Yalıtım Dergisi 142. Sayı (Ocak 2016)

35 Ocak 2016 • www.yalitim.net arabanın hitap ettiği müşteri kitlesi içerisinde değilsek ya da bir başka açıdan bakıp, araba konforlu dahi olsa bize konforlu gelmiyorsa (örneğin dar gelebilir ya da çok büyük gelebilir vb.) sebepler var ise o üst sınıf araba, bizim için her zaman kaliteli olamayacaktır. Zaten bu sebepledir ki farklı tip, boyut ve renk gibi ürün çeşitliliği oluşturulur. Herkes aynı rengi ya da aynı tip arabayı sevmek zorunda değildir. Kalitenin tanımına tekrar geri dönecek olursak, bir ürün ne kadar istek ve ihtiyaçlarımızı karşılıyorsa bizim için o kadar kalitelidir. Bu ürün her zaman somut ürün olmaz, bazen de soyut olur. Örneğin siyasi akımlar, sosyal ilişkilerdeki yöntemler (toplum, aile vs.), hatta ikili ilişkiler vs. Bahsi geçen bu soyut ürünleri tercih yöntemimizi düşündüğümüzde, bize hangisi hitap ediyorsa biz onun tarafındayızdır. Bu da bizim, kaliteyi bize göre tercih etme sebebimiz olacaktır. Firmalar, kalitenin bu tanımından yola çıkarak, kendi içe- risindeki yönetimlerinden tutun da ürünlerinin üretim süreç- lerine kadar kaliteyi belirli standartlar çerçevesine yerleştir- miş ve müşterilerine verdikleri sözü (özellikle üzün bazında) yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Örneğin ISO (International Organisation for Standardisation) standartları. Neredeyse her seferinde aynı özelliklere sahip ürünler ortaya çıkabilmesi ve üründe belirli fonksiyonların yerine getirilmesini sağlamak adına belirli standartlarla üretim yapılmaktadır. Özellikle sanayi devriminden sonra seri üretime geçişle birlikte standartlaşmaya gidilmiş ve kalitenin önemi daha da ortaya çıkmıştır. Kalitenin genel mantığıyla beraber, sevdiğim birkaç kalite kavramından da bahsetmek istiyorum. SÜRPRIZ KALITE Satın aldığımız ürünlerle bazen mutsuz olurken bazen de fazlasıyla mutlu oluruz. Bir ürünü satın alırken, beklediğimiz kalitenin altında olduğunda (istek ve ihtiyaçlarımız tam olarak karşılanmadığı için) o üründen tatmin olmazken, bazen de beklediğimiz kalitenin üzerindeki özellikleri fark etmemiz ile bize sürprizler yapmaktadır. Bu da sürpriz kaliteyi getirecektir. Örneğin bir mantolama uygulamasında, ısı yalıtımı avantajı beklerken aynı zamanda deprem etkilerinin zararının azalt- masını sağlayacağını görmeniz, size bir sürpriz kalite sağlar. ALGILANAN KALITE Adından da anlaşılacağı üzere sunulan değil, algıladığımız kalitedir. Kaliteyi bizim istek ve ihtiyaçlarımıza göre tanımla- dığımıza göre algılanan kalite de bu doğrultuda öznel olarak karşımıza çıkar. Algılanan kaliteyi ortaya çıkaran en büyük güç “marka”dır. Eğer biz, ilgili ürünün markasını zihnimizde kalite ile özdeşleştirmişsek, o üründeki algımızın kalitesi de yüksek olacaktır. Algılanan kaliteyi daha iyi anlamak için öncelikle marka yönetimini doğru bilmeliyiz. YALITIM VE KALITE ILIŞKISI Yalıtım mantığından yola çıkarak ve severek kullanmış oldu- ğum “zararlıların geçişini önlemek” tanımı, yalıtımı çok kabaca özetlemektedir. Bu mantıkla hareket ettiğimizde dünyadaki hiç kimsenin zararlıların geçişinin önlenmesine itirazının olmaya- cağı açıktır. Herkesin ortak olarak istediği ve herkese yararlı olan bir şeyin kalitesiz olma ihtimali de söz konusu değildir. Herhangi bir ısı yalıtımı (örneğin mantolama, temel vb.), su yalıtımı (temel, çatı vb.), ses yalıtımı (hacimler arası ses geçi- şini önleme, hacim içi akustik düzenleme vb.), yangın yalıtımı (mantolama, çatı vb.) olarak tüm bu yalıtımlar, kişilerin istek ve ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir. Dolayısıyla yalıtım yapmak doğal olarak kaliteyi getirir. Yani yalıtım kalitelidir. Bu yapılan yalıtımların kendi içerisindeki sunduğu avantaj- ların seviyesi, doğrudan sundukları kalitenin seviyesini belirler. Bu seviye ne kadar yüksekse o kadar kalitelidir, diyebiliriz. Çünkü istenen şartlar doğrultusunda ne kadar yalıtım yapılırsa, kalite de o kadar artacaktır. Bu noktada yalıtım yapan ürünlerin kalitesi, kendi içerisinde sınıflandırılabilir. Örneğin şu anki şartlarda mantolamada orta- lama %50-60 arası ısı tasarrufu yapılabilmektedir. Kim istemez ki bu tasarruf %100 olsun. Eğer %100 yapılacak bir şekilde mantolama yapılırsa, bu daha kaliteli olacaktır. Eminim ki yıl- lar içerisinde tam ısı yalıtımı sağlayacak nitelikte ve kalınlıkta malzemeler üretilecektir. Özellikle enerji girdi maliyetlerinin sürekli artması bunu destekleyecektir. Yalıtımı daha önce de tanımladığımız gibi sadece somut ürün değil, aynı zamanda soyut ürün olarak tanımladığımız uygulama ile beraber düşünmemiz gerekir. Hepimizin de çok iyi bildiği gibi ürün kalitesinin yanında uygulama kalitesi de büyük önem arz eder. Tüm ürünler gibi sektörümüzün ürünleri de tek başlarına değil, ancak uygulandıkları zaman kalitelerini ortaya koyabileceklerdir. Bu yüzden kalitenin mantığı olan istek ve ihtiyaçları karşılama ancak ürün ve uygulamanın toplam kalite- siyle oluşacak ve yalıtım ancak o zaman kalitelidir, diyebileceğiz. Tüm bu mantığın çerçevesinde yalıtımı kalite ile özdeşleştiren ve bu vizyonda hareket eden firmalar, hem markalarının hem de sundukları hizmetlerin algılanan kalitesini artıracaklardır ve bu da pazar paylarını artıracaktır. Y

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=