Yalıtım Dergisi 149. Sayı (Ağustos 2016)

33 Ağustos 2016 • www.yalitim.net DYP GENÇLİK KOLLARI’NIN BAŞKAN YARDIMCISIYDIM “Üniversite yıllarım, 80 darbesi sonrası, apolitize bir ortamda geçti. Gençliğin siyasetle çok ilgilenmediği, Türkiye’nin değiştiği yıllardı. Fakat yüksek lisans yaptığım ve öğretim üyesi olduğum dönemde siyasete de merak sardım ve politikanın içine de girdim. Ailemden kaynaklanan bir Süleyman Demirel sempatisi vardı. Süleyman Bey’i yakından tanımaya başlayınca bu sempati artmaya başladı. 1989’da başlayan ve yaklaşık altı yıl süren bu dönemde Doğruyol Partisi’nin gençlik kollarının başkan yardımcılığını bile yaptım. Süleyman Bey’in cumhurbaş- kanı seçilmesine kadar geçen süreçte tüm Türkiye’yi dolaştım, bölgelerin insanlarını yakından tanıma fırsatı buldum. Her mitinge de giderdim...” BAKAN DANIŞMANIYDIM “Bunun yanında mesleğimle ilgili çalışmalarım da tabii ki devam ediyordu. O süreçte okuldaki asistanlık görevimi bıra- karak, yine memur olarak Ulaştırma Bakanlığı bünyesindeki DLH Genel Müdürlüğü’nde danışman olarak işe başlamıştım. Samsun Çarşamba Havalimanı’nın ihale komisyonunda yer aldığım bu dönemde, Bodrum ve Sinop gibi farklı havali- manlarında çıkan problemleri çözüyorduk. Ardından, şube müdürlüğü de yaptığım DLH’dan, o zamanlar Devlet Bakanı olan Esat Kıratlıoğlu’nun yanında Bakan Danışmanı olarak bir yıl kadar görev aldım. Bu görevim de askere gidene kadar sürdü. Askerlik dönüşü de yine kısa bir çalışma dönemimden sonra memuriyet hayatımı sona erdirdim...” MEMURKEN ÇOK DA MUTLU DEĞİLDİM “Devlet memurluğu yaparken çok da mutlu olduğumu söyleyemem. Sisteme bire bir uymak zorundaydınız ve yenilik yapamıyordunuz. Memurluğumda devlet mekanizmalarının nasıl işlediği, birim fiyatların nasıl belirlendiği, ihalelerin nasıl yapıldığı, büyük inşaat projelerinin nasıl yürütüldüğü gibi oldukça farklı tecrübeler edindiğimi söyleyebilirim. Mesela DLH’dayken bizzat oluşturduğum DLH birim fiyatları çok büyük bir tecrübe edindirmişti. Birim fiyat deyip geçtiğimiz çalışmaların altında çok ciddi mesailerin yattığını biliyorum. Ve tabii ki devletteki yapının büyüklüğünü de fark ediyorsunuz. Devlet yönetmek, iç politikası, dış politikası, dengeleri ve daha birçok unsur ile gerçekten çok çok ayrı bir şey. Dolayısıyla politikada veya devlet kurumlarında daha fazla sayıda aydının yer alması gerektiğini düşünüyorum. Memleketin iyi kadrolara ihtiyacı var...” ASKER ARKADAŞLARIM ‘DEDE’ DİYORLARDI “1997’de başladığım ve sekiz ay süren askerliğim de çok güzel ve keyifli geçti. 30 yaşındaydım. Biraz geç kalmıştım ve asker arkadaşlarım bana ‘Dede’ diyorlardı ama bahanelerim de yok değildi... Yüksek lisansımı tamamlamış, doktora tezimi yazmaya başlamıştım. Fakat çok sevdiğim Rüştü Hocamı kaybetmem, o işleri dondurmama neden olmuştu. Yeterliliği almama, son aşamada olmama rağmen vakitsizlikten hala doktora tezimi tamamlayamadım...” ASKERDE DE MESLEĞİMİ İCRA EDİYORDUM “Acemiliğimi Kütahya Askeri Üssü’nde yaptım. İlk defa ailemden ayrılıyor ve Ankara dışına çıkıyordum. Kütah- ya’daki acemiliğimin ardından asıl askerliğimi ise Cevizli Askeri Kampı’nda yaptım. Bu süreçte askerlikten ziyade mesleğimi icra ediyordum. Yollar, binalar yapıyor, projeler çiziyor, Ankara’da çözülmesi gereken işleri çözmekle görevlendiriliyordum. Problemleri çözmem, işlere yoğun ve samimi emek komutanlarımla da aramı günden güne iyileştiriyordu. Özel işlerinde de bile danıştıkları bir askerdim. Ankara’ya daha sık git- meme ya da odamda elektrikli bir soba kullanmama izin vermeleri gibi bazı ayrıcalıklara sahiptim...” KRAVATIMI ÇIKARDIM VE ŞANTİYEDE İŞE BAŞLADIM “Askerden sonra yine DLH’da işe başlamıştım. Fakat dev- lette çalışmamayı kafaya koyduğumdan tekliflere de açıktım. O günlerde çağrı cihazıma, Koçoğlu İnşaat’ın patronu Şükrü Koçoğlu’ndan bir mesaj düştü; ‘beni ara’ diyordu. Aradım ve ne yaptığımı sorduktan sonra, DLH’yı bırakmamı ve kendi- sinin ASKİ şantiyesinde görev almamı teklif ediyordu. Ben de hiç tereddüt etmeden kravatımı çıkartıp ertesi gün Saha Mühendisi olarak şantiyede işe başlamıştım. Üç ay içinde Proje Müdürü olduğum bu iş, hayatımın en zor işlerinden birisiydi. İşin başlangıcında istenilen programda bitmeyeceği düşünülen projeyi iyi bir çalışma ve özveriyle planlanandan erken bitirmeyi başarmıştık. Burada ekibimin ve firmamın özverili çalışmasını unutamam. 7 gün hiç durmadan çalışmış- tık. Proje Avrupa Bankası kredili olduğu için müşavir firma İngiliz kontrollerden oluşuyordu. Bu şantiyede inşaat işlerinin Avrupa standartlarında nasıl yapılması gerektiğini ve mühen- disliğin ne kadar önemli olduğunu gördüm. Zemin tahmin edilen gibi çıkmamıştı. Derin kazıyı yapabilmek için makine bile geliştirmiştik. Gece gündüz demeden işimizi başarıyla tamamlamıştık...” “KALK KOLTUKTAN, BEN YAPARIM” “İki buçuk sene büyük bir özveriyle, neredeyse 7 gün 24 saat çalıştığım bu dönemde pazar günleri bile eve gidemiyor- dum. Her gün ayrı bir problem çözmemiz gerekiyordu. İlk yaptığım işlerden biri ekskavatör, vinç ve roder gibi iş maki- nelerini kullanmayı öğrenmekti. Bu sayede, şantiyede idare etmesi en zor unsurlardan olan iş makinesi operatörlerinin

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=