Yalıtım Dergisi 151. Sayı (Ekim 2016)

31 Ekim 2016 • www.yalitim.net tükürdükleri sokaklar... İnanılmaz bir pislik. Her yer ağır bir baharat ve farklı kokular altındaydı. Otelden bile çıkamıyorduk. İlk iki gün otelde aynı şeyleri yedikten sonra, diğer iki gün arkadaşların getirdikleri bisküvileri tüketmiştik, son iki gün ise gerçekten aç kalarak Türkiye’ye dönmüştüm. Hayatımın en ilginç tecrübelerinden birisiydi. Alma Ata ise geniş ve temiz yolları, düzgün altyapısıyla en hoşuma giden şehir olmuştu...” YENİ TÜRKÜ GRUBU İLE BARSELONA “THY’de stewart olarak çalıştığım dönemde, güzel bir gelirin yanında birçok ünlüyle tanışma fırsatı da yakalıyordum. Mesela henüz üçüncü uçuşumda Barselona’ya 150 kişilik uçakta 17 yolcuyla havalanmıştık. Bu 17 yolcunun da 15’i, İspanya’ya konsere giden Yeni Türkü grubunun üyeleriydi. Uçak boş oldu- ğundan yaklaşık dört saatlik uçuşun üç saatini onlarla sohbet ederek geçirmiştik. Hatta uçak ciddi bir türbülansa girdiğinde Derya Köroğlu bu işin normal olup olmadığını sormuş, ben de gerçekten ciddi bir türbülans olduğunu bilmeme rağmen beyaz yalanlar söyleyerek kendisini rahatlatmaya çalışmıştım. Uçuş sonunda durumu kendisine anlattığımdaysa çok şaşırmış, teşekkür etmişti. Ardından bir teşekkür yazısı bile yollamış, konserlerine davet etmişti. Bu seyahatlerimde futbol ve iş dün- yasından da birçok ünlüyle birlikte olma fırsatı yakalıyordum. Sakıp Sabancı da bu isimlerden birisiydi. Sohbet esnasında nasi- hat verip, yurtdışına gitmem gerektiğini söylemişti. Zorlukları da vardı tabii, çok da kolay bir iş değildi. Kapalı bir ortamda hizmet vermek, yolcuyla uğraşmak kolay değildi. Hep güzel ve konforlu yerlerde konaklamanıza rağmen uyku saatlerinin düzensizliği bazen rahatsızlık verebiliyordu. Stewart’lığın bir faydasının da, sabahları çabuk toparlanma yönünde bana kazan- dırdıkları olduğunu söyleyebilirim. Daha öncesinde sabahları kendime gelmem bir saati bulabiliyordu. O tarihlerden sonra bu süreç on dakikaya inmişti...” ASİSTANLIK MAAŞI STEWARTLIĞIN ÜÇTE BİRİ KADARDI “Ayda 90 saat, dört gün, part-time yaptığım stewartlığın yanında diğer taraftan yüksek lisansa da devam ediyordum. Derslerim iyi olduğundan okulda asistan olarak kalma alterna- tifim vardı. Özellikle Çelik Yapılar dersi ilgimi çekiyordu. Hem Çelik Yapı hem de Mukavemet dersini aldığım hocalarım okulda kalmam yönünde teklifte ve tavsiyelerde bulunuyorlardı. Fakat asistanlık ücretleri çok az, neredeyse kadrolu bir stewart’ın alacağı rakamın üçte biri kadardı. Bir yol ayrımına gelmiştim. Ya okulda kalarak asistan olacak, ya THY’de kadroya geçecek, ya da özel sektörde mesleğimle ilgili bir alanda iş bulacaktım. Tercihim özel sektördü. Hedefim ise büyük bir inşaat firma- sında inşaat mühendisliği yapmaktı...”

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=