Yalıtım Dergisi 151. Sayı (Ekim 2016)
29 Ekim 2016 • www.yalitim.net kişi biraraya geldik. Seneye de 45 yaşına girecek olmamızdan dolayı 45’likler partisinde buluşmayı planlıyoruz...” BEŞİKTAŞ’IN HER MAÇINA GİDİYORUM “Beşiktaş sevgisi de bana o yıllarda gelip yerleşmişti... Babam nedeniyle sıkı bir Altay sempatizanı olmama rağmen hazırlık sınıfında çevremdeki arkadaşlarımın çoğunun Fenerbahçeli veya Galatasaray taraftarı olduğunu fark etmiştim. Hem taraftar hem kulüp olarak futbol ortamını bu iki takım yönetiyordu. Buna tepki olarak ben de kendimi çok da bilinçli olmayarak Beşiktaş’ı savunurken buluyordum. Kendimi Beşiktaş’a yakın hissediyordum. Beşiktaş sevgim yıllar yılı giderek arttı ve üni- versiteyi kazanıp 1990’da İstanbul’a gelmemle de bu ilgi farklı bir platforma taşındı. O dönemden itibaren, askerlik dönemim ve Süleyman Seba’ya tepki duyduğum kısa bir dönem hariç Beşiktaş’ın hemen hemen her maçına gitmişimdir...” BABA MESLEĞİ TIBBI HİÇ DÜŞÜNMEDİM “Üniversite hayatıma, çoğu sınıf arkadaşım gibi ben de Ankara’da ODTÜ veya Bilkent’te devam etmek istiyordum. Ablam da zaten ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde öğrenciydi. Fakat ODTÜ İnşaat Fakültesi’ni bir puanla kaçırmam, bu hayalimin suya düşmesine neden olmuştu. İyi ki de öyle olmuş; İTÜ İnşaat Fakültesi mezunu olmaktan son derece memnunum. Üniversite tercihlerim konusunda ailemin çok müdahalesiyle karşılaşma- mıştım. Fakat babamın, Türkiye’de doktorluğun hakkının tam olarak teslim edilmediğini ve zor bir meslek olduğunu söyledi- ğini hatırlıyorum. Temel eğitimin ve pratikte geçirilen yılların ardından bile çok dinamik bir alan olduğundan devamlı kendini yenilemek, öğrenmek gerekiyordu. Çok çok zor bir meslekti. Aslında tıbba meraklıydım da... Babamın mikrobiyolojiyle ilgili muayenehanesine gittiğimde yapılan çalışmalar ilgimi çekerdi. Fakat sonuç olarak tercihlerimde, baba mesleği olan tıbbı hiç dikkate almadım. Matematiğim çok iyiydi, mühendisliği arzu ediyordum. Mühendislik, tıbba göre sıkı bir eğitimin ve kazanılan bakış açısının ardından daha kolay yapılabilecek bir meslekti. Mühendislik eğitimi almaktan son derece hoşnutum. On kere daha dünyaya gelsem, her seferinde mühendis olmak isterdim...” ALTAY’IN MAÇLARINA GİDERDİK “Çocukluğum, benden bir buçuk yaş büyük ablamla zaman zaman arkadaşlıklar, zaman zaman çekişmeler içinde geçti. Babamla da ortak noktalarımız vardı. Satranç tutkumuz bunla- rın başında gelirdi. Annem ve ablamın baskılarına ve tacizlerine rağmen saatlerce satranç oynardık. Bu oyunlar yararlı olmuş ki liseler arası turnuvalarda İzmir ikincisi ve Türkiye üçün- cüsü bile olmuştum. Futbol ve Altay da çocukluğumun önemli unsurlarındandılar. Babam Altay’ın hemen hemen her maçına götürür, bazen annem ve ablam bile bize katılırlardı. Ailecek Altay sempatizanlığımız halen devam ediyor fakat benim son- rasında Beşiktaş’a olan tutkum onlara da sirayet edince onlar da Beşiktaş sempatizanı oldular...” TEK BAŞIMA TENEFFÜS “İlkokula, babamın görevi dolayısıyla bulunduğumuz Uşak’ta başladım, ardından Tire’de devam ettim. Bornova Anadolu Lisesi’ni kazandığım 12 yaşıma kadar ikamet ettiğimiz Tire, İzmir’e göre mütevazı bir kasabaydı. Bense biraz haylaz, hare- ketli ve yaramaz bir çocuktum. Hatta ilkokula başladığım ilk gün annem bu huyumu bildiğinden, ders saatinin başlamasından iki saat sonra beni kontrole geldiğinde, herkes sınıftayken beni tek başıma bahçede oynarken bulmuş. Çocuk aklımla, daha okulun ilk günü öğretmenden izin almış ve tek başıma teneffüse çıkmışım. Bir ay boyunca aynı şekilde tüm çocuklardan fazla teneffüs yapmıştım. Böyle bir ayrıcalık tanıyan o öğretmenimi geçen sene ziyarete gittim. Bende çok emeği vardır...” TÜRKİYE ÜÇÜNCÜSÜ OLMUŞTUK “Bornova Anadolu Lisesi yılları ise hayatımın en önemli ve güzel dönemlerinin geçtiği yıllardı. Ablam da Amerikan Kız Koleji’ni kazandığından İzmir’e dönmüştük. Anadolu Lisesi sınavlarında ilk 300’e girmiştim. Hazırlık döneminde çok sıkı çalıştığımdan ve derslerden sıkıldığımdan orta öğrenimimin ilk yıllarında tam anlamıyla vasat bir öğrenci olmuştum. ‘Beşten şaşma, altıyı aşma’ prensibini uyguluyordum. Bu prensibi lise ikinci sınıfa kadar uyguladım. Fakat çalışkan ve başarılı olan ablamın bile üniversiteye hazırlıktaki yoğun temposuna şahit olduğumdan, bu düşük vitesle yol alırsam üniversite sınavının beni çok üzeceğini fark etmem, lise ikiden itibaren derslere yoğunlaşmamı sağlamıştı. İlk teşekkür belgemi bile ancak o yıl alabilmiştim. Kimya’da TÜBİTAK takımına girmiştim. Türkiye üçüncüsü ve İzmir ikincisi olmuştuk...” BORNOVA ANADOLU LİSESİ... “Bornova Anadolu Lisesi’ndeki arkadaşlıklarımı çok önem- serim. İlk gençliği yaşadığımız İzmir’deki o yılları, o tatlı-acı, güzel anıları unutmak mümkün değil. Arkadaşlarımın çoğu Türkiye ve dünya genelinde iyi pozisyonlara geldiler. Üniversite sınavında da Türkiye genelinde ilk yüze bizden 13 kişi girmişti. Hala görüşür, bağımızı koparmamaya çalışırız. Geçen sene mezuniyetimizin 25. yılını kutlamak amacıyla Çeşme’de 120 Yıl 1975, Ali Türker 3 yaşındayken...
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=