Yalıtım Dergisi 132. Sayı (Mart 2015)
42 Mart 2015 • www.yalitim.net PORTRE & RÖPORTAJ hiç ikmale bile kalmayarak 1968’de okulu bitirdim. Eğitim döneminde ticaret ve muhasebe öğrenmenin çok faydasını gördüm. Denge kurmayı belki de o felsefeyle oluşturdum diyebilirim. Bilardo tutkum ise hala devam diyor. Hatta evimin alt katında bir bilardo masam var. Sıkıldığımda vaktimi orada geçiriyorum...” ITALYA’DA BIR BANKADA STAJ “Ortaokulda İngilizcem oldukça iyiydi. Dil olarak seviyor ve ilgileniyordum. Bu konuda, hocalarımızın da yönlendirme- siyle sınıf arkadaşlarıma da yardımcı oluyordum. Akademi’de de dil merakım devam etti. Okulun ikinci sınıfında, ilk eşim, büyük kızımın annesiyle tanıştık. İtalyan Lisesi mezunuydu. Anadili gibi İtalyanca biliyordu. Hem devam ettiğim İtalyan Kültür Merkezi’ndeki eğitim hem de onun yardımlarıyla İngi- lizcenin ardından İtalyancayı da kolayca öğrendim. 1966 yılında, üçüncü sınıftayken, farklı ülkelerdeki öğrenciler arası staj programlarını yöneten AIESEC diye bilinen uluslara- rası kuruluşun sınavlarına girdim ve yüzde yüz başarıyla İtalya’da yaz dönemi için bir banka stajı kazandım. 3,5 ay İtalya Viareggio’da büyük bir bankada (Cassa di Risparmio di Lucca) staj yaptım. İlk yurtdışı deneyimimdi. Stajımdaki ilk bir haftayı mektuplara otomatik makinede posta pulu basmakla geçirmiştim. Yurtdışında yaşamak, yabancılarla ilişki kurmak, işbirliği yapmak ve çalışmak hem çok zevkli hem çok öğreticiydi. Biraz zaman geçtikçe bankada müşterilerle temas kurmama bile imkan tanımışlardı...” ÇALIŞARAK HIZMET EDIN “Akademi yıllarım, siyasal olayların yoğun bir olduğu bir dönemdi. Fakat tümüne katıldığım Kıbrıs mitingleri dışında hiçbir siyasal olaya katılmadım. Bunda, çok sevdiğimiz, Atatürk hayranı olan medeni hukuk hocamız Ordinaryüs Prof. Dr. Reşat Kaynar’ın da payı vardı. Aşıladığı fikirler inanılmazdı. O dönemde bir gün 300 kişinin ders gördüğü anfide dersi basanlara yönelerek verdiği, ‘Sizler Atatürk’ün yetiştirdiği gençlik olarak böyle anarşi ile değil, çalışarak ve başarı kaza- narak ülkeye hizmet etmelisiniz’ öğüdü, bizleri olduğu kadar eylemcileri de etkilemişti. Eylemci öğrenciler özür dileyerek sınıftan çıkmışlardı...” TURIZMCI OLABILIRDIM “Üniversiteyi bitirdikten sonra iş arayışı döneminde Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla İtalya hükümetinin turizm eğitimi bursuna başvurmuştum. Fakat aldığım tüm duyumlar, bu işin torpilsiz başarılamayacağı yönündeydi. Milli Eğitim Bakanı ise benim Akademi’den Ekonomi Hocam Orhan Oğuz’du. Sevdi- ğimiz, saydığımız ve yakından görüştüğümüz birisiydi. Sınava girdikten sonra hocaya bir haber ilettim. Beni evine davet etti. Eski hocamdan tek isteğim vardı, o da torpil yapılmasını engellemesiydi. Fakat pek işe yaramamış ki yıllar geçmesine rağmen o torpil sisteminin maalesef dışına çıkamadık. Bu sınavı kazanmış olsaydım İtalya’da turizm eğitimi almaya gidecek ve turizmci olacaktım...” KOMANDOLUĞU UNUTMAM GEREKIYORDU “Okuldan mezun olur olmaz askerlik için müracaat etmiş- tim. Askerliğimi Erzurum’da komando olarak yapmak istiyor- dum. Fakat yapılan sınavda renk körü olduğum ortaya çıktı ve Halıcıoğlu’nda levazım sınıfına başladım. Bunu çok içime sindiremediğimden, sınav yapılan Haliç’teki istihkâm okuluna tekrar gittim ve yanlış muayene edildiğimi, renk körü olmadığımı, sınavın gözden geçirilmesi gerek- tiğini anlattım. Fakat girdiğim sınavda yine kısmi bir renk körlü- ğüm olduğu anlaşılmıştı. Koman- doluğu unutmam gerekiyordu...” “Halıcıoğlu’ndaki levazım sınıfında altı ay güzel bir eği- tim aldım. Eğitim sonrasında da askerliğimi Manisa 57. Er Eğitim Tümeni’nde sürdürdüm. Tümen karargahında satınalma komis- yon üyesiydim. Üç ay da Tümen Komutanı Tümgeneral Şevket Toros’un emir subaylığını yürüt- tüm. O dönemde ilk eşimle nişanlıydık ve sık sık İstanbul’a gidip geliyordum. 1969’un 29 Ekim törenleri sonrasındaysa askerliğim sona erdi...” FIAT’IN ITALYA MERKEZINDE ÇALIŞMAK ISTIYORDUM “Askerdeyken bir yandan evlilik hazırlığı, diğer yandan iş hayatıyla ilgili planlamalar yapıyordum... 1969 yılında FIAT, Bursa’da otomobil fabrikasını kurmaya başlamıştı. Aslında niyetim İtalya’ya gitmek, orada bir dönem tecrübe kazanmak ve Türkiye’ye bir yönetici adayı olarak gelmekti. İtalyancayı da ilerletmiştim. İtalya’daki FIAT merkezine İtalyanca bir mektup yazarak bu dileğimi iletmiştim. Fakat oradan gelen yanıt, Türkiye’de yeni kurulan fabrika için daha uygun oldu- ğum yönündeydi. Bu kapsamda Bursa’daki fabrikanın İtalyan genel müdürüyle de bir randevu ayarlamışlardı. Cevap beni müthiş heyecanlandırmıştı. Askerden izin alıp Bursa’ya gidip, yarı inşa halindeki fabrikanın İtalyan genel müdürüyle güzel bir görüşme yaptım. Genel müdür de, 1970 yılının başında açılacak fabrikada kendileriyle çalışmamı istiyordu. Bu ise pek hoşuma gitmemişti. İstanbul’dan Bursa’ya değil de İtalya’ya gidip çalışmayı arzu ediyordum. İtalya’ya gitmeyi göze alabi- lirdim ama Türkiye’de şehir değiştirmeyi hiç düşünmüyordum. Dolayısıyla kabul etmedim...” PHILIPS’I TERCIH ETTIM “Askerlikten sonra İstanbul’da üç büyük gruba müracaat ettim. Biri Altınyıldız, biri İş Bankası, diğeri de Philips’ti. Üçü
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=