Yalıtım Dergisi 151. Sayı (Ekim 2016)

17 Ekim 2016 • www.yalitim.net kullanım gereksinimlerine uygun bir şekilde yapılması ve projenin inşaat sürecinde doğru uygulanması gereki- yor. Bu süreçler yapıda yan- gın güvenliğini sağlayacak en temel unsurlar” açıkla- masında bulundu. Yapının kaçış yolları, yangın kompartımanlaması, tesisat şaftlarının güvenliği, yanıcı ve parlayıcı madde bulundurulan mahallerde yangının yayılmasını ve büyümesini desteklemeyecek, yangının ve duma- nın kompartımanlar arasında geçişini belli bir süre engelleye- bilecek yapı elemanı ve yapı malzemelerinin kullanılmasının büyük önem taşıdığına dikkat çeken İbik, “Bu önlemlerin ardından yapıda yağmurlama sistemi, otomatik gazlı söndürme sistemi gibi aktif sistemlerin teşkil edilmesi önemlidir. Pasif yangın güvenliğinin sağlanması için tercih edilen malzemelerin uygunluğu, hem bina sahibinin aktif söndürme sistemlerine harcayacağı maliyeti düşürecek, hem de bir yangın duru- munda alevin ve dumanın diğer mahallere taşınmasına engel olacaktır” dedi. YRD. DOÇ. DR. SERDAR SELAMET: “YAPI, DIŞ ETKENLER OLMADAN YANGINA DAYANABİLMELİ” Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi, Türkiye Yapısal Çelik Derneği, Türkiye ve Avrupa Yangın Komiteleri Üyesi ve Türkiye İMSAD Yapısal Yangın Güvenliği Çalışma Grubu Sekreteri Yrd. Doç. Dr. Serdar Selamet ise, son yıllarda hızla artan yüksek katlı binalarda pasif yangın güvenliğinin önemine dikkat çekti. Selamet, “Türkiye’de yapılan hiçbir yüksek yapı, yapısal olarak yangına dayanımlı tasarlanmıyor. Kullanılmakta olan ‘Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik’, ‘aktif yangın güvenliği’ dışında (yağmurlama sistemleri, yalıtım malzemeleri vb.), binaların yapım aşamasında yangına dayanıklı tasarlan- ması üzerine hiçbir bilgi içermiyor. Oysa yüksek katlı binalar, büyükşehirlerde önemli tehlikelerden biri olan yapısal yangın problemini de beraberinde getiriyor. Çünkü yüksek binalarda çıkacak yangının zamanında söndürülmesi ve bina içindeki insanların tahliye edilmesi çok zordur. Ülkemizde tasarlanan çok katlı iş, ofis binalarında akıllı denilen sınıflandırma tamamen dijital, yani elekt- rikle çalışan sistemlerden oluşuyor. Bu binalarda yangını algılayan dedektör- ler var, o dedektörler bunu algıladıktan sonra yağmur- lama sistemi devreye giri- yor ve bölge bölge yangını söndürüyor. Ama büyük bir deprem olduğunda ve elektrikler kesildiğinde, jeneratörlerin devreye girmemesi ‘akıllı’ olarak nitelendirilen binaları tamamen yangına karşı savunmasız hale getirebilir. En akıllı yapı tasarımı dış etkenler olmadan yangın felaketine karşı dayanabilen ve taşıyıcı sistemleri belli bir süre çökmeden ayakta kalabilen bir tasarımdır. Bu sayede binadaki tüm insanları tahliye edecek süre sağlanmış olacak ve aynı zamanda yapıdaki hasar en aza indirilmiş olacaktır. Eğer bir yapının davranışını önceden hesaplayabiliyorsak çok daha akıllıca seçenekler ortaya koyabiliriz ve doğru tasarımla maliyetleri oldukça azaltabiliriz” dedi. H. YENER GÜR’EŞ: “TÜRKİYE’YE UYGUN YANGIN YÖNETMELİĞİNE İHTİYAÇ VAR” Türkiye’de çok önemli, boşluk dolduran bir yangın yönetmeliği olduğunu, ancak bu yönetmeliklerin prensip olarak stan- dartlar yerine hazırlandığını belirten Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Yapısal Yangın Güvenliği Çalışma Grubu Yönetim Kurulu Koordina- tör Üyesi H. Yener Gür’eş , “Oysa yönetmelikler hangi işin hangi stan- darda göre yapılacağını belirleyen amir hükümler olmalıdır. Biz bu durumu Güvenli Yapılar Yol Haritası-1 raporumuzda da bu şekilde belirlemiştik. Türkiye’de uygulanan yönetmeliği yeni baştan gözden geçirmemiz ve standartlara uygun, daha doğ- rusu standartları referans alan bir yönetmeliğe geçmemiz lazım. Yani kuralları biz yönetmelikte kendimiz yazmaya- lım. Üstelik bizim şu andaki yönetmeliğimizde uzak doğu ülkelerinin standartlarından dahi alıntı var. Yapısal yangın planlamasında henüz performansa dayalı tasarım sistemi kul- lanılmıyor. Dolayısıyla Yangın Yönetmeliği’nin de standartlara dayalı olarak yenilenmesine ihtiyaç var”. Bakanlık, Yönetmeliğin koordinasyonunu sağlamalı Türkiye’deki Yangın Yönetmeliği’nin kısmen sübjektif oldu- ğunu ifade eden Gür’eş, standartların tamamen bilimsel tabana dayandırılması gerektiğine dikkat çekti. Gür’eş, “Örneğin bizde yüksekliklerle ilgili değişiklikler sübjektiftir. Ancak biz, Türkiye İMSAD olarak prensiplerle ilgileniyoruz. Bu nedenle binaların yangından korunması hakkındaki yönetmeliğin, aynı deprem yönetmeliğinde olduğu gibi geniş katılımlı komisyonlar tara- fından, yani akademisyenlerin ve mühendislerin birlikte görev aldığı komisyonlar tarafından hazırlanmasının çok yararlı olduğuna inanıyoruz. Aksi takdirde sübjektif değerlendirmeler olabiliyor ve değişiklikler tam anlamıyla uygulanamıyor. Bunun yanı sıra bakanlık fonksiyonu da yönetmeliği yazmak değil, yönetmeliğin bu koordinasyonunu yapmak olmalı. O zaman

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=