Yalıtım Dergisi 148. Sayı (Temmuz 2016)
37 Temmuz 2016 • www.yalitim.net - Doğru çözüm yollarını kullanmak: Amaç, öncelikli ola- rak kalite olduğu için pazarlamanın 7p’si (ürün, fiyat, dağıtım, tutundurma, süreç, insan faktörü ve fizik- sel kanıt) akılcı bir biçimde analiz edilmelidir. - Süreçteki gerçek önceliği belirleyebil- mek: Yapılacak ilgili iş için hedef nedir ve ne elde edilmek isteniyorsa (daha az stok tutmak, daha düşük maliyet, yüksek performans, yüksek güvenlik vs.) sadece o doğrultuda çalışmalar yapmak. - Tek kriter kâr olmamalıdır: Bütün işlet- meler iktisadi mal ve hizmet üretirler. Bunlarla beraber elbette kâr amacı güderler. Fakat sadece kâr amaçlanırsa istenilen kalite elde edilemez. - PUKÖ çevrimini yaşatmak: Planla, Uygula, Kontrol Et, Önlem Al. Bir işte önce doğru planlama, daha sonra doğru uygulama, akılcı bir kontrol ve sonraki iş için ista- tistiksel analizle sonraki süreç için önlemler almaktır. PUKÖ çevrimi, başlı başına bir konu olup, temelinde Japon kolektivist bir iş tarzını yansıtır. İnsan, araç-gereç, zaman vb. kaybetmek yerine kazanmayı esas alır. Kaizen felsefesinde boşa çıkan maliyet, zaman kaybı, işgücü, üretim araçları ve verimsizlik olmamaktadır. Çünkü her bir süreçteki eksiklikler fark edilip, bir sonraki süreçte düzeltilip, düşük maliyetle yüksek kalite oluşturulmaya çalı- şılır. Özetle amaç, yüksek kalite elde etmektir. Yüksek kalite beklentisinde her bir girdinin kaliteli kullanılması ilk başta maliyeti yükseltse de orta ve uzun vadede elde edilen yüksek pazar payı, müşteri memnuniyeti ve oluşturulan markanın değeri ile toplam maliyet düşecek ve asıl o zaman Kaizen amacına ulaşacaktır. YALITIM VE KAİZEN Yalıtımda her zaman dediğimiz gibi, istenmeyen ve zararlı olanlar dış ortamda bırakılır. İstenen ve gerçekten ihtiyaç olanlar, yalıtım süreçlerinde zaten girdi olarak kullanılırlar. Isı, su, ses ve yangın yalıtımlarının tümünde de istenen tasarruf, konfor, sağlık, ergonomi ve hatta sürdürülebilirliktir. Yani herhangi bir yapıya ya da bir detaya yalıtım yaptığımızda ilgili yapıdan her zaman, sonraki süreçlerde daha düşük maliyet, daha fazla konfor, daha sağlıklı mekanlar, daha iyi bir ergo- nomi bekler ve aynı zamanda tüm bunların sürdürülebilir olmasını isteriz. Gerçekten de doğru detayda, doğru ürün ve uygulama ile yapılan herhangi bir yalıtım süreci, bize saydığımız bu ihtiyaçları karşılamalıdır. İnsan, ihtiyaçlarının karşılanmasını sürekli olarak beklediği için de yalıtım aslında sürdürülebilir olmalıdır. Yalıtım, istek ve ihtiyaçlarımızı karşılayacaksa aynı zamanda kaliteli de olmalıdır. Dolayısıyla sonuç yine kaliteye gelmektedir. Bizler doğru yalıtım yapmak istiyorsak öncelikle yalıtım yapılacak detay doğru belirlenmeli, ihtiyaç olan ürün doğru şekilde seçilip, amaca uygun bir uygulama ile tamamlanmalıdır. Isı yalıtımı için, detaya uygun olarak mineral yün mü, polistiren mi; su yalıtımında likit, sentetik membranlar mı, yoksa çimeto esaslı mı; ses yalıtımında ses yutumu, ses geçişini engelleme ya da akustik düzenlemeye göre mineral yünler ve/veya alçı plakalar mı; yangın yalıtımında yine mineral yünler mi ya da yangın bariyerleri mi gibi soruların cevapları çok önemlidir. Aynı zamanda ilgili malzemelerin gerekli kalınlığı miktarı vs. ve belki de daha önemlisi tüm bunların uygulama süreçlerinin doğruluğudur. Kaizen felsefesindeki saydığımız prensipleri hatırlarsak, aslında herhangi bir yalıtımı yapmadan önce problemi belirler, ilgili probleme uygun yalıtım yöntemini seçer, yalıtımdan tam olarak ne elde etmek istediğimize bakar, yalıtımın sadece maliyetini değil, tüm getirilerini hesaplar ve tüm bunları bir süreç içerisinde değerlendirip işe başlamayı hedefleriz. Ya da en azından böyle yapmamız gerekmektedir. Üretici firmaların üretim süreçlerinde daha kaliteli ürünleri ortaya çıkarmaları ve özellikle uygulamacı firmaların yaptıkları uygulamalar açısından bu saydığımız Kaizen prensipleri büyük önem taşımaktadır. Bir uygulamacı, örneğin bir mantolama uygulamasında bu prensipleri dikkate alırsa, bir başka binanın mantolamasında kesinlikle daha düşük maliyet ve daha yüksek bir kalite ile işi tamamlayacaktır. Ya da bir üretici firma üre- tim maliyetini düşürüp, kaliteyi artırabilecektir. Tüm bunlar da gerek uygulamacı gerek üretici firmalar için daha yüksek kârlılık, daha az maliyet, daha hızlı süreçler ve dolayısıyla da daha fazla pazar payı anlamına gelmektedir. Makalenin ana fikrine geldiğimizde, doğru yalıtım yapmanın yolu, sürekli iyileştirmeyi uygulamaktan geçmektedir. Bu fikrin mantığında kalitenin hem yalıtım hem de sürekli iyileştirme için ortak bir hedef olduğu ve her iki konunun çözümünde de kalitenin temel alınması gerektiği açıktır. Y
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=