eğiti- mime devam konusunda çok da fazla alternatifim olmadığını gösteriyordu bana...” LISEDE HAFIFE ALDIĞIM JEOLOJI, KARIYERIMI BELIRLEDI “Lisede ağırlıklı olarak fen ve matematik derslerine ilgi duyuyordum. Lise’de okurken önceleri hafife aldığım ders- lerden birisi olan Jeoloji, öğretmenimizin detaylarını anlat- ması neticesinde aklımın köşesinde bazı detaylar bırakmış ki, üniversite seçimimde 4.cü tercihim olmuştu. Sonuç itibarıyla 1974 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Jeoloji Yük- sek Mühendisliği Bölümü’nü kazandım ve üniversite hayatım başlamış oldu. Yüksek mühendislik eğitimi beş yıl olup, o dönem sıkça yaşadığımız boykot-işgal-okul kapanma gibi nedenlerle yarım sömestr kayıpla mezun oldum. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi kampüsü, tarihi ve çok güzel bir mimariye sahipti. Orada, siyasi olayların, boykotların, işgallerin de yoğun olmasına rağmen devam mecburiyeti olan bölü- mümüzde, Türkiye’nin en iyi hocalarından kaliteli bir Jeoloji eğitimi aldığımızı söyleyebilirim. Okulun hayatımdaki önemli bir nokta da, kendisi de Jeoloji Mühendisi olan eşim Tamara ile bu kampüste tanışmış olmamdır...” OKULUN ARDINDAN ÖZEL SEKTÖRE YÖNELMIŞTIM “Okulu bitirmemin ardından iş arayışına girmiş, Maden Tetkik Arama (MTA) ve Köy İşleri Bakanlığı gibi kamu kurum- larına yoğunlaşmıştım. Siyasetin güçlü olduğu bu kurumlara ise girmek zordu. Bu iki kurumun siyasi görüş ve ilişkilere göre işe alımların, atamaların yapıldığı yerler olduğunu anlamam üzerine, işe girme konusunda çok şansım olmasına rağmen özel sektöre yönelmiştim...” ÇAN... 75 KILOMETRE DAHA DA ILERIDE... “Bu süreçte, Seramik Sektörü’nde başlayan bir arkada- şım, bir çok firmanın, hammadde üzerine araştırma yapacak mühendisler aradığını söyleyince, İstanbul Perşembe Paza- rı’ndaki Çanakkale Seramik’in merkezinde iş görüşmesine gitmiştim. Görüşmede, çalışılacak yerin İstanbul değil de Çanakkale olduğunu söylemelerine rağmen, en azından deniz kenarı olması ve İstanbul’a yakınlığı nedeniyle pek ses etmemiş ve kabul etmiştim. Fakat Çanakkale’ye ulaşınca, fabrikanın olduğu Çan’ın 75 kilometre daha da ileride olduğunu öğren- diğimde başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Fabrikaya vardığımda, en kısa yoldan İstanbul’a geri dönmenin en hayır- lısı olduğunu düşünmüştüm ama bu fikrim sadece düşüncede kaldı. Tam 39 yıldır Kale Grubu’nda görev yapıyorum...” SÖĞÜT’TEN İSTANBUL’A... “İşe başladığım dönem, Jeoloji Mühendisliği eğitimi devam eden eşimle de sözlü olduğumuz bir dönemdi ve ailemin Çan’da işe devam edip etmeyeceğim konusunda kuşkuları vardı, son derece haklılardı. İşe girişimin 4-5 ay sonrası; Kale Grubu’nun Söğüt’teki hammadde temini yapan bölge şefi (sonradan madencilik bölümü şirketleştiğinde bu şirke- tin genel müdürü olan Sayın İlhami Tezcan), Çan’a dönmek istediğini duyduğumda, o işe talip olup, Söğüt’e gitme tek- lifine evet demiştim. Çan’daki altı ayın ardından yine bilme- den gittiğim Söğüt, kariyerimdeki önemli noktalardan biri olmuştu. Orada yaptığım işler beni görünür hale getirmişti. Çan’da fabrika kampüsü içinde kalmışken, Söğüt’te Seramik Madenciliği nedeniyle tüm sektörün içine girme ve özellikle mesleki bir sistemin üyesi olma fırsatı doğmuştu. Her hafta başı Fabrikalar Genel Müdürümüz ile rutin telefon görüşme- leri yapar olmuştum. Randevuyla görüşebildiğimiz fabrikalar genel müdürümüz Süleyman Caner Bey ile her hafta birebir telefon görüşmesi yapmak ve bölge ile ilgili rapor vermek, tanınmanızı artırıyordu. Bu sohbetler esnasında, evleneceğimi, dolayısıyla Söğüt ve Çan’da görevime devam etmek isteme- diğimi, mümkünse eşimin de çalışabileceği başka bir yere tayin edilmemim mümkün olup olamayacağını sormuştum. Bunun üzerine Balıkesir’de bölge şefliğini teklif etmiş, ben de kabul etmiştim. Fakat ben askerdeyken fabrikalardaki teknoloji değişmiş, İstanbul’dan kil bulma ve alma işi devreye girmişti. Ardından askerlik yapmakta olduğum Erzincan’dan yine genel müdürümü arayarak, böyle bir fırsatın olduğunu, İstanbul’a talip olduğumu söylemiştim. Kabul edilmemin ardından İstanbul’da işe başlamıştım. Başlangıçta benimde dahil olduğum bir kaç seramik sektör firması mühendisleri ile birlikte kömür ocaklarından kil üretimini hayata geçirmek için sıkı çalışmalar yapmıştık. Zamanla İstanbul’daki seramik maden-cilik işleri çok büyüdü, seramik madeni temini arttı. Ben de bu süreçte önce İstanbul Bölge Şefi, ardından Marmara Bölge Müdürü olmuştum. 1998 yılına kadar yaptığım bu işin ardından, Kale Grubu Yapı Kimyasalları şirketi Kalekim’e Genel Müdür olarak atandım...” KALEKIM’E GENEL MÜDÜR OLDUM “Kale Maden’de Hammadde Bölge Şefiyken ihtisas alanım mineralojiydi. Mineraller konusunda tevazu göstermeyece- ğim, iyiyimdir. 1983 yılında, İstanbul’un Şile‘den İğneada’ya

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=