Yalıtım Dergisi 175. Sayı (Ekim 2018)

Yalıtım / Ekim 2018 19 yalitim.net PROF. DR. TANER BERKSOY: “Önümüzdeki yıl enflasyon hızlı olacak” Türkiye İMSAD Gündem Buluşmaları’nın konuk konuşma- cısı Prof. Dr. Taner Berksoy, enflasyonu değerlendirmek için geçmiş eğilimlere mutlaka bakılması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “2012’den itibaren trendlere baktığımızda enflasyonda bir hızlanma var. Son iki senedir, yani 2017- 2018’de bu hızlanma daha da yüksek, neredeyse zıplayarak gerçekleşti. Bu gözlem olarak önemli. Enflasyonumuz hızlı, katılaşmış ve yaygın. Bu özellikler, enflasyonla başa çıkma açı- sından ciddi problemdir. Katılaştığı zaman onu geri çevirmek için ekstra bir efor gerekir. Aslında teknik olarak enflasyonun kalıcı olmaması, kendi kendini düzenlemesi gerekiyor. Üreti- ciler de tüketiciler de kararlarını değiştirirler, enflasyon aşağı doğru iner. Bizde bu mekanizma bir nedenle işlememiş.” Çekirdek enflasyonun, önümüzdeki dönem ne olacağını gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Berksoy, şöyle konuştu: “Fiyatları bizim politikalarımız ve düzenlemelerimizden etki- lenmeyen ürünler var. Mesela gıda; bizim düzenlemelerimize kıyasla doğadan daha fazla etkileniyor. Bir diğeri enerji, o da bizim dışımızda. Enflasyonu, bunları çıkarıp hesaplarsak, kalan veriye çekirdek enflasyon diyoruz. Çekirdek enflasyon bize, önümüzdeki dönem enflasyonun ne olacağına ilişkin izlenim verir. Şimdi TÜFE endeksinde sıçrama var. Yani önümüzdeki dönem enflasyonun üzerinde etkili olacak veri bu. Bu verilerden hareket edersek, önümüzdeki yıl enflas- yonun hızlı olacağını söyleyebiliriz. Son açıklanan programa bakarsanız enflasyon yine yüksek ve katı kalmakla birlikte yavaş yavaş azalacak. Enflasyonla mücadele sıkıntılı olacak gibi görünüyor. Bu mücadeleyi yapabilmemiz için gerçekten inatçı, iddialı bir siyasi irade olması lazım. Yeni Ekonomi Programı’nda böyle bir eğilim var. Bu planda uçmadıklarını görüyoruz. Orta Vadeli Plan’ın birçok hedefi gerçekçi. Bütçe açığı ile ilgili hedef de oldukça gerçeğe yakın.” Toplantıda soruları da cevaplayan Prof. Dr. Taner Berk- soy, “Kurla ilgili olarak, biz ısrarlı bir şekilde Türk Lirası’nın riskini yükseltiyoruz. Mesela herkesi, Merkez Bankası’nın bağımsız olduğuna ikna etsek, bize dönük risk algısı azalır” dedi. Berksoy, şöyle devam etti: “Bu dönemde bana kalırsa en iyisi, likitte kalmak. Fiyatla çok da fazla oynamamak gerekir. Çünkü bizim öğretimizde fiyat yol gösterir. Çok telaşlanmayın. Öyle çok derin bir kriz olmaz. Türkiye’de kriz denilen dönemlere bakın. Tamamı neredeyse 6 ila 10 ay sürmüş. Türkiye ekonomisinde refleks çok hızlı. Şimdi kriz var mı yok mu? tartışması var. Bana göre de kriz yok. Bizim kriz tanımımız şu; ekonomik büyüme en az iki çeyrek peş peşe sıfırın altında kalırsa krizden söz edebiliriz. Ama 2019’un ilk çeyreğinde sıfırın altına ineriz. İlk 3 ay çok ufak bir negatife döner, sonra düzelir. Yurtdışından size ekonomiyi soranlara şunu söyleyebilirsiniz: Biz düşeriz kalkarız, henüz kriz ortamı yok.” Prof. Dr. Berksoy, hızlı fiyat artışlarıyla ilgili de şunları söyledi: “Türkiye’de fiyatlama meselesinin fevkalade çarpık olduğu kanısındayım. Bu çarpıklık da aleni bir şekilde tarımda yaşanıyor. Tarlada 1 kuruş olan ürün şehre geldiğinde 10 kuruş. ‘Nasıl oluyor bu?’ dediğinizde, birçok elden geçtiği söyleniyor. Bakıyorsunuz değişen ellerin birçoğu aynı. Enflas- yonla mücadele edeceksek bunun mutlaka üzerinden geçmek lazım” diye konuştu. DR. CAN FUAT GÜRLESEL: “Sıkıntıların en önemli nedeni döviz kredileri” İnşaat sektörünün son dönemini grafiklerle anlatan Dr. Can Fuat Gürlesel ise, “Ekonominin geneli yüzde 5.2 büyüdü. Böyle bir büyüme içinde 0,8’lik bir inşaat sektörü büyümesi, daha önceki yıllarda açıkçası hiç yaşamadığımız bir durum. Yani arada 8-10 kat fark olan bir inşaat sektörü ve ekonomik büyüme rakamı hiç yaşamamıştık. Bu çok ciddi bir fark” dedi. Bankalar Birliği’nin kredi konusunda başlattığı bir çalış- maya değinen Gürlesel, şöyle konuştu; “Bu çalışmanın önemli bir parçası da Türkiye’deki reel sektör şirketlerinin yurtiçi ve yurtdışından aldıkları döviz kredilerinin toplamıydı. Şubat sonu itibarıyla, reel sektör şirketlerinin yurtiçinden aldıkları döviz kredilerinin toplamı 175 milyar dolar, yurtdışından aldıkları da 116 milyar dolar. Toplamda ise 291 milyar dolar. Sıkıntı, bu 291 milyar dolar krediyi kullanan firmalardan, yak- laşık 200 milyar dolarlık kısmını kullananların döviz gelirinin olmaması. Şu anda Türkiye’nin yaşadığı sıkıntıların belki de en önemli kaynağı bu. Bu krediyi ödeme konusunda sektörler sıkıntı çekiyor. Hangi sektörler? Enerji sektörü 40, inşaat sektörü de 40 milyar dolarlık kredi kullanmış. Ama inşaat sektörünün de enerji sektörünün de döviz geliri yok. Reel sektör ve bankalar arasında bir sıkışmışlık var. Geri ödemede de sıkıntılar yaşandığı için finansman sorunları zirveye ulaş- mış durumda. Doğal olarak bu durumun, inşaat malzemesi sanayisinin satışlarında da yavaş yavaş etkisi olmaya başladı. Önce durgunluk, sonra gerileme, İnşaat Malzemesi Endeksine de yansımış durumda.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=