Yalıtım Dergisi 143. Sayı (Şubat 2016)

41 Şubat 2016 • www.yalitim.net “M alatya’nın Doğanşehir ilçesinin Beyre Köyü’nde doğmuşum... Kafkas kökenli Köralioğulları’ndan olan büyük dedem, Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Malatya’ya göç etmiş. Dedem ise hocaymış ve molla olarak anılırmış. Uzun yıllar köyün muhtarlığını yapan babam da aydın sayılabilecek bir çiftçiydi. Tek amacı çocuklarının iyi eğitim almasıydı. Kısmen öyle de oldu. On kardeşim var. Bu rakam şimdilerde insanın kulağına inanılmaz geliyor fakat o dönemlerde nor- maldi; Anadolu’da çocuk, ‘güvence’ anlamına geliyordu...” “Nüfus cüzdanımda 1951 yazmasına rağmen aslında 1952 doğumluyum. Bunun nedeniyse babamın, daha doğrusu Ana- dolu insanının, yüzyıllardır edindiği bir tecrübeye dayanır; iki kardeşin aynı anda askere gitmesini kendi imkânlarınca engellemek ve evi bir anda erkeksiz bırakmamak... İki erkek çocuğun 4 yıl boyunca askerde olmasını hiçbir Anadolu insanı istemez...” ÖĞRETMEN BIZIM EVDE KALIYORDU “İlkokula 1959 yılında köyde başladım. Başarılı, sakin ve sınıf ortalamasının üzerinde bir öğrenciymişim ki öğretmen birinci sınıfı bitirdikten sonra beni doğrudan 3. sınıfa geçir- mişti. İstanbul’dan gelen öğretmenimiz, köyde evi olmadığı için muhtarın evinde, yani bizim evde kalıyordu. Ailemizin bir parçası gibiydi. Evde öğretmenin bulunması ve okula beraber gidip gelmemiz, benim için de büyük bir şanstı. Babamın muh- tarlığı nedeniyle köye gelen kaymakamlarla da zaman zaman iletişimim oluyordu. Beşinci sınıfıysa, müfettiş ve kaymakamın babama, beni daha iyi bir okulda okutması yönündeki tavsi- yeleri nedeniyle Adıyaman’ın Gölbaşı kazasında okumuştum. Teyzemin yanında kalıyordum...” SAYFANIN TÜMÜNÜ EZBERLEYEBILIYORDUM “Ortaokula, ablamın bulunduğu Kahramanmaraş’ın mer- kezinde başlamıştım. Kahramanmaraş ilk başlarda bana çok büyük gelmişti ve kendimi yabancı hissetmiştim. Fakat kısa zamanda adapte olmuştum. Hafızam çok iyiydi. Bir sayfayı iki kere okuduğum zaman tümünü ezberleyebiliyordum. Orta- okul birinci sınıfın tabiat bilgisi derslerinde anlatılan yılanın kafatası, kurbağanın sindirim sistemi gibi, belki de nispeten önemsiz sayılabilecek birçok şekli rahatlıkla hafızama kaydedi- yordum. Her sene takdirname alıyordum. Bir dönem sonunda takdirname almam nedeniyle Sait Faik’in üç kitabını hediye etmişlerdi. Bunlardan birisi de ‘Alemdağ’da Var Bir Yılan’ kitabıydı. Yıllar sonra da Alemdağ’ı görme ve orada yaşama imkânım olmuştu...” HAYALIMDE INŞAAT FAKÜLTESI VARDI “Liseye de Kahramanmaraş’ta devam ettim. Fen kolunda eğitim görüyordum ve yine başarılı bir öğrenciydim. Amacım, liseyi bitirip üniversiteye girmekti. Fakat matematikte birçok konuyu görmemiştik. Üniversite sınavında ise bu konular soruluyordu. Dolayısıyla üniversite sınavında sorulan konuları kendimiz çalışmak zorunda kalıyorduk. Hayalimde hep İnşaat Fakültesi vardı. Çünkü Anadolu’da sadece bina ve inşaat görü- yorduk. Ayrıca Anadolu’da ormancılar değerli olduğundan Orman Fakültesi de ilgimi çekiyordu...” OTOBÜSTE BILETÇILIK YAPTIM “O günün şartlarında üniversiteye gitmek de kolay bir şey değildi. Liseyi haziran ayında bitirip imtihana girdikten sonra para biriktirmem gerekiyordu. Onun için belediye otobüsünde biletçiliğe başladım. Otobüsün arka kapısında 3-4 ay biletçilik yaptım. Amacım, o sene olmasa bile önümüzdeki sene mutlaka üniversiteye girmekti. Sınavda çok iyi bir puan almıştım. Tıp fakültesine bile girebiliyordum ama tıp eğitimi almak istemi- yordum. Hastane ve ilaç kokusunu sevmiyordum. Ankara ya da İstanbul’da teknik bir okula girip, İnşaat veya Orman Mühendisi olmayı hedefliyordum...” INŞAAT’TAN MAKINE FAKÜLTESI’NE... “Seçenekler arasında ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi de vardı. Fakat ODTÜ’nün dili İngilizceydi ve bir sene hazırlık okumam gerekecekti. Boğaziçi Üniversitesi ise o zamanlar özel bir okuldu. Netice itibariyle herkes gibi beni de cezbeden İstanbul’a geldim ve gündüz çalışmak zorunda olduğumdan, gece eğitimi veren İTÜ İnşaat Fakültesi’ne kaydımı yaptırdım. En büyük şansım, o sene gece eğitimine de başlanmış olma- sıydı. Fakat kaydımı yaptırıp okuldan çıktığımda rastladığım bir arkadaşım, neden Makine Fakültesi’ne girmediğimi sorup, Abdurrahman Kılıç, babası ve kardeşleriyle

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=