Yalıtım Dergisi 139. Sayı (Ekim 2015)
34 Ekim 2015 • www.yalitim.net PORTRE & RÖPORTAJ çok anlamıyorduk. Karşımızda güçlü bir ‘baba’ figürü vardı. ‘Nasılsa iyileşir, ayağa kalkar’ diyorduk. Fakat maalesef öyle olmadı. Babamızın kıymetini vefat edince anladık. Ölümü bizi derinden yaralamıştı. Bu acı olay, kardeşimin okulu boşlama- sına neden olurken, bendeyse tam tersi bir etki yaratmıştı...” ODADAN ÇIKMAMACASINA ÇALIŞIYORDUM “1994, üniversiteye hazırlandığımız bir yıldı. Kendimi tümüyle derslere vermiştim. Boğaziçi Üniversitesi’nde mühen- dislik okumak istiyordum. Fakat meslek lisesinde olduğu- muzdan Fizik, Kimya ve Biyoloji gibi üniversite sınavında çok önemli olan dersleri görmüyorduk. Ayrıca üniversite sınavında da ortaöğretim başarı puanımız ciddi oranda düşüyordu. Dolayısıyla fen derslerini kendi başıma öğrenmek zorun- daydım. Teneffüslerde kütüphanede, eve gelince de oda- dan çıkmamacasına, durmaksızın ders çalışıyordum. Sınava girerken tercihlerim ise sadece Boğaziçi, İTÜ ve Yıldız Teknik Üniversitesi’ydi. İlk sene kazanamamış olmama rağmen 476 puanla lisedeki bölümümde en yüksek puan alan öğrenci olmuştum...” BOĞAZIÇI YERINE YILDIZ TEKNIK... “Ertesi sene, hedefimden sapmadan aynı disiplinle çalış- maya devam ediyordum. Kursa gitmiyor, dersleri kitaplardan ve abone olduğum dergilerden takip ediyordum. Çok sıkı bir programım vardı. Hedefe kilitlenmiş bir halde yine odamdan çıkmıyor, televizyon seyretmiyordum. Sınava girdiğim 1996 senesinde, çok istediğim Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühen- disliği yerine Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü kazanmıştım. Düşen puanımın etkisi vardı ama yine de bu hedefin benim için çok yüksek olduğunu kabul etmeliyim. Hayatım boyunca hedefi yüksek tutmanın çok faydasını gördüm. Boğaziçi Üniversitesi’ni hedeflemeseydim belki Yıldız’ı da kazanamayacaktım. Hedefin yüksek olması insanları gereğinden fazla çalışmaya sevk ediyor...” HEDEFE ULAŞMIŞTIM YA ... “Üniversiteye girdiğim ilk sene biraz boşluğa düşmüştüm. Hedefe ulaşmıştım ve şimdilik bu bana yetiyordu. Derslere yoğunlaşamıyordum. Bir taraftan da üniversite öncesinde, anneme yük olmamak için çalıştığım işlerden birisi olan süper- visörlük işini haftanın dört günü sürdürüyordum. Market- lerde tanıtım yapan ekipleri yönetiyordum. Stantlar kuruyor, tanıtım yapıyorduk. Boş durmuyordum. Yazları da çalışarak geçiriyordum. Babamın vefatından sonra kendi ayaklarımın üzerinde durmam gerektiğine inanıyordum...” SIYAH ŞAPKA VE YEŞIL PARDÖSÜ “Üniversitede üçüncü sınıfa kadar sosyal, eğlenceli ve okulda tanınan bir öğrenciydim. Siyah şapkam ve yeşil pardö- sümle özdeşleşmiştim. Kampüste yeşil pardösülü, siyah şap- kalı olarak tanınırdım. Dersler ise yine hep orta kıvamdaydı. Buna rağmen kendi projelerimin dışında diğer öğrencilere ücret mukabilinde projeler de çiziyordum. İlk ticari tecrübe- lerim de bunlar oluyordu.” “Son sınıfta ise ne olduysa maneviyata daha çok önem vermeye başladım. O sosyal, eğlenceli kimliğimden çıkıp yine içine kapanık farklı bir döneme girmiştim. Disipline girmem gerektiğine inanıyordum...” BÜYÜK HAYAL... “Bu dönemde içimden bir ses, ileride bir şirkete sahip olacağımı ve gün geldiğinde binlerce kişinin çalıştığı bir yapıyı yöneteceğimi söylüyordu. Okulum devam etmesine ve tica- retle ilgili hiçbir girişimim olmamasına rağmen bu hayale öyle bir tutunmuştum ki, bir peçetenin üzerine yazıp, o zaman için müstakbel eşime vermiştim bu hayali. Eşim bu yazıyı saklamış ve seneler sonra şirketi ilk kurduğumda çıkartıp göstermişti. Şimdi bile ne zaman enerjim azalsa, motivasyonum düşse bu yazıyı okurum ve bu büyük hayale ulaşabilmek için kaldığım yerden azimle çalışmaya devam ederim...” YÜKSEK LISANSI DONDURUP ASKERE GITTIM “Okul bitiyordu fakat önümü göremiyordum. Tekrar hedefler belirlemeye başlamıştım. Öncelikle derslere ağırlık vermiştim. Ortalamam yükseliyordu. Ardından diğer hedefim olan, Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimi vardı. Bunu da başarmıştım. Fakat ilk altı aydan sonra Boğaziçi Üniversitesi’ndeki inşaat mühendisliği yüksek lisans eğitimimi dondurup askere gitmeye karar verdim.” “Üç yıl daha eğitim görmek zor gelmişti. Hedefim Boğa- ziçi Üniversitesi’ne girmekti ve bunu da başarmıştım. Hedef girmekti, bitirmek değil. Ayrıca bu arada eşim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Mimarlık eğitimi gören Sibel Hanım’la da arkadaşlığım devam ediyor ve ilişkimiz evliliğe doğru gidiyordu. Bir an önce askerliğimi tamamlamam ve bir işe girmem gerekiyordu...” A.Bülent Güney, babasıyla...
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=