Yalıtım Dergisi 141. Sayı (Aralık 2015)
56 Aralık 2015 • www.yalitim.net GIRIŞ Y apıların üst bitişini oluşturan, çevresel açıdan kent siluetinin bir parçası, yapının dış kabuğunun bir bileşeni olan çatılar, yapının tasarımına bağlı ola- rak, farklı teknolojilerle, farklı yapı malzemeleri ile ve farklı biçimlerde üretilebilmektedir. Başarılı mimari uygulamalarda karşımıza çıkan özel çözümlerin yanında pek çok uygulamada konvansiyonel çatı çözümleriyle karşılaşıl- maktadır. Tipolojiye, yapı alanına ve kullanıma bağlı olarak değişen konvansiyonel çatılar, düz çatılar ya da eğimli çatılar olarak çözülebilmektedir. Büyük taban alanına sahip yapılarda, eğimli çatı çözümünün rasyonel olmaması, genellikle düz çatı çözümünün tasarıma kattığı nötr ama nispeten modern etki, ve çatı yüzeyinin kullanılabilir olması, düz çatıların tercih edilmesine neden olmaktadır. Ancak düz çatılarda ısı ve su yalıtımının çok titizlikle uygulanması gerekmektedir. Taban alanı çok büyük olmayan ve çatı yüzeyinin kulla- nılmasına gerek duyulmadığı durumlarda, yağışın çatı yüze- yinden daha kolay uzaklaştırılması nedeniyle eğimli çatılar tercih edilmektedir. Eğimli çatılar genellikle betonarme, çelik veya ahşap strüktürle gerçekleştirilebilmektedir. Eğimli beton dökmek mümkün olmakla birlikte zahmetli bir iştir. Buna kar- şılık, eğimli bir çatıyı çelik veya ahşap strüktürle oluşturmak, yapının ölü yükünün betonarmeye oranla daha az artmasına neden olacağı için hem deprem açısından avantaj hem de yapım kolaylığı sağlar. Bunun yanında, çelik ya da ahşap eğimli çatı strüktürü oluştururken kullanılabilecek iki yapım tekniği vardır; “Oturtma Çatı” ya da “Asma Çatı” tekniği. Yaygın olarak kullanılan oturtma çatı tekniği, tasarım ve yapım kolaylığına karşın çatı strüktürünün en üst kat tavan döşemesinin üzerine oturtulması nedeniyle, çatı arasında kalan hacimden yararlanılmasını zorlaştırır. Asma çatı tekniği ise, özel bir tasarım ve özenli bir yapım gerektirir. Çatı strüktürü, isteğe bağlı olarak, en üst katta yer alan mekandan rahatlıkla okunabilir. Bu nedenle, hem en üst kata mekansal anlamda bir zenginlik katar, hem de istenirse en üst katla bağlantılı kısmi kat alanı elde edilebilir. Eğimli çatılarda, çatı yüzeyinden çatı penceresi yapılarak doğrudan ya da ışık tüneli kullanarak bir alt kata günışığı alınabilir. Çatı altlarında kalan hacimlerin ortak alana ayrılması ile çatı altlarının son katla ilişkilen- dirilerek kullanıma katılması arasında mülkiyet açısından fark vardır. Bu nedenle çatı altlarının kullanıma katılması, tasarım aşamasında verilmesi gerekli bir karardır. Çatılarda karşılaşılan performans problemleri nedeniyle son katların doğrudan maruz kalacağı olumsuzluklar karşısında çatının ortak mülkiyette olması durumunda alınacak tedbir, yapılacak bakım ve onarımların, kat mülkiyeti esasına dayalı yapılarda sorun oluşturduğu bilinen bir gerçektir. Son kat çatı aralarının kullanıma açılması, çatılardan beklenen performansın karşı- lanması için zorlayıcı bir etken olacak ve olası problemlerin önüne geçilerek yapı kalitesinin ve yaşam kalitesinin artmasına yardımcı olacaktır. ÇATI EĞIMININ BELIRLENMESINDE ETKILI FAKTÖRLER Çatı eğiminin belirlenmesinde etkili faktörler başlıca, hukuksal kurallar, çevreye uygunluk, tasarım kriterleri ile GAMZE ÖZKAPTAN ALPTEKIN / Istanbul Kültür Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi ESRA BOSTANCIOĞLU / Istanbul Kültür Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi ESIN KASAPOĞLU / Istanbul Kültür Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi MAKALE (*) 3-4 Nisan, 2014 tarihlerinde Yıldız Teknik Üniversitesi’nde düzenlenen, 7. Ulusal Çatı&Cephe Sempozyumu’nda sunulan bildirinin tıpkı basımıdır. IKLIM BÖLGELERINE BAĞLI OLARAK ÇATI EĞIMLERININ DEĞERLENDIRILMESI (*)
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=