Yalıtım Dergisi 17. Sayı (Mart-Nisan 1999)

teknik yazı nedir. Ancak bu miktar ilgili maksimum nemliliğe ipucu değildir. Olayı daha kolay anlaşılabilir hale getirmek için "nisbi nemlilik (q)" ortaya konmuştur. Nisbi nemlilik, maksimum nemliliğin mutlak nemliliğe yüzde olarak oranıdır. Örneğin mutlak mevcut nemlilik mümkün olan maksimum nemliliğin yarısı ise, nemlilik oranı % 50'dir. Bu açıklamadan uzman olmayan kişiler dahi bir şey anlayabilirler. Önemli olan havanın yoğuşmaya başlamadan önce en fazla kaç dereceye kadar düşebileceğini hesaplamaktır. Bu noktaya "yoğuşma noktası" veya "terleme noktası" denir. Bir mekan içindeki her noktanın aynı sıcaklıkta olmadığının bilinmesi gerekir. Hangi sıcaklıkta mevcut su buharının (kısmi basınç) doyma basıncına ulaştığı, yani mutlak nemliliğin hangi sıcaklıkta maksimum nemliliğe ulaştığını hesaplamak, "yoğuşma noktasını" hesaplamak demektir. Pratikte sık sık karşılaşılan soru şudur. Yoğuşma olmaması için hangi sıcaklıkta hangi nem oranına müsade edilir? Mekan içerisinde hareket eden hava, yoğuşacağı bir sıcaklıktaki yere rastladığı anda orada yoğuşur. Şimdi buna ait bir misal yapalım. Oda sıcaklığımız 2o·c odadaki bağıl nem % 75 olursa hangi sıcaklıkta yoğuşmaya başlar? Belli nem oranlarındaki yoğuşma sıcaklıklarına göre 2o·c ve % 75 bağıl nemin olduğu aralıkların kesiştiği noktayı bulursak burada 15,4 ·c buluruz. Oemekki oda içerisinde 15,4 ·c·ye sahip bir bölge varsa buhar orada yoğuşmaya başlayacak demektir. O halde bu şartlarda odada hiçbir nokta 16 ·c altına düşmemelidir. Başka misal yapalım. Oda sıcaklığı 2o·c. Oda dış duvarının sıcaklığı 9,3°C, acaba hangi bağıl nemde yoğuşma başlar? Yine belli nem oranlarındaki yoğuşma sıcaklıklarına göre 2o·c ve 9,3°C sıcaklığından yukarı çıkarsak % 50'nin altına düşürmemiz gerekir. Havahareketiylreutubetin birlikteharekeet tmesi (konveksiyonrluatubetin yayılışı) Suyun hareketli havada birlikte hareketi, çok uzun süre teorik ve pratik olarak ihmal edilmiştir. Her ne kadar bina kabuğunda derzlerden su ve rüzgar girmemesi için bazı global şartnameler varsa da, bunların ana gayesi, ısının hava yardımıyla hareket ederek enerji kaybına mani olunmasıdır. Bu hareket esnasında, suyunda birlikte hareket ettiği ve bazı şartlar altında sebep olduğu gerçeği, yeni yeni ele alınmaya başlanmıştır. Burada hareket eden su buharı miktarı, prensip olarak buhar difüzyon olayından çok daha fazladır. Özellikle çatılar, bu problemle karşı karşıyadır. Ne yazık ki konveksiyon yolu ile hareket eden su miktarını hesaplamak için hesaplama yöntemleri yoktur. Özellikle havanın alçak ve yüksek basınç etkisinde devamlı değişiminin kaçınılmaz olduğu sanayi tesislerinde yalıtım içinde oluşan kondens suyunun düzenli olarak pompayla emilmesi gerekmektedir. Kuşkusuz tüm olay çok komlike olup hesaplanabilmesi için daha araştırmalara ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç, hem yapılar hem araştırılırken, tesislerde ise kesintili çalışmalar ve değişken sıcaklıklar da dikkate alınarak araştırma yapılmalıdır. Ancak yapılarda su buharı hareketinin, bu çok önemli kısmı mutlaka çok daha derinlemesine araştırılmalıdır. Bunun için şimdilik yapı kabuğundaki fugaların kapatılması için uzmanlar çözüm önerileri getirmelidirler. Bireysesl uhareketinin topluetkileri Buraya kadar binalardaki suyun akışkan veya buhar halindeki hareketleri teker teker ele alınmıştır. Pratikte ise ortaya çıkan hasarların nedeninin sadece bir tanesine değil birkaçına bağlı olduğu görülmektedir. Örneğin toprak altı suyunun betona işlemesi, difüzyon yoluyla ilerlemesi, kapiler bir katmana rastlayınca yukarıya çıkması ve yukarılarda bir yerde iç yüzeylere gözle görülecek şekilde tezahür etmesi gibi. Danimarkalı Prot. Korsgaard tarafından geliştirilen yeni bir yönteme göre, yalıtımlı soğuk tesisatın yüzeyine difüzyon veya konveksiyon yolu ile çıkabilmiş su kapiler emici özelliği bulunan fayanslar yardımı ile tekrar dış havaya verilebilmektedir. Bu suyun hareketleri ve etkileri konusunda bilgi sahibi olunca konvansiyonel olmayan çözümler bulunabileceğine ait güzel bir örnektir. Pencerelerdvee binalarda yoğuşrna Pencerelerde kullanılan her türlü camlarda dış bakanlarında yoğuşma meydana gelmesi camın veya pencerenin kalitesiyle alakalı değildir. Yeni Avrupa normuda EN 1279, bu hadiseyi şöyle izah etmektedir. Cam üzerine yoğuşma camın kalitesiz olduğunu ifade etmez. Bu bir atmosfer olayıdır ve atmosfer şartlarına bağlı olarak meydana gelir. Eğer havada sis yoksa ve hava açıksa böyle gecelerde çiğ meydana gelir. Zira böyle durumlarda toprak uzaya ışınım suretiyle çok ısı kaybeder, bu esnada havanın içindeki fazla nem yoğuşur. Çiğ teşekkülü için uygun hal: • Yüksek rutubet oranı 37

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=