Yalıtım Dergisi 125. Sayı (Ağustos 2014)
26 YALITIM • AĞUSTOS 2014 A. Bu paylaşımımızda, özellikle su yalıtımının yapının dayanıklılığı (durabilitesi) üzerindeki tartışılmaz etkisinin temel unsurları ve geliştirme önerileri üzerinde duracağız. Ama- cımız, okurların önemli bir bölümü- nün iyi bildiği gerçekleri tekrarlamak değil, inşaat ve yalıtım sektörlerinde hangi basit, uygulanabilir tedbirler, aksiyonlar ve işbirlikleri ile yapı daya- nıklılığının artırılmasının ve korun- masının sağlanabileceği konusunda görüş ve öneriler sunmaktır. Yazımızın başındaki “toplumsal özeleştiri”nin nedeni ise, ülkemizin artık bilinen bir gerçeği olan deprem olgusunun karakterinden kaynaklan- maktadır. Zamanını ve şiddetini önce- den bilemediğimiz bu doğa olayına zayıf yakalanma gibi bir seçeneğimiz, ne can ne de mal güvenliği açısından yoktur. Tek seçeneğimiz, olası dep- rem ya da depremlere karşı, dayanık- lılığı yüksek yapılarla hazır olmaktır. O halde dayanıklılığın sağlanması ve korunması için “olmazsa olmaz”ların biri olan su yalıtımının, zamanında, doğru ve etkin olarak yapılması gereği çok açıktır. Kabuller; Bu kısa paylaşımda, yukarıda açıklanan temel amacımıza odakla- nabilmemiz için yapı dayanımının birincil olmazsa olmazlarının gereği gibi yapılmış olduğunu kabul etme- miz gerekiyor. Bunlar, yapının yerinin geoteknik etütlerinin yapıldığı, doğru projelendirildiği, kaba inşaatında kullanılan malzemelerin ve yapım yöntemlerinin ilgili standartlara ve meslek etiğine uygun olduğu, yapım sırasında gerekli denetim ve kontrol- lerin yapıldığı varsayımlarıdır. Belirtmek isteriz ki, en etkin ve kaliteli yalıtım dahi, sayılan bu temel teknik özellikleri taşımayan bir yapı- nın dayanıklılığına, deprem karşısın- daki direncine olumlu bir katkıda bulunamaz. Sadece yapının mevcut durumunu korumasına yardımcı olabilir. Yalıtımın dayanıklılık üzerindeki etkileri ve yaşanmış örnekler 1999 Marmara depreminin ardın- dan, üniversitelerin desteği ile İstan- bul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından yapılan incelemelerde (~56,000 konut ve işyeri), yapılarda oluşan hasarların nedenleri arasında “Korozyon” yüzde 64 ile diğer nedenlere göre (zemin sorunları, proje hataları, malzeme eksikliği vb.) açık arayla birinci sırada yer almıştır. Korozyonu tetikleyen ve ilerleme- sine neden olan etmenin ise yapının taşıyıcı sistemine ulaşan/sızan su (direkt su ve/veya nem) olduğu bili- nen bir gerçektir. O halde söz konusu yapılarda ya su yalıtımı yoktur ya da doğru ve etkin uygulanmamıştır. Korozyonun etkileri hakkında kısa paylaşım Korozyonun ne olduğu birçok uzmanın teknik makalelerinden öğre- nilebilir. Biz kısaca, bu olgunun, yapı- nın taşıma gücünü ve bunun sonucu olarak dayanıklılığını ve depreme direnim özelliklerini niçin olumsuz etkilediğini paylaşmak istiyoruz: • Betonarme yapılarda basınç geril- melerini betonun, çekme gerilme- lerini donatının taşıdığını/aktardı- ğını biliyoruz. Paslanan demir; a. Kesit kaybına uğrar ve yük taşıma kapasitesi düşer b. Hacimsel genişleme,korozyona uğrayan demirin etrafındaki betonu çatlatır, bu ise bir yandan betonun basınç yüklerine karşı taşıma gücünü azaltırken diğer yandan betonarmeyi güvenilir bir yapı malzemesi yapan, demir ve betonun birlikte çalışabilme özel- liğini sağlayan aderans olgusunu olumsuz etkiler. • Özellikle deprem sırasında olu- şan yanal yüklerin aktarılmasında donatının ve aderansın büyük önemi düşünüldüğünde, koroz- yona uğrayan yapının karşı karşıya kalacağı risk çok açıktır. Doğru ve etkin su yalıtımının 3 ana unsuru 1. Doğru tespit, projelendirme ve detay çalışması 2. Doğru sistem ve ürün seçilmesi 3. Doğru uygulama Bu unsurlar hakkında kısa bir değerlendirme yaparsak; 1. Doğru tespit, projelendirme ve detay çalışması yapılabilmesi ancak yapının projesinin hazırlan- ması aşamasında projeci ile yalıtım malzeme ve sistemlerini tedarik edecek firma teknik grubunun ortak çalışması ile mümkündür. Bunun sağ- lanabilmesi için ilgili gruplara aşağı- daki önerileri sunmak istiyoruz. Proje grupları, işlevi sadece ürün tedarik etmek olan firmalarla değil, teknik birimleri olan kuruluşlarla çalışmaya yönelmelidirler. Zira bu tür kuruluş- lar proje çalışması sırasında, yapının özelliklerine göre doğru, etkin ve ekonomik çözümleri -sadece ürün değil, sistem olarak ve varsa alterna- tifleri ile birlikte- proje grubunun bil- gisine sunacak ve onun, etkin yalıtım uygulaması için projede yer alması gereken detayları oluşturmasına yar- dımcı olacaktır. Önerimiz: Proje gruplarının dik- katli ve seçici davranmaları, yalıtım sektörü uzmanlarının bilgi ve öneri- lerini projelendirme safhasında göz önüne almalarıdır. Teknik altyapısı olan yalıtım sektörü kuruluşlarının da talep beklemek yerine, sunabilecek- leri hizmetleri sistematik bir yaklaşım ve iletişim faaliyeti ile proje grupları- nın bilgisine sunmaları, gelişme ve yenilikler konularında bilgi güncel- leme çalışmalarını sürdürmeleridir. 2. Doğru sistem ve ürün seçimi konusu, önemli oranda birinci husu- sun uzantısıdır. Ancak hatırlatmak analiz
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=