Yalıtım Dergisi 163.Sayı (Ekim 2017)

36 Yalıtım / Ekim 2017 yalitim.net larda yaşadık. Şu andaki amacımız ise bizden sonra gelecek nesle kurumsal bir yapı ve daha rekabetçi bir ürün yelpazesi bırakmak. ‘Sanayi 4’ denilen tam otomasyona sahip üretim tesisleri kurmayı hedefliyoruz. Çocuklara böyle bir üretim tesisi bırakmayı hedefliyoruz...” Derneklere pek güvenmiyorum “Açıkçası derneklere güvendiğimi pek söyleyemem. Der- neklerdeki yönetici kişiler maalesef kamu yararından çok, kendi firma menfaatleri doğrultusunda halkı, sektörü ve kamu kurumlarını yönlendirmeye çalışıyorlar. Geçmişte birçok derneğe üyeydik fakat şu anda firma olarak sadece EPSDER’e üyeliğimiz var...” Başarılarımızı çalışarak elde ettik “Sahip olduğumuz her varlığın her kuruşunu alın teri- mizle kazanmışızdır. Boğazımızdan helal olmayan bir şey girmişse bilmeden girmiştir. Allah korkusu olan insanlarız. Tüm başarılarımızı çalışarak elde ettik. Hiçbir devlet ihale- sine girmem, kamu kurumlarıyla ve belediyelerle çalışmam. Müşteri portföyümü özel sektör oluşturuyor. Yaygın satış taraftarıyım. Distribütörden ziyade yaygın bayilik vererek çalışmayı tercih ederim. Bine yakın bayimiz var. Hiçkimseden teminat talep etmemişimdir. Buna rağmen batağımız da yok denecek kadar azdır. Çünkü müşterimi yakından tanıyorum, iyi analiz ediyorum ve yaygın çalışıyorum. Yani başarımızın temelinde işe düşkünlüğümüz, işe yakın olmamız ve işin içinde olmamız var...” İki taraf da mutlu olmalı “Uzun yıllar bayilik yaptığım için üretici firmaların zaafla- rını da yakından biliyorum. Özellikle uluslararası firmalarda yönetici pozisyonuna gelen insanların firmaları yanlış yönlen- dirdiğini görüyorum. Patronun işten uzak olduğu firmalarda bunlar sık yaşanıyor. Patronun işin içinde olduğu firmalarla daha iyi frekansımız tutuyor ve çok daha rahat çalışabiliyoruz. Bayi ve üretici firma arasında hassas bir ilişki vardır. İki taraf da mutlu olmalı, para kazanmalı. Bir taraf kazanıyor, bir taraf kazanmıyorsa o iş sağlıklı yürümez...” Çizgiden sapılmamalı “Allah, insanı yaratırken herkese bir meziyet, bir karakter veriyor. Her insanında doğumundan itibaren yaşadığı olaylarla bir hayat çizgisi, bir felsefesi oluşuyor. Benim tavsiyem, iyi günde de, kötü günde de gençlerin bu çizgiden sapmama- ları. Sapan insanların akıbeti pek hayırlı olmuyor. Sapmayan insanlar bir şekilde tekrar doğru yolu buluyorlar. Türkiye’de ciddi krizler yaşadık. Bir firmanın batmasına yetecek her şeyi gördük. 2001’de çok büyük paralar batırdık ama çizgimizden sapmadık. Çizginden sapmıyorsan, samimiyetinden uzaklaş- mıyorsan ve dürüst oluyorsan işler bir müddet sonra yoluna giriyor. Mesela 2001 krizinde, Gebze’deki mağazamızda 8 ay boyunca hiç ikinci kattaki ofisime çıkıp oturmamıştım; hep girişteki masada oturur, alacaklı kapıdan girer girmez işin başında olduğumu görsün, alacağını bir müddet sonra tahsil edebileceğini anlasın isterdim...” Mevcut binaların rehabilitasyonu ciddi bir pazar “İnşaat sektörü genel olarak iyi gidiyor, yalıtım sektörü ise ondan daha iyi bir durumda. Çünkü yalıtım alanında Türkiye’nin çok açığı var. Mevcut binaların rehabilitasyonu bile büyük bir pazar. Dolayısıyla gelecek on yılın sektör açısından gayet iyi geçeceğini tahmin ediyorum. Tabi dünyada siyasi gelişmeler de farklı gelişiyor. Neyin ne olacağını bilemiyoruz ama Suriye’nin, hatta sadece Halep’in ıslahı bile Türkiye’deki yalıtım sektörünü doyuracaktır. Onun için bu suni savaşların sona ereceğini, taşların yerine oturacağını ve bunlardan ülke olarak yararlanacağımızı düşünüyorum...” PORTRE & RÖPORTAJ

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=