Yalıtım Dergisi 139. Sayı (Ekim 2015)

35 Ekim 2015 • www.yalitim.net DAĞ KOMANDOSUYDUM “Askerliğimi yedek subay dağ komandosu olarak yapmak istiyordum. Mülakat sonrası da bu isteğim kabul edildi ve 2002’nin kasım ayında Isparta Eğridir’de dağ komando eğitimine başladım. Orada ne işim olduğunu sorguladığım, günlerce arazide yatıp kalktığımız, bataklıklarla boğuştuğu- muz çok zorlu ve ağır bir eğitimdi. Bu dört aylık eğitimin ardından askerliğimi 2003’ün kasım ayına kadar Ordu’nun Mesudiye ilçesinde sürdürdüm. Mesudiye’de kırsal kesimde sol örgütlere yönelik operasyonlara katılıyorduk. Bir operas- yon esnasında iki adet örgüt sığınağı bulduğumuz için asker- liğimizi ödüllendirilerek tamamlamıştık. Askerlik sürecinde maaşım gayet iyi olduğundan evlilik için de ciddi bir miktarda para biriktirebiliyordum...” KIZ ISTEMEYE IŞSIZ GIDEMEZDIM “2003 Kasım ayında askerden döndükten sonra iş arama sürecim başladı. Bu arada, o zamana kadar işle ilgili vaatlerde bulunan birçok mühendis akrabamın vaatlerinin boş olduğunu anlamam da uzun sürmemişti. Kız istemeye işsiz de gide- mezdim. Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Bu süreçte birçok yere iş başvurusunda bulunmama rağmen dört ay yine pek sonuç elde edememiştim. Ümitsizliğe kapıldığım bir dönemde bir gazete ilanında, Samandıra’daki bir boya firmasının satış elemanı aradığını görüp hemen başvurmuştum. Müteahhitleri ve mevcut binaları dolaşıp iş getirecek, alınan işin tahsilatla- rını, teslimini gerçekleştirecek ve tüm maliyetler düştükten sonra da karın yüzde ellisini alacaktım. Giderler de bana aitti. Aldığım asgari ücreti ise yılsonunda hesaplaşırken geri ödeyecektim. Tecrübe edinmek için bir yerlerden başlamam gerekiyordu. Dolayısıyla kabul ettim ve işe başladım. Böyle bir işe, farkında olmadan ileride kendi şirketimi kurmamın zeminini oluşturuyordu...” “YALITIMCI” KIMLIĞI ÜZERIME YAPIŞMIŞTI “Her gün kendime bir bölge belirliyor ve kapı kapı dola- şıyordum. Binaların ve müteahhitlerin boya, badana ihtiyaç- larını öğrenmeye çalışıyor, bilgi topluyordum. Sonrasında da satışa dönüştürmeye çalışıyordum. ‘Satıcı’ olduğum için giremediğim yerler de çok oluyordu tabii. O sene, işi ilk defa yapmama rağmen 800 bin lira civarında bir ciroya ulaştık. İyi bir şey kazandığımı sanırken, sene sonunda yapılan hesapta maliyet ve giderler düştükten sonra benim payıma 2400 TL para kalmıştı. 12 aya böldüğünde aylık 200 liraya tekabül ediyordu. Yani asgari ücret bile değildi. Sabah altı sularında başlayan mesaim, gece yarılarına kadar devam ediyordu. O an için bu çabamın karşılığını alamadığımı sanmıştım. Oysaki bu uğraşım gelecekte sahip olacağım başarının ilk adımı oluyordu. Sonrasında bu iş yerinden ayrıldım ve tekrar iş aramaya koyuldum. Fakat ‘boyacı’ ve ‘yalıtımcı’ kimliği üzerime yapışmıştı. Başvurduğum yerlerde bu özelliğim öne çıkıyordu. Bu arada, 2004’ün eylül ayında, 1998 yılından beri arkadaşlığımızın devam ettiği eşimle de evlenmiştim...” TÜM IŞI KENDIM YAPIYORDUM “2005 yılındaki iş arayışım sırasında, bu sefer de Esatpaşa’da yapı malzemeleri satışı yapan bir firma karşıma çıkmıştı. Malzeme satışının yanında uygulamaya da girmeye hazırlanıyorlardı. Sıfırdan bir sistem kurulacaktı. Maaş ise 700 liraydı (asgari ücretin biraz üstü). Kabul ettim ve işe baş- ladım. Ustaları buluyor, malzemeleri arabaya yüklüyordum. Tüm işi kendim yapıyordum. Bir önceki işimden tecrübelerimi de aktarıyor, yeni tecrübeler ediniyordum. 4.5 milyon lira gibi bir ciro yapmıştık. Bu çaba karşılığında verilen sözlerin tutulmaması ise bende bir güvensizlik oluşturmuş ve bu işyerinden de ayrılmama neden olmuştu...” “PRIM YERINE KURTKÖY’DE BIR DAIRE “Ardından ilk çalıştığım boya firmasının daveti üzerine yine orada çalışmaya başladım. Özverili çalıştığımı biliyorlardı. Çalışırken hiç gocunmam ve gecem gündüzüm yoktur. Mekanı ve zamanı unuturum. Bu huyumu bildiklerinden bana güveni- yorlardı. Bu sefer kazanacağıma ben de inanıyordum; çünkü yapacağım işi daha önce tecrübe etmiştim ve deneyimliydim. Nihayetinde işe başladım. Yine yeni bir oluşumun içine girdik, yeni şeyleri hayata geçirdik. Fakat o sene 120 bin lira kazan- mama rağmen firmanın nakit döngüsündeki sıkıntıdan dolayı yine ortada para yoktu. İş de benim özverimle dönüyordu. Askerde biriktirdiğim paramı bitirdikten sonra annemden ve kardeşimden aldığım borçlarla ustaya maaşını kendi cebimden ödüyordum. 2006’nın sonunda hesaplaşırken firmada yine nakit para yoktu ve bu primin karşılığında bana Kurtköy’deki bir sitede 90 bin TL tutarında bir daire vermişlerdi...” GÜNEY MÜHENDISLIK “O firmada çalışırken, Samandıra Belediyesi’nin ihalesine katılabilmek için iş bitirme gerekiyordu ve bu belgeyi temin edebilmek için inşaat mühendisi tarafından kurulmuş bir firmaya ihtiyacımız olmuştu. Söz konusu firmayı da inşaat mühendisi olduğumdan Güney Mühendislik ismiyle benim üzerime kurmayı tercih ettiler. Ticaret hayatım da bu şekilde

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=