Yalıtım Dergisi 149. Sayı (Ağustos 2016)
32 Ağustos 2016 • www.yalitim.net PORTRE & RÖPORTAJ SÜRPRİZ YAPMAYI SEVERİM “Liseye ise Yükseliş Koleji’nde devam ettim. 1980 ihtilali sonrası birçok toplumsal olayın durulduğu, insanların sakin- leştiği, gerginliğin sona erdiği bir dönemdi. Lise yıllarım da buna paralel oldukça keyifli geçti. Okulumuz Ankara’nın en iyi okullarından birisiydi ve nispeten rahattı. Ders çalışmayı sevmediğimden yine dersi derste öğrenmeye çalışır, kalan vakti de kendime ayırırdım. Matematik ve fen derslerim iyi olmasına rağmen tarih gibi ezber derslerinde pek başarılı değildim. İlk sınavlarda çok yüksek not alır, sonraki sınav- larda ise arkadaşlarıma da yardım ettiğimden notlarım düşer, ortalama bir dereceyle sınıfı geçerdim. Vasat görünüşlüydüm ama sürpriz yapmayı da çok severdim. Hatta üniversite birinci sınıftayken, lisede başarılı olan bir arkadaşımla lisemi ziyarete gittiğimde, ilgi odağı o arkadaşım olmuş, öğretmenlerim bana nereyi kazandığımı bile çok sonradan sormuşlardı. Bir yeri kazanıp kazanamadığımdan emin değillerdi. Gazi Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ni kazandığımı öğrendiklerinde ise şaşırmış- lardı. Ki Gazi İnşaat, ODTÜ ile birlikte Ankara’daki iki inşaat fakültesinden birisiydi...” SABAHIN DÖRDÜNDE DERSHANEYE GİDERDİM “Üniversite sınavında başarılı olabilmek için lise son sınıf- tayken bir dershaneye devam ediyordum. Dershanede hoca- mızın çok farklı bir yapısı vardı. Karda kışta sabahın beşinde dershanede olmamızı isterdi. Dörtte kalkar koştura koştura derse giderdim. Sonrasında okula gider, ardından akşamüstü tekrar dershaneye dönerdim. Dershanenin olmadığı günler ise gece telefon açar, herhangi bir kitabın herhangi bir sayfasın- daki testi yapmamı ister ve 45 dakika sonra arar, sonuçları kontrol ederdi. Hiç aklımdan çıkmayan ve hiç şikayet etme- diğim o günlerdeki böyle bir disiplinin beni daha farklı bir insan yaptığını söyleyebilirim. Stres altında çalışmayı, sınav esnasında alışılmadık şeyler başımıza geldiğinde nasıl bir tavır sergilememiz gerektiğini, ‘uygulamalı’ olarak, bazen başımızda çay karıştırarak rahatsız edici bir şekilde gösteren Sami Hoca sayesinde öğrendim. Bu konuda farklı yöntemleri vardı...” LABORATUVARDAN ÇIKMAK İSTEMEZDİM “Üniversite tercihimi yaparken ODTÜ veya Gazi İnşaat dışında pek bir şey düşünmemiştim. 1983 yılında girdiğim Gazi Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ni kayıpsız olarak dört senede bitirdim. İddialı, iyi bir öğrenciydim, genelde notlarım hep en yüksek seviyelerdeydi ve hocalarımla da aram iyiydi. Sömestre tatillerinde yüksek lisans yapan asistan arkadaşlarımla labora- tuvarlarda zaman geçirmeyi severdim. Laboratuvardan çıkmak istemezdim. Araştırma yapmak, labortatuvar çalışmalarıyla bir şeyler keşfetmek beni çok mutlu ediyordu. Bunların yanında tabii ki her öğrenci gibi bilardo da, king de oynardım. Günü planlamayı o dönemde öğrenmiştim. Bazı öğrenciler gibi geceleri ders çalışarak hiç sabahlamadım. Derse girmeden, bir önceki dersi kabaca gözden geçirir ve öyle derse girerdim. Dersi dersi öğrenmeye çalışmak en önemli prensiplerimden birisiydi. Gece de 12’den önce uyumam lazımdı. Uykumu ala- madığım bir günün başarılı geçeceğini düşünmezdim. Dikkat ettiğim bu basit denebilecek kurallar sayesinde çok çalışmak değil, ‘öğrenerek çalışma’ prensibimi edindim...” KARAYOLLARINA YOĞUNLAŞMIŞTIM “Üniversitede, şimdiki mesleğimden ziyade özellikle zemin ve karayolu konularına ilgi duyuyordum. Eğitimimi karayolları üzerine yoğunlaştırmıştım. Bunun sebebi de, tesadüf eseri babamla aynı yıl vefat eden ve ‘ikinci babam’ dediğim Rüştü Hocaydı. Hayatıma yön veren önemli insanlardan birisidir. O yıllarda, yapımı süren Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü, otobanı falan gezer, incelerdik. İleride karayolcu olacağımı tahmin ediyordum ama hayat çok da öyle ilerlemedi. Gaziantep Havalimanı ve bağlantı yollarının yapımı hariç bu tip projelerde hiç yer almadım...” FAKÜLTEDE ASİSTANLIK YAPMAYA BAŞLAMIŞTIM “Üniversite öğrenimim süresince, mezuniyetimin ardından fark yaratmam gerektiğini biliyordum. Hocalarımla aram iyiydi, devamlı laboratuvarda zaman geçiriyordum ama bunlar yeterli olmayabilirdi. Bu kapsamda attığım ilk adım ODTÜ’de yüksek lisans yapmak oldu. Böylece lisede öğrendiğim İngi- lizceyi de geliştirme fırsatını bulmanın yanında araştırmanın ve yenilikçiliğin de ne olduğunu öğrenmeye başladım. Yüksek lisansımı 3,70/4,00 gibi iyi bir ortalama ile tamamladım. Bu öğrenimimde yaptığım tezi uluslararası bir konferansa gön- derdim ve bildiri olarak kabul edildi. 1992 yılında İngiltere’de bu tezimi dünyanın tüm ülkelerinden gelen profesörlere 20. Uluslararası Yol Konferansı’nda anlatma imkanım oldu. Benim için çok gurur verici bir tecrübe olan bu deneyimim çok ilgi gördü ve birçok yurtdışı okuldan teklifler aldım. Ancak belki de hayatımda en büyük pişmanlığım olan bu imkanları değerlendirme şansım olmadı. Ama ülkemi böylesine önemli bir konferansta temsil etmenin gururunu hala yaşıyorum...” 1980’li yıllar / Ailesiyle...
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=