Yalıtım Dergisi 143. Sayı (Şubat 2016)

44 Şubat 2016 • www.yalitim.net PORTRE & RÖPORTAJ KENDIME GÜVENIM GELMIŞTI İçinde bulunduğum ilk olay ise, o günlerin itfaiye anlayışını göstermesi açısından ilginçti... Sabaha karşı dört sıralarında telsizle, Tünel’deki Yapı Kredi Bankası’nın yandığı bilgisini almış ve hemen olay yerine gitmiştim. Olay yerine ulaştığımda, itfaiyeci arkadaşlar binayı suluyorlardı. Japonya’da aldığım bilgiler doğrultusunda öncelikle dumanın tahliyesi için camın kırılması talimatını vermiştim. Cam kırılınca duman da anında tahliye olmuştu. İçeride yangın falan da yoktu. Meğer tavan içinde fareler kabloları kemirmişler, kablolar yanmış ve duman çıkmış. Bizim arkadaşlar ise yangın var diye alt katlara su tutuyorlardı. Japonya’da aldığım eğitimin yararını gördüğüm ve kendime güvenimin geldiği bu olay, itfaiyenin de o günkü durumunu göstermesi açısından çok önemliydi...” AMACIM, ITFAIYE IMAJININ YÜKSELTILMESIYDI “Beş yıl yürüttüğüm İtfaiye Müdürlüğü görevim boyunca önemli işlere imza attığımı düşünüyorum. Benim başladı- ğım zamanlarda itfaiyede bir tane yüksekokul mezunu vardı. Amacım, itfaiye imajının yükseltilmesiydi. Çünkü dünyada bu teşkilatın ne kadar önemli ve prestijli olduğunu biliyordum. Mesela Viyana İtfaiyesi’nde, bırakın yüksekokul diplomalı çalı- şanları, konuyla ilgili doktora yapmış 14 çalışan vardı. Ben de bu kapsamda teşkilata zaman içinde 14 yüksekokul mezunu aldım. Yüksekokul mezununun itfaiyede ne işi var deniliyordu. Çünkü Türkiye’de itfaiye denilince sadece söndürme, hortum ve su akla geliyor. Ama aslında gelişmiş ülkelerde itfaiye üç sacayağı üzerine kuruludur...” ILK YÖNETMELIKTE KATKIM BÜYÜK “Bunlardan ilki önleme, ikincisi kurtarma, üçüncüsü sön- dürmedir. Söndürme en sondur. Önce önleyecek, kurtaracak, sonra söndüreceksiniz. Türkiye’de ilk ikisini yerleştirmeye çalıştım. İtfaiyenin bu sacayağından ‘önleme’nin oluşması için bir yönetmelik gerekliydi. Yangından Korunma Yönetmeliğiyle ilgili çok çalıştım. Taslak ve proje hazırladım. Daha sonra şu anda Milli Savunma Bakanı olan Vecdi Gönül Bey ile uzun uzun görüştük, Japonya’ya gittik. Cumhurbaşkanı Demirel ile görüştüm. Sayın Demirel sayesinde Bakanlar Kurulu’nda yönetmeliğin çıkarılması kararı alındı. Dolayısıyla Türkiye’de ilk defa Yangından Korunma Yönetmeliği’nin çıkarılmasında büyük katkım olduğunu söyleyebilirim. Önleme kısmında böylece önemli bir adım atılmıştı. Aslında böyle bir yönetmeliği İstanbul Belediyesi’nde Belediye Meclisi’nden 1992 yılında da ilk ben çıkarmıştım. Şu anda itfaiyenin önleme kısmı denilen binalarda sprinkler sistemi, dedektörler, yangın önlemleri alınıyorsa aslın- dan bunlar hep bu yönetmeliğin sayesindedir. İkinci başlık olan kurtarmayla ilgili de çok işler yaptık. 1993’te Tokyo’daki bir konferansta Türkiye’de on yıl içinde deprem olma ihtimalinin olduğu ve kurtarma ekiplerine ihtiyaç bulunduğunun altını çizmiştim. Japonya’dan iki eğitmen getirip üç ay kurtarma eğitimi vermiş ve kurtarma timleri oluşturmuştum. Tırmanan, çıkan, çok eğitimli bir ekipti. Fakat o timler maalesef benim görev aldığım dönemden sonra dağıtıldılar...” TÜYAK’I KURDUM... “İtfaiyede yaptığım işlerden birisi de İtfaiye Müzesi kur- maktı. Başlangıçta, 1930’larda kurulmuş ve sonra kapatılmış olan müzedeki eşyaları toplayarak İtfaiye Müzesi kurdum. Eskiden çocuklar gelip geziyorlardı. Şimdi maalesef onu da kapattılar. Arkasından İtfaiye Haftası başlattım. Dolayısıyla müdürlüğüm sırasında sosyal konularda, mevzuat ve personel yapısının değişimi açısından çok şey yapmaya çalıştım. 1994’e kadar İstanbul Belediyesi’nde yaptıklarımı daha sonra ülke geneline yaymak için uğraş verdim. Bu kapsamda Türkiye Yangından Korunma Vakfı (TÜYAK)’nı kurdum...” SIZ YANGINCIBAŞI DEĞIL MISINIZ? “İtfaiye müdürlüğü yaptığım dönemde doğal olarak sayısız anı biriktirdim. Sık sık, o zamanlar tek kanal olan televizyona da çıktığımdan medyatik birisi olmuştum. Beşiktaş’taki bir yangın esnasında, görevli bir polisin, beni görüp, ‘Bu muymuş İtfaiye Müdürü, biz de iri yarı biri zannediyorduk’ demesine hala çok gülerim. Televizyonun etkisiyle herhalde beni daha cüsseli biri zannediyordu. Bir gün de konferans için gittiği- miz Erdek’te adres sorduğumuz bir şahsın, beni tanıyıp, ‘Siz yangıncıbaşı değil misiniz’ demesi de hala beni keyiflendiren anılarımdan birisidir...”

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=