Yalıtım Dergisi 17. Sayı (Mart-Nisan 1999)

•• •• goruş yazısı Haksız RekabHeatk mı? KimyaMühendisTi uncerBEYAZITLI TimpaTüm İzolasyon MalzemelerLi td. Şti. Fazla değil on yıl öncesine gidip yalıtım bilincimizin, faaliyetimizin neler olduğuna bir göz atıp günümüze gelmek istiyorum. İnşaat sektörünün zirvede olduğu 80'1i yılların sonunda, iklimlendirilen, cepheleri reflektif cam giydirilen yapılar parmakla sayılabiliyor, hayranlıkla izleniyordu. Bu yapılar üretilirken birçok ürün ithalat yoluyla ülkeye giriyor ve yalıtım sektörümüz de gelişmenin dışında kalamıyordu. Yeni teknikler yeni ürün ihtiyacını doğuruyor, yeni ürünler kullanıma girdikçe alışkanlıklar değişiyor, ürünler çeşitlendikçe tüketicinin seçenekleri çoğalıyordu. Bu gelişme çok sevindiriciydi ancak, gelişme değişimi gerektirdiğinden bazı çevreleri rahatsız ediyordu. Yalıtım sektörümüzdeki üretici, satıcı ve uygulayıcı firmalar ya gelişmelere ayak uydurarak kendilerini adapte ettiler ya, küçüldüler, ya da piyasadan çekildiler. Bu gidiş aşağı yukarı hala sürüp gitmekte. İşin ciddiyetini algılamış, yapılanmasını buna göre düzenlemiş firmalar bugüne kadar gelmiş ve sektöre hizmet etmektedirler. Diğer firmalar ise yarışı bırakmış kaderlerine razı olarak küçülmüşlerdir. Firmalar teknolojiyi ve gelişmeleri izleyip uyum sağlayarak rekabet ettiklerinde kendilerini yanı sıra ülkemiz de kazançlı çıkacaktır. Ancak sektörümüzde sözünü ettiğimiz rekabeti görmek mümkün değildir. Diğer ürünleri bir yana bırakıp, içinde bulunduğum, gelişmeleri yaşadığım bir üründen, kauçuk köpüğünden söz etmek istiyorum. Bu ürünler, bilindiği gibi ülkemize 90'1ı yılların başlarında girmeye başlamış, özellikle soğutma tesisatındaki terlemeleri önlemek amacıyla kullanı14 mı hızlanmış ve yaygınlaşmıştır. Başlarda, bir iki marka yine bir iki firma tarafından ithal yoluyla getirilirken, günümüzde marka sayısı izlenemez olmuştur. Bu ürünlerin temin edildiği ülkeler, üreticiler belli ve sayılı olduğu halde neredeyse her gün yeni bir marka ile karşılaşmaktayız. Markası, ciddiyeti, sürekliliği değişmeden günümüze ulaşan ancak birkaç marka ve firma olduğu halde her yıl birkaç kez isim ve temsilci değiştirerek pazardan pay almaya çalışan birçok mevsimlik firma bulunmaktadır. Devamlılık, ürün çeşitlerinden yeterli miktarlarda stok bulundurma, ürünlerin uluslararası standartlara uygunluğu, ilan edilen teknik özelliklerin belgelenmesi, tüm bunların sevk ve idaresi için istihdam edilen personel azımsanmayacak bir yatırımdır. işte bu yatırımı yapabilen bu sorumlulukların bilincinde olan firmalar pazarda kalabilmekte tüketicisine hizmete devam etmektedir. Mevsimlik firmalar markalar ise yalnızca fiyat bazında rekabet etmeye çalışmaktadır. Ticari açıdan da teknik açıdan da yaşanan tam bir haksız rekabettir. Uluslararası saygın bir kurumun akreditasyonuyla ISO belgesine sahip olmak ve bu sorumluluğu sürdü: mek, için edilen her teknik özelliğin uluslararası bir kuruluşun test raporuyla belgelenmesi için büyük bedeller ödenmektedir. Bu ciddiyet ve sorumluluktaki firmaların, mevsimlik firmalarla yalnızca fiyat bazında rekabet etmek zorunda bırakılmaları hiç de hak ettikleri bir durum değildir. En iyi teknik özelliklerin ilan edildiği broşürleri inceleyip herhangi bir teknik değerin doğruluğunu kontrol için test raporu istendiğinde, böyle bir belgeye ulaşmak mümkün olmamaktadır. Ne yazık ki bu olgu yıllardır yaşanmakta ve önüne geçilememektedir. Ülkeye nerede, nasıl, hangi standartlarda üretildiği belli olmayan bir yığın ürün girmekte, inanılmaz boyutlarda döviz ödenmekte ve ülke bir ürün çöplüğüne dönüştürülmektedir. Bir ürün yalnızca fiyat bazında pazarlanır ve tüketilirse bu sonuç kaçınılmazdır. Oysa bir ürünü satın alırken fiyattan önce gözönüne alınması gereken özellikler vardır. • Teknik değerlerin uluslararası standartlara uygunluğu. • Teknik değerlerin uluslararası kurumlardan alınmış raporlarla belgelenmesi. • Ürün çeşitliliği, stok zenginliği. • İstendiği zaman istendiği miktarlarda bulunabilirliği. • Kullanımdan-tüketimden sonra gerektiğinde aynı marka ve kalitede ürün bulunabilmesi. • Uygulama tekniklerindeki gelişmelerin sağlanması. • Gerekli yardımcı malzemelerin bulunabilirliği. • Beklenen işlevlerin sağlanabilmesi. • Ekonomiklik. İşte rekabet fiyat öncesindeki bu temeller üzerine oturtulabilirse, ithalatçı, satıcı, tüketici ve ülke için yararlı olabilir. Aksi taktirde yaşananlar kazandıklarını sananların kaybıyla noktalanacaktır. Ancak kaybedenler yalnız onlar olmayacak sektörümüz ve ülkemiz de kaybedecektir. Burada özellikle teknik elemanlarımıza, uygulayıcılarımıza ve nihayet tüketicimize büyük görevler düşmektedir. Bir ürünü satın alırken yalnızca fiyat gözönüne alınırsa uzun vaded_e kazanç sağlamak mümkün değildir. Ucuz ürünler ancak ucuz ve geçici çözümler getirebilirler. Sade tüketiciyi yönlendirecek kişi ve kuruluşların teknik ve ticari dürüstlükleri ölçüsünde ülke çıkarları korunabilecektir. Bu değerler gözönüne alınarak yapılacak rekabet gelişmeyi sağlayıp sürdürülebilir. Her zaman söylediğim gibi, yalıtım ciddi bir iştir, bilgi, deneyim, teknolojiye saygı ve süreklilik gerektirir. Saygıyla. g

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=