Yalıtım Dergisi 151. Sayı (Ekim 2016)
32 Ekim 2016 • www.yalitim.net AMACIM REFERANS EDİNMEKTİ “Bir tanıdığımız aracılığıyla 1995 ayının ağustos ayında, inşaat firmalarıyla iş yapan, firmalara malzeme satışı ger- çekleştiren Orhan (Turan) Bey ile bir görüşmeye gitmiştim. Amacım Orhan Bey’den, kontakt kurabileceğim bir-iki isim almak, referans edinmekti. Resmi bir iş görüşmesi olarak görmediğim için gayet de rahattım. Üzerimde kot pantolon ve tişört vardı. Fulya’daki ODE’nin ofisinde Orhan Bey ile yirmi dakikalık bir görüşmemiz olmuştu. Yardımcı olup olamayacağını sorgulamaya çalışıyordum. Fakat Orhan Bey, İngilizce bildiğim, İTÜ mezunu olduğum ve kendi deyimiyle prezantabl olduğum için pazarlama alanında yanında çalışmamı teklif etmişti. Başta cazip gelmeyen bu teklif, tam yanından ayrılırken, kabul ettiğim takdirde önümüzdeki ay İtalya seyahati olduğunu, yeni bir ürün eğitimine gidileceğini söylemesi üzerine birden gözüme cazip görünmüştü. Ürün, Index firmasının sürme esaslı kristalize bir su yalıtım malzemesiydi. Eğitim sonrası da ürünün sorumluluğu bana verilecekti...” İTALYA VE YENİ BİR ÜRÜN SEVDASIYLA... “THY’deki son uçuşumun ardından 1995’in bir eylül pazar- tesi, İtalya ve yeni bir ürün tanıtımı sevdasıyla ODE’de işe başla- dım. ODE, o zamanlar ağırlıklı olarak yurtiçi yalıtım malzemesi üreticilerinin bayiliğini yapıyordu. Ayrıca Index’in kristalize su yalıtımı ürünlerinin de distribütörlüğünü almıştı. Ay sonunda, konuşulduğu gibi İtalya’ya dört günlük bir eğitime katıldık. Yeni ürün osmoseal isimli bir malzemeydi. İşim, bu ürünün yanında ithalatını yaptığımız diğer ürünlerin de teknik tanı- tımlarını yapmak, broşürlerini hazırlamak, müşterileri ikna etmeye çalışmaktı. En büyük avantajım ise sattığımız ithal ürünlerin hepsinin teknik altyapılarının üstün ve özel olmasıydı. Bu özellikleri seminerlerle, şantiye ziyaretleriyle müşterilere anlatıyorduk. ODE de zaten bu yönüyle ön plana çıkıyordu. Al-sat ürünlerdeki kar marjıyla yurtdışından getirilen ve satılan ürünlerdeki kar marjı kesinlikle aynı değildi. O zamanlar tabii bu kadar net anlayamıyordum, Orhan Bey’in özellikle yurt- dışından detaya uygun en kaliteli ürünleri bulma, pazara sunma, yatırım yapma anlamında çok ciddi bir iradesi ve vizyonu vardı. Bu da ODE’nin marka imajına katkıda bulunuyor ve diğer firmalardan ayrışmasını sağlıyordu. Bugün ODE’nin geldiğini noktaya uygun bir vizyonu olduğu, çok kararlı olduğu belliydi. O dönemde ben de yurtdışı firmalarla pazarlık yapılmasından sözleşme imzalanmasına, ürünlerin dağıtımından sunumların hazırlanmasına, yıllık hedeflerden prim sistemine kadar tüm süreçler hakkında ciddi tecrübeler ediniyordum. Bu dönemde ayrıca özel projelerde bazı uygulamalar da yapıyorduk çünkü bu özel ürünleri uygulayabilecek bayilerimiz yoktu. Söz konusu taahhütlerden de sorumluydum. Fakat 1997 yılından tüm taah- hütlerden çekildik ve tamamıyla müşterilerimiz ve bayilerimiz üzerinden hareket etmeye başladık. Bence bu, ODE’nin ileride üretici bir firma olarak iyi bir dağıtım kanalı oluşturmasında önemli ve kritik kararlardan biridir...” ÜRÜNLERİ ÜRETİCİSİNDEN DAHA İYİ TANIYORDUK “ODE’ye teknik mühendis olarak ilk girdiğimde Orhan Bey’in bana verdiği görev, temsilciliğini yaptığımız ürünleri, üreticisin- den daha iyi bilmem yönünde çalışmalarımı yoğunlaştırmamdı. Bu, hoşuma giden bir meydan okumaydı. Hemen ilk dönem- lerde, ürünlerini sattığımız tüm üretici firmaların teknik müdür- lerinden bire bir eğitimler almış, konulara hakim olmuş, onları zorlar noktaya gelmiştim. Hatta bu durumdan kuşkulanan bazı iş sahipleri Orhan Bey’i arayıp, neden ürünlerin bu kadar detayına girdiğimizi, üretmeyi mi düşündüğümüzü sormuşlardı. ODE olarak bir hizmet veriyorsak, onun tüm detaylarını bilmek ve müşteriye o şekilde sunmak istiyorduk. Bu felsefe, benim hayat felsefemle de çok uyumluydu. Öyle bir duruma gelmiştik ki, müşterinin üretici firmaya sorduğu soruları, üretici firma bize yönlendiriyordu. Ses yalıtımı konusu bu alanlardan biri- siydi. 1990’lı yılların ortalarında üretici firmaların hiçbirisi ses yalıtımına hakim değildi. Bizse ses yalıtımı üzerine yoğunlaşıyor- duk. 1997’de dört İngiliz firmanın distribütörlüğünü almıştık. Gittiğimiz eğitimlerden gayet donanımlı geliyor ve bu bilgileri sektörün bilgisine sunuyorduk. Ses yalıtımında sektörde pratik bilgi sahibi sadece ODE vardı. Pazar, marka ve bazı ürünlerle jenerik isim oluşturduk. ODE’nin bu çabaları olmasaydı, pazar belki bu kadar teknik ürüne talep duymayacaktı...” ASKERLİK VE ÇORLU FABRİKASI “Askerliğimi de ODE’de çalışırken, fabrikamızın bulunduğu Çorlu’da 1999 yılında yaptım. Büyük ve güzel bir tesadüftü. Kısa dönem askerliğim boyunca şirketin otomobiliyle Çorlu’ya gidip, otomobili fabrikanın otoparkına bırakıyor, oradan kışlaya geçiyordum. Haftasonları da fabrikadan arabayı alıp İstanbul’a geliyordum. Askerlik döneminde hatırladığım en önemli olay, 1999 depremiydi. Depremi hissetmiştik. Asker olarak çoğumuz istememize rağmen Gölcük’e yardıma çok azımız gidebilmişti. Ben de maalesef gidemeyenler arasındaydım...” PORTRE & RÖPORTAJ
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=