Yalıtım Dergisi 147. Sayı (Haziran 2016)
51 Haziran 2016 • www.yalitim.net a. Masif etki b. Strüktürel etki c. Kütlesel etki olmak üzere üç grup altında farklılaşır (1, s.165). A. MASIF ETKI Tuğlanın kendi doğal renginden yararlanılarak, uygulanmış olduğu yapıya ve yakın çevresine ağır-masif bir görünüm yan- sıtmak amacıyla, yapının bütününde cephe tuğlası kullanılmak- tadır. Tuğla yapı ölçeği içerisinde, çok küçük boyutlu bir yapı malzemesi olmakla birlikte, binanın belli bir bölümünde ya da tamamında kullanıldığında bütünlük sağlamakta ve dolayısıyla bu algılama biçimi, yapıya masif ve dolu bir kütle etkisi kazan- dırılmasına yardımcı olmaktadır (Şekil 4) (1, s.166). Tuğla kullanıldığı birçok ülkede de masif yapıyı yaratmıştır. Özellikle yüksek katlı “yapılarda bu durum çok daha yaygındır (5). B. STRÜKTÜREL ETKI Bina yüzeylerinde, yapının taşıyıcı sistemini oluşturan kolon ve kiriş gibi elemanların ya da bu elemanlar arasında kalan yüzeyin farklı doku ve renkteki malzemeler ile vurgulan- maya çalışılmasıdır. Strüktürel yapıya göre oluşmuş tuğla kaplı bina cepheleri incelendiğinde, tuğla bina cephelerinde iki farklı konumda yer aldığı görülür. Birincisinde, yapının düşey strüktürel elemanı olan kolonlar ile yatay strüktürel elemanı olan kirişler, bina yüzeyinde vurgulanmakta ve bu elemanların oluşturduğu çerçeve iç boşluğu cephe tuğlası ile kaplanmaktadır (Şekil 5) (1, s.166). İkincisinde ise, yapının düşey strüktürel elemanı olan kolon- lar, bir anlamda yokmuş gibi gizlenip, cephede yatay çizgilerin veya elemanların etkinliğini sağlamak için sadece yatay strük- türel eleman olan kirişler açığa çıkarılır ve kirişler arasındaki boşluk, cephe tuğlası ile kaplanır (Şekil 6) (1, s.166). kentsel mekanların oluşturulmasında düzenleyici bir malzeme olarak kullanılır. Bu nedenle, özellikle pişmiş toprak üretimi yapan ülkelerde, bölgelerde ya da kentlerde sıklıkla tuğlaya özgü bir atmosferin oluştuğu ve tuğlanın, fiziksel çevrenin karakteristiğini belirlediği gözlenir. Bu çalışmada cephe kaplama malzemesi olarak tuğla kulla- nılmış bina örneklerinin ele alınıp, incelendiği Eskişehir kenti de, pişmiş toprak malzeme üretiminde öncü kentlerden biridir. Pişmiş toprak kaynakları açısından gerçek anlamda bir zengin- liğe sahip kentte, 1920’li yılların ikinci yarısından beri üretim yapılmaktadır. Kentte, tuğlanın tercih edilirliği ve kullanma biçimi yıllar içinde değişkenlik göstermiştir. Kentte ilk pişmiş toprak üretiminin yapılmaya başlandığı yıllara tarihlenen az sayıda da olsa, cephesi tuğla kaplı bina örnekleri bulunmakta- dır (Şekil 2). Ancak 1930’lu yılların başlarından 1980’li yılların başlarına kadar tuğlanın binalarda yalnızca dolgu malzemesi olarak kullanılması, bina cephelerine yabancı ancak kente tanı- dık bu yerel ve yöresel atmosferin oluşmasını engellemiştir. 1980’li yılların başından itibaren Anadolu Üniversitesi Kam- püslerindeki bina cephelerinde uygulanmaya başlanan kaplama tuğlası kullanımı, zaman içinde kampüs sınırları dışına çıkarak, kent genelinde de yaygınlaşmaya başlamıştır. Bugün kentin farklı noktalarında tuğlanın bina cephelerinde yapısal ya da bölgesel olarak kullanıldığı çok sayıda örnek vardır (Şekil 3). Bu örnekler üzerinden tuğlanın kentsel mekanı biçimlen- diren bina cephelerindeki karakteri incelendiğinde, yüzeylerin genel olarak farklı mekansal etkiler oluşturduğu görülür. Bu etkiler, tuğla ile birlikte kullanılan malzemelere, bina yüze- yinde kapladığı alana, yüzeydeki yerine, detaylardaki uygun- luğuna, renk ve tonlamalarla elde edilen vurguya bağlı olarak; Şekil 2. Eskişehir-Taşbaşı bölgesindeki cephesi tuğla kaplı binalar Şekil 3. Eskişehir kentinde tuğlanın bina cephelerinde kullanımının yaygın olduğu konut bölgeleri Şekil 4. Cephe kaplama tuğlasının uygulandığı bina yüzeyinde masif etki Şekil 5. Cephe kaplama tuğlasının uygulandığı bina yüzeyinde strüktürel (kolon-kiriş) etki-1
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=